حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ قُلْنَا احْمِلْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ وَمَنْ آمَنَ ۚ وَمَا آمَنَ مَعَهُ إِلَّا قَلِيلٌ

Hatta iza cae emruna ve farat tennuru kulnahmil fıha min küllin zevceynisneyni ve ehleke illa men sebeka aleyhil kavlü ve men amen ve ma amene meahu illa kalıl

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Sonucu emrimiz gelip tandırın altından su kaynamaya başlayınca her mahlûktan birer çifti ve helâki taktîr edilenden başka âilenden olanları ve inananları gemiye yükle dedik; zâten maiyetinde bulunan inanmış kişiler de pek azdı.

Abdullah Parlıyan

"Her cins hayvandan birer çift ve haklarında hüküm verilmiş olanlar değil, yalnız aileni ve iman edenleri gemiye bindir." Ancak ona inananlar küçük bir topluluktu.

Adem Uğur

Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh’a dedik ki "(Canlı çeşitlerinin) her birinden iki eş ile -(boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!" Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti.

Ahmed Hulusi

Nihayet hükmümüz geldiğinde ve sular kaynaklardan fışkırıp taştığında dedik ki "Ona, her cinsten bir çift ile daha önce aleyhlerine hüküm verilmiş olanlar dışında, aileni ve tüm iman etmiş olanları yükle"... Zaten Onunla beraber iman eden çok azdı.

Ahmet Varol

’Her şeyden birer çifti ve aleyhlerine önceden hükmümüz verilmiş olanlar dışındaki aile fertlerini ve iman edenleri gemiye bindir’ dedik. Zaten onunla beraber ancak çok az kimse iman etmişti.

Ali Bulaç

Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.

Ali Fikri Yavuz

Nihayet helâk etme emrimiz geldiği ve fırından su taşıp fışkırdığı (yahut geminin kazanı kaynadığı) vakit Nûh’a şöyle dedik "-Faydalanılan hayvanların her cinsinden erkek ve dişi olmak üzere ikişer tane çift ve üzerlerine boğulma emri takdir edilenler müstena, aile halkınla bir de iman edenleri gemiye yükle." Zaten beraberinde iman edenler pek azdı.

Bayraktar Bayraklı

Sonunda buyruğumuz gelip tandırda sular kaynamaya başlayınca, “Her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan ehlini ve inananları gemiye bindir” dedik. Ancak, pek az kimse onunla beraber inanmıştı.

Bekir Sadak

Buyrugumuz gelip tandirdan sular kaynamaga baslayinca, «Her cinsten birer cifti ve aleyhine hukum verilmis olanin disinda kalan coluk cocugunu ve inananlari gemiye bindir» dedik. Pek az kimse onunla beraber inanmisti.

Celal Yıldırım

Sonunda emrimiz gelip tennur kaynamaya başlayınca (Nuh’a) dedik ki «Her (hayvanın) dişi ve erkeğinden ikişer taneyi ve aleyhinde (ilâhi) hüküm geçmiş olanlar dışında aileni ve imân edenleri gemiye yüklet (bindir)!» Ne var ki, beraberinde imân edenler pek az kimseler idi.

Cemal Külünkoğlu

Sonunda emrimiz gereği sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh`a dedik ki “(Canlı varlıkların) her birinden (erkekli dişili) birer çift ile (boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında aileni ve iman edenleri gemiye bindir!” Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti.

Diyanet İşleri

Nihayet emrimiz gelip, tandır kaynamaya başlayınca (sular coşup taşınca) Nûh’a dedik ki "Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki âilen ile iman edenleri ona yükle." Ama, onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti.

Diyanet Vakfı

Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh’a dedik ki «(Canlı çeşitlerinin) her birinden birer çift ile -(boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!» Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti.

Edip Yüksel

Nihayet emrimiz gelip de gök kaynayıp taşınca, kendisine dedik ki "Her türden birer çifti, daha önce mahkûm edilmiş olanlar hariç, çoluk çocuğunu ve gerçeği onaylayanları ona yükle." Kendisiyle birlikte gerçeği onaylamış olanlar zaten birkaç kişiydi.

Elmalılı Hamdi Yazır

Nihayet emrimiz geldiği ve tennur (tandır veya geminin kazanı) tutuşup parladığı zaman dedik ki; «Erkeği ve dişisi olan her canlıdan ikişer tane, aleyhlerinde hüküm verilmiş olanların dışında, aileni ve iman etmiş olanları geminin içine yükle». Zaten beraberinde iman edenler çok az idi.

Fizil-al il Kuran

Nihayet emrimiz gelip tandır kaynamaya (her taraftan sular fışkırmaya) başlayınca Nuh’a «Her canlı türünün birer çiftini, boğulacağına ilişkin hükmümüzün kesinleştiği kimse dışında kalan aile bireylerini ve mü’minleri gemiye bindir» dedik. Zaten O’na az sayıda kişi inanmıştı.

Gültekin Onan

Sonunda buyruğumuz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman dedik ki "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında ehlini (aileni) ve inananları ona bindir." Zaten onunla birlikte çok azından başkası inanmamıştı.

Harun Yıldırım

Nihayet emrimiz gelip de tandır feveran ettiğinde dedik ki "Her birinden iki çift ve –aleyhinde söz geçmiş olanlar hariç aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte ancak çok az kimse iman etmişti.

Hasan Basri Çantay

Nihayet emrimiz gelib de fırın kaynadığı zaman (Nuha) dedik ki «Her birinden (her bir neviden erkek ve dişi) ikişer çift ile — aleyhinde söz geçmiş (helakleri takdîr edilmiş) olanlar müstesna — aileni ve îman edenleri içine yükle». Zâten onun maiyyetindeki az kimselerden başkası da îman etmemişdi.

Hayrat Neşriyat

Nihayet emrimiz gelip de iş ciddileşip, sular kaynamaya başlayınca, Nuh`a dedik ki “Her cins hayvandan birer çift ve haklarında hüküm verilmiş olanlar değil, yalnız aileni ve iman edenleri gemiye bindir.” Ancak ona inananlar küçük bir topluluktu.

İbn-i Kesir

Nihayet buyruğumuz gelip sular kaynamaya başlayınca Her cinsten birer çifti ve hakkında hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu ve inananları gemiye al, dedik. Zaten onunla beraber pek az kimse inanmıştı.

İlyas Yorulmaz

Emrimiz gelip çattığında, (azap belirtileri) hareketler başladı. Nuh’a "Her çiftten ikişer adet ve yalnızca (azap) sözünün kendisine bildirilenler dışında ki ev halkını ve iman edenleri gemiye bindir. Ancak Nuh ile birlikte halkından pek azı iman etti.

İskender Ali Mihr

Ve emrimiz gelince, tennur kaynadı. "O zaman herşeyden, iki unsurdan oluşan (bir dişi ve bir erkek) bir çifti ve haklarında söz geçmiş olanlar (boğulacakların sözü âyet-37) hariç, aileni ve âmenû olanları onun içine yükle." dedik. Az kişiden başkası, onunla beraber âmenû olmadı.

Kadri Çelik

Buyruğumuz gelip tandır (içinden sular) kaynamağa başlayınca, "Her cinsten birer çifti, aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan ehlini ve iman edenleri gemiye bindir" dedik. Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.

Muhammed Esed

(Bu böylece devam etti) ta ki, hükmümüz vaki olup da yeryüzünde sular taşkınlar halinde kaynayıp coşuncaya kadar. (Nuh’a) "Her cins (hayvandan) birer çift ve haklarında hüküm verilmiş olanları değil, yalnız aileni ve imana erişenleri gemiye bindir!" dedik, çünkü o’nun inancını paylaşanlar zaten küçük bir topluluktu.

Mustafa İslamoğlu

En nihayet, hükmümüzün vakti gelince tandır kaynadı. (Nuh`a) "Yanına her tür (canlıdan) birer çift al; bir de haklarında hüküm kesinleşmiş olanlar dışında aileni ve iman eden kimseleri (al)" talimatını vermiştik. Zaten onun inancını paylaşan kimseler çok azdı.

Ömer Nasuhi Bilmen

Nihâyet emrimiz geldiği ve tennur kaynadığı vakit dedi ki «Onun içine herbirinden ikişer çift ve aleyhine hüküm sabketmiş olandan maada ehlini ve imân etmiş olanları yükle.» Ve maamafih pek azından başkası onunla beraber imân etmemişti.

Ömer Öngüt

Nihayet emrimiz gelip de fırın kaynadığı zaman, Nuh’a dedik ki "Her cinsten ikişer çift ile, aleyhinde hüküm verilmiş olanlar dışında, âileni ve iman edenleri gemiye yükle!" Zaten pek az kimse onunla beraber iman etmişti.

Sadık Türkmen

Nihayet emrimiz gelip yerden sular kaynayınca, dedik ki "Herşeyden birer çifti, azabı hak eden (suçlu) kimseler hariç olmak üzere; aileni ve iman eden kimseleri bindir." Zaten, onunla birlikte pek az kimse inanmıştı.

Seyyid Kutub

Nihayet emrimiz gelip tandır kaynamaya (her taraftan sular fışkırmaya) başlayınca Nuh’a «Her canlı türünün birer çiftini, boğulacağına ilişkin hükmümüzün kesinleştiği kimse dışında kalan aile bireylerini ve mü’minleri gemiye bindir» dedik. Zaten O’na az sayıda kişi inanmıştı.

Suat Yıldırım

Nihayet emrimiz gelip de tennur kaynadığı zaman Nuh’a dedik ki"Her hayvan türünden erkekli dişili ikişer eş ile haklarında helâk hükmü verilmiş olanları hariç olmak üzere, aileni bir de iman edenleri gemiye al!" Zaten beraberinde iman eden pek az insan vardı.

Süleyman Ateş

Nihâyet emrimiz gelip de tandır kaynayınca (iş ciddileşip sular kaynamağa başlayınca, Nûh’a) dedik ki "Her şeyden ikişer çifti ve aleyhlerinde hüküm verdiklerimiz hâric olmak üzere âileni ve inananları gemiye yükle!" Zaten onunla beraber inanan pek azdı.

Şaban Piriş

Sonunda emrimiz gelip, yerden sular kaynamağa başlayınca -Her şeyden ikişer çift aleyhlerinde hüküm verilmiş olan dışında aileni ve iman edenleri ona bindir, dedik. Zaten onun yanında iman etmiş olan kimseler çok azdı.

Tefhim-ul Kur'an

Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki «Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle.» Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.

Yaşar Nuri Öztürk

Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik "Yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları." Ama Nûh’la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti.

Yusuf Ali (İngilizce)

At length, behold! there came Our command, and the fountains of the earth gushed forth! We said "Embark therein, of each kind two, male and female, and your family - except those against whom the word has already gone forth,- and the Believers." but only a few believed with him.

KELİME KÖKLERİ
حَتَّىٰ
Hattā
sonunda
إِذَا
iƶā
zaman
جَاءَ
cā'e
geldiği ج ي ا
أَمْرُنَا
emrunā
emrimiz ا م ر
وَفَارَ
ve fāra
ve kaynadığında ف و ر
التَّنُّورُ
t-tennūru
tandır
قُلْنَا
ḳulnā
dedik ki ق و ل
احْمِلْ
Hmil
bindir ح م ل
فِيهَا
fīhā
ona
مِنْ
min
كُلٍّ
kullin
her şeyden ك ل ل
زَوْجَيْنِ
zevceyni
çifti ز و ج
اثْنَيْنِ
ṧneyni
ikişer ث ن ي
وَأَهْلَكَ
ve ehleke
ve aileni ا ه ل
إِلَّا
illā
dışındaki
مَنْ
men
olanlar
سَبَقَ
sebeḳa
önceden س ب ق
عَلَيْهِ
ǎleyhi
aleyhlerine
الْقَوْلُ
l-ḳavlu
hüküm verilmiş ق و ل
وَمَنْ
ve men
ve
امَنَ
āmene
iman edenleri ا م ن
وَمَا
ve mā
ve
امَنَ
āmene
zaten iman etmemişti ا م ن
مَعَهُ
meǎhu
onunla beraber
إِلَّا
illā
dışında
قَلِيلٌ
ḳalīlun
çok az kimse ق ل ل