وَلَمَّا دَخَلُوا مِنْ حَيْثُ أَمَرَهُمْ أَبُوهُمْ مَا كَانَ يُغْنِي عَنْهُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا حَاجَةً فِي نَفْسِ يَعْقُوبَ قَضَاهَا ۚ وَإِنَّهُ لَذُو عِلْمٍ لِمَا عَلَّمْنَاهُ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Ve lemma dehalu min haysü emerahüm ebuhüm ma kane yuğnı anhüm minellahi min şey’in illa laceten fı nefsi ya’kube kadaha ve innehu le zu ılmil lima allemnahü ve lakinne ekseran nasi la ya’lemun

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Babalarının emrettiği gibi Mısır’a girdiler ama bu, Allah’ın takdîrinden hiçbir şeyi gideremedi, ancak Yakup’un dileği yerine gelmiş oldu ve şüphe yok ki Yakup, kendisine öğretmiş olduğumuzdan dolayı bir bilgiye sâhipti, fakat insanların çoğu bilmez.

Abdullah Parlıyan

Onlar Yûsuf’un bulunduğu şehre, her ne kadar babalarının emrettiği şekle uygun olarak girdilerse de, babalarının bu tedbiri, Allah’ın takdirine karşı onlara bir yararı olmadı. Yalnızca, Ya’kub’un oğullarını korumak yönünde duyduğu arzunun bir ifadesiydi bu. Çünkü o, kendisine öğrettiklerimiz sayesinde, her zaman Allah’ın hükmünün geçerli olduğuna dair, yeterli bir bilgiye sahipti. Ama insanların çoğu bunu böyle bilmezler.

Adem Uğur

Babalarının kendilerine emrettiği yerden (çeşitli kapılardan) girdiklerinde (onun emrini yerine getirdiler. Fakat bu tedbir) Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı; ancak Ya’kub içindeki bir dileği açığa vurmuş oldu. Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Ahmed Hulusi

Babalarının emrettiği şekilde ayrı kapılardan girmeleri, Allâh hükmünü değiştirecek değildi... Ne var ki bu, Yakup’un gönlünün duasıydı; onu açığa çıkardı... Muhakkak ki O, kendisine bizim talim etmemiz dolayısıyla ilim sahibiydi... Fakat insanların çoğunluğu (bu gerçekleri) bilmezler.

Ahmet Varol

Nitekim babalarının emrettiği yerden girdiler. Bu, Allah’tan (gelecek) bir şeyi onlardan savamazdı. Yalnız Yakub’un içindeki bir dileği açığa çıkarmış oldu. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimizden dolayı ilim sahibi biriydi. Ancak insanların çoğu bilmez.

Ali Bulaç

Babalarının kendilerine emrettiği yerden (Mısır’a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub’un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah’tan gelecek olan hiçbir şeyi (gidermeyi) sağlamadı. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.

Ali Fikri Yavuz

Onlar, babalarının emrettiği şekilde şehre girince, (bu ayrı ayrı kapılardan girişleri), Allah’ın takdirinden hiç bir şeyi gideremedi (yine hırsızlıkla itham edildiler). Ancak Yâkub’un kendisine ait gözden korunma tedbirini, yerine getirdi. Doğrusu o (Yâkub A.S.) bir ilim sahibi idi. Çünkü biz kendisine vahy ile öğretmiştik. Fakat insanların çoğu (kâfirler), Allah’ın ilhamını bilmezler.

Bayraktar Bayraklı

Babalarının emrettiği yerlerden şehre girdiklerinde, bu onlardan Allah`ın herhangi bir takdirini uzak tutamazdı; sadece Ya‘kûb`un içindeki bir isteği gerçekleştirmişti. Ya‘kûb, bizim ona öğretmemizden dolayı bilgi sahibi idi. Ama halkın çoğu bunu bilmezdi.

Bekir Sadak

Babalarinin emrettigi gibi girdiler. Esasen bu, Allah katinda onlara bir fayda saglamazdi, ancak Yakub icindeki arzuyu ortaya koymus oldu. O, suphesiz kendisine ogrettigimizi bilir fakat insanlarin cogu bilmezler.

Celal Yıldırım

Babalarının emrettiği gibi (şehre) girdiler. Bu durum Allah’ın takdirinden bir şeyi geri çevirecek değildi; sadece Yâkub’un içindeki arzuya uyularak yerine getirilmişti. Şüphesiz ki Yâkub bizim kendisine öğrettiğimiz ölçüde ilim sahibi idi. Fakat insanların çoğu (bu gerçeği) bilmezler.

Cemal Külünkoğlu

Nihayet (Yusuf`un kardeşleri) babalarının direktifi uyarınca (Mısır`a ayrı ayrı kapılardan) girdiler. Gerçi bu önlem, Allah`ın onlara ilişkin hiçbir ön kararını başlarından savacak değildi. Sadece Yakup, içinden gelen bir görev duygusunun gereğini yerine getirmişti. Onun bu meseleye ilişkin, tarafımızdan kendisine öğretilmiş bilgisi vardı. Fakat insanların çoğu (İlahi takdiri) bilmezler.

Diyanet İşleri

Babalarının emrettiği şekilde (ayrı kapılardan) girdiklerinde (bile) bu, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi. Sadece Yakub, içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu. Şüphesiz o, biz kendisine öğrettiğimiz için bilgi sahibidir. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Diyanet Vakfı

Babalarının kendilerine emrettiği yerden (çeşitli kapılardan) girdiklerinde (onun emrini yerine getirdiler. Fakat bu tedbir) Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı; ancak Ya’kub içindeki bir dileği açığa vurmuş oldu. Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Edip Yüksel

Babalarının kendilerine emrettiği yerlerden girdiler. Bu, onları ALLAH’ın hiçbir takdirinden kurtaramazdı; ancak Yakup onlardan bunu istemekte özel bir nedene sahipti. O, kendisine öğrettiğimiz belli bir bilgiye sahipti; fakat halkın çoğu bilmez.

Elmalılı Hamdi Yazır

Ne zaman ki, şehre vardılar, o zaman babalarının kendilerine emrettiği şekilde girdiler. (Gerçi bu şekilde girmeleri) onlar hakında Allah’ın takdir ettiği hiçbir şeyi önleyemezdi, bu sadece Yakub’un içinden geçirdiği bir isteğin yerine getirilmesi oldu. Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.

Fizil-al il Kuran

Yusuf’un kardeşleri babalarının direktifi uyarınca şehre girdiler. Gerçi bu önlem, Allah’ın onlara ilişkin hiçbir ön kararını başlarından savacak değildi. Sadece Yakub, içinden gelen bir görev duygusunun gereğini yerine getirmişti. Onun bu meseleye ilişkin, tarafımızdan kendisine öğretilmiş bilgisi vardı. Fakat insanların çoğu bu meseleye ilişkin gerçeği bilmezler.

Gültekin Onan

Babalarının kendilerine buyurduğu yerden (Mısır’a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub’un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Tanrı’dan gelecek olan hiç bir şeyi (gidermeyi) sağlamadı. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.

Harun Yıldırım

Babalarının kendilerine emrettiği şekilde girdiler. Fakat bu, onlara Allah’tan gelecek olan hiç bir şeyi sağlamadı. Sadece Yakub’un içindeki bir dileği olup, o da bunu açığa çıkardı. Şüphesiz o, kendisine öğrettiğimiz için, bir ilim sahibiydi. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Hasan Basri Çantay

Vaktaki onlar (Mısıra), babalarının kendilerine emretdiği vech ile, girdiler. Bu, Allahın (kazaasından) hiç bir şey’i onlardan gidermedi. Sâdece Ya’kubun nefsindeki dileği meydana çıkarmış oldu. Şübhe yok ki (Ya’kub), kendisini (vahy ile) öğretdiğimiz için, bir ılîm saahibi idi. Ancak insanların çoğu (sırrı kaderi) bilmezler.

Hayrat Neşriyat

Daha sonra babalarının kendilerine emrettiği şekilde (ayrı ayrı kapılardan şehre)girdiklerinde, (bu tedbir, gerçekten) Allah`dan (gelecek) hiçbir şeyi onlardan def` edecek değildi; ancak Ya`kub`un içinde bulunan (tevekkülde, o şeyin sebeblerine de riâyete duyduğu) ihtiyâç ki, onu yerine getirmiş oldu. Ve şübhesiz ki o, kendisine öğrettiğimizden dolayı elbette bir ilim sâhibi idi; fakat insanların çoğu bilmezler.

İbn-i Kesir

Babalarının kendilerine emrettiği yerden girdiler. Bu, Allah katında onlara bir fayda sağlamazdı. Ancak Ya’kub içindeki dileği meydana çıkarmış oldu. O, şüphe yok ki kendisine öğrettiğimiz için ilim sahibi idi, ama insanların çoğu bilmezler.

İlyas Yorulmaz

Babalarının emirlerine uyarak farklı yerlerden şehre girdiler. Allah onlar için bir şey dilemiş olsaydı bu tedbirlerinin onlara hiçbir faydası olmazdı. Ancak Yakub’un oğullarına emrettiği, kendi nefsinde duyduğu bir endişeydi. Yakub kendisine öğrettiğimiz ilimle donanmış ilim sahibi bir kimse idi. Ama insanların çoğu bunu bilmiyor.

İskender Ali Mihr

Ve babalarının onlara emrettiği yerden girdiler. Fakat bu, Allah’tan olan bir şeyi onlardan gidermedi (onlara bir fayda vermedi). Ancak (bu), Yâkub (A.S) nefsindeki bir dileği yerine getirmiş oldu. Muhakkak ki; o, Biz ona öğrettiğimiz için bir ilmin sahibi idi. Fakat insanların çoğu bilmez.

Kadri Çelik

Babalarının emrettiği gibi şehre girdiklerinde esasen bu, Yakub’un nefsindeki dileği (babalık şefkatini) açığa çıkarması dışında hiç bir şeyde onları Allah’tan müstağni kılmadı. O, şüphesiz kendisine öğrettiğimizi bilir, fakat insanların çoğu bilmezler.

Muhammed Esed

Ama onlar (Yusuf’un bulunduğu şehre) her ne kadar babalarının talimatına uygun olarak girdilerse de, bunun Allah’ın takdirine karşı onlara bir yararı olmadı; yalnızca, Yakub’un, (oğullarını korumak yönünde) duyduğu arzunun bir ifadesiydi bu. Çünkü, o kendisine öğrettiklerimiz sayesinde, (her zaman Allah’ın hükmünün geçerli olduğuna dair) yeterli bir bilgiye sahipti; ama insanların çoğu (bunu böyle) bilmezler.

Mustafa İslamoğlu

Ve onlar her ne kadar babalarının kendilerine emrettiği gibi (şehre) girdilerse de, bunun Allah`tan gelecek olana karşı bir yararı olmadı. Ne ki bu, Yakub`un içinden geçeni dile getirme ihtiyacını duyduğu bir temenniden başka bir şey değildi. Ve gerçekte o, kendisine öğrettiğimiz üzre (Allah`ın hayata müdahil olduğunun) tam bilincindeydi; fakat insanların çoğu (bunu dahi) farketmezler.

Ömer Nasuhi Bilmen

Vaktâ ki, babalarının kendilerine emrettiği veçh ile (şehre) girdiler, böyle bir giriş, onlardan hiçbir takdir-i ilâhiyi def’eder olmadı. Ancak Yâkub’un nefsindeki bir haceti yerine getirmiş oldu. Ve şüphe yok o, kendisine talim etmiş olduğumuzdan dolayı bir ilim sahibi idi. Velâkin insanların ekserisi bilmezler.

Ömer Öngüt

Babalarının kendilerine emrettiği yerden (ayrı ayrı şehre) girdiler. Gerçi bu (tedbir), Allah’ın takdirinden hiçbir şeyi onlardan savamazdı. Ancak Yakub içindeki arzuyu ortaya koymuş oldu. Şüphesiz ki o ilim sahibiydi, ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Sadık Türkmen

Babalarının kendilerine emrettiği yerden girdiler. Bu tedbir, Allah’tan gelen hiçbir şeyi kendilerinden savamadı. Ancak Yakup, içindeki bir dileği açığa vurmuştu. Gerçekte o bir bilgi sahibi idi, kendisine ilim öğrettiğimiz için! Fakat insanların birçoğu bilmiyor.

Seyyid Kutub

Yusuf’un kardeşleri babalarının direktifi uyarınca şehre girdiler. Gerçi bu önlem, Allah’ın onlara ilişkin hiçbir ön kararını başlarından savacak değildi. Sadece Yakub, içinden gelen bir görev duygusunun gereğini yerine getirmişti. Onun bu meseleye ilişkin, tarafımızdan kendisine öğretilmiş bilgisi vardı. Fakat insanların çoğu bu meseleye ilişkin gerçeği bilmezler.

Suat Yıldırım

Babalarının kendilerine emrettiği şekilde ayrı ayrı kapılardan girerek onun emrini yerine getirdiler. Ama bu tedbir, Allah’ın kendileri hakkındaki takdiri karşısında hiç bir fayda sağlamadı. Sadece Yâkub’un içindeki bir dileği açığa çıkarmış oldu. O, kendisine Biz öğrettiğimizden ötürü ilim sahibi idi. (Bunun içindir ki "Allah’tan gelecek takdiri önleyemem." demişti.) Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.

Süleyman Ateş

Babalarının emrettiği yerden (Mısır’a) girdiler; (gerçi) bu, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı. Ama sadece Ya’kûb, içindeki bir dileği söylemişti. O, kendisine öğrettiğimizden ötürü bilgi sâhibi idi (bundan dolayı ’Allâh’ın takdirinden hiçbir şeyi sizden savamam’ demişti). Fakat insanların çoğu bilmezler.

Şaban Piriş

Babalarının emrettiği gibi girdiler. Esasen bu, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı ancak Yakub içindeki arzuyu ortaya koymuş oldu. O, şüphesiz kendisine öğrettiğimizi bilir; fakat insanların çoğu bilmezler.

Tefhim-ul Kur'an

Babalarının kendilerine emrettiği yerden (Mısır’a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub’un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah’tan gelecek olan hiç bir şeyi (gidermeyi) sağlamadı. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.

Yaşar Nuri Öztürk

Babalarının emrettiği yerlerden kente girdiklerinde, bu onlardan Allah’ın herhangi bir takdirini uzak tutmamıştı; sadece Yakub’un içindeki bir isteği gerçekleştirmişti. Yakub, bizim ona öğretmemizden dolayı bilgi sahibi idi. Ama halkın çoğu bunu bilmezdi.

Yusuf Ali (İngilizce)

And when they entered in the manner their father had enjoined, it did not profit them in the least against (the plan of) Allah It was but a necessity of Jacob´s soul, which he discharged. For he was, by our instruction, full of knowledge (and experience) but most men know not.

KELİME KÖKLERİ
وَلَمَّا
velemmā
ne zaman ki
دَخَلُوا
deḣalū
girdiler د خ ل
مِنْ
min
حَيْثُ
Hayṧu
yerden ح ي ث
أَمَرَهُمْ
emerahum
emrettiği ا م ر
أَبُوهُمْ
ebūhum
babalarının ا ب و
مَا
كَانَ
kāne
idi ك و ن
يُغْنِي
yuğnī
savamaz غ ن ي
عَنْهُمْ
ǎnhum
onlardan
مِنَ
mine
-tan (gelecek)
اللَّهِ
llahi
Allah
مِنْ
min
hiçbir
شَيْءٍ
şey'in
şeyi ش ي ا
إِلَّا
illā
ama sadece
حَاجَةً
Hāceten
bir dileği ح و ج
فِي
içindeki
نَفْسِ
nefsi
nefsi ن ف س
يَعْقُوبَ
yeǎ’ḳūbe
Ya’kub’un
قَضَاهَا
ḳaDāhā
açığa çıkardı ق ض ي
وَإِنَّهُ
ve innehu
şüphesiz O
لَذُو
leƶū
sahibi idi
عِلْمٍ
ǐlmin
bilgi ع ل م
لِمَا
limā
ötürü
عَلَّمْنَاهُ
ǎllemnāhu
ona öğrettiğimizden ع ل م
وَلَٰكِنَّ
velākinne
fakat
أَكْثَرَ
ekṧera
çoğu ك ث ر
النَّاسِ
n-nāsi
insanların ن و س
لَا
يَعْلَمُونَ
yeǎ’lemūne
bilmezler ع ل م