فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَيْهِ قَالُوا يَا أَيُّهَا الْعَزِيزُ مَسَّنَا وَأَهْلَنَا الضُّرُّ وَجِئْنَا بِبِضَاعَةٍ مُزْجَاةٍ فَأَوْفِ لَنَا الْكَيْلَ وَتَصَدَّقْ عَلَيْنَا ۖ إِنَّ اللَّهَ يَجْزِي الْمُتَصَدِّقِينَ

Fe lemma dehalu aleyhi kalu ya eyyühel azızü messena ve ehlened durru ve ci’na bi bidaatim müzcatin fe evfi lenel keyle ve tesaddak aleynav innellahe yeczil mütesaddikıyn

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Huzûruna girdikleri zaman ey azîz dediler, biz de darda kaldık, açlığa düştük, âilemiz de ve pek değersiz bir karşılıkla geldik, bize zahîre ver ve tasadduk et bize, şüphe yok ki Allah lûtfedenleri sever.

Abdullah Parlıyan

"Ey aziz! Biz ve ailemiz yine darlık ve sıkıntıya düştük ve pek değersiz bir sermaye ile geldik. Sen bizim için, ölçeği tam tut ve bize karşı cömert ol. Çünkü Allah cömertçe verenleri ödüllendirir."

Adem Uğur

Yusuf’un yanına girdiklerinde dediler ki Ey aziz! Bizi ve ailemizi kıtlık bastı ve biz değersiz bir sermaye ile geldik. Hakkımızı tam ölçerek ver. Ayrıca bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır.

Ahmed Hulusi

(Daha sonra tekrar erzak için Mısır’a giden kardeşler) Onun (Yusuf’un) yanına girdiklerinde "Ey Aziyz... Ailemiz büyük darlık ve sıkıntıya düştü... Pek değerli olmayan bir sermaye ile geldik... Bize tam ölçek ver ve bize bağışta bulun fazladan... Muhakkak ki Allâh bağışta bulunanları cezalandırır (karşılığını verir)."

Ahmet Varol

’Ey Aziz! Bize ve ailemize darlık dokundu ve pek değersiz bir sermaye ile geldik. Sen yine de bize tam ölçek ver ve bize ayrıca bağışta bulun. Allah bağışta bulunanları mükâfatlandırır’ dediler.

Ali Bulaç

Böylece onun (Yusuf’un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir."

Ali Fikri Yavuz

Bunun üzerine Yâkub’un oğulları Mısıra gidip Yûsuf’un huzuruna varınca şöyle dediler "- Ey Vezir! Bize ve ailemize zaruret ve ihtiyaç çöktü; çok kıymetsiz bir sermaye ile de geldik. Yine bize tam ölçek zahire ver; ayrıca sadaka da ihsan et. Şüphe yok ki Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır."

Bayraktar Bayraklı

“Ey Aziz! Bize ve çocuklarımıza darlık dokundu, değersiz bir sermaye ile geldik; ama sen bizim için tam ölçü ver, bize bağışta bulun. Şüphesiz, Allah bağışta bulunanları ödüllendirir.”

Bekir Sadak

Kardesleri vezirin yanina vardiklarinda «Ey Vezir! Biz ve coluk cocugumuz darliga ugradik; pek degersiz bir malla geldik; olcegi bize tam yap ve sadaka ver; Allah sadaka verenleri suphesiz mukafatlandirir» dediler.

Celal Yıldırım

Kardeşleri (Mısır’a dönüp) Yûsuf’un yanına girince, «Ey aziz (vezir), bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu ; az bir sermaye ile geldik. Artık bize yine de ölçeği tam tut, tasaddukta bulun. Şüphesiz ki Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır,» dediler.

Cemal Külünkoğlu

Bunun üzerine (Mısır`a dönüp) Yusuf`un yanına girdiklerinde “Ey vezir! Biz ve ailemiz sıkıntıya düştük, (bu sefer) pek az bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır” dediler.

Diyanet İşleri

Bunun üzerine (Mısır’a dönüp) Yûsuf’un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır" dediler.

Diyanet Vakfı

Yusuf’un yanına girdiklerinde dediler ki Ey aziz! Bizi ve ailemizi kıtlık bastı ve biz değersiz bir sermaye ile geldik. Hakkımızı tam ölçerek ver. Ayrıca bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır.

Edip Yüksel

Huzuruna girince, "Sayın ekselans, bize ve ailemize darlık dokundu; bu yüzden değersiz bir eşya ile geldik. Ama sen bize tam ölçü ver, bize yardımda bulun. ALLAH sadaka verenleri ödüllendirir" dediler.

Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra (Mısır’a gidip) onun huzuruna girince, dediler ki «Ey şanlı vezir! Biz ve çoluk çocuğumuz sıkıntı içindeyiz. Pek az bir sermaye ile geldik. Sen bize yine ölçek (zahire) ver, ayrıca sadaka da ihsan eyle. Çünkü Allah sadaka verenleri muhakkak mükafatlandırır.»

Fizil-al il Kuran

Yakub’un oğulları, Yusuf’un yanına girdiklerinde dediler ki; ’Ey vezir, biz ve ailemiz sıkıntıya düştük, yanımızda düşük değerli bir bedel getirdik, fakat sen erzağımızı eksiltmeden ver, bize bağışta bulun. Çünkü Allah hayırseverleri ödüllendirir...»

Gültekin Onan

Böylece onun (Yusuf’un) huzuruna girdikleri zaman dediler ki "Ey Vezir, bize ve ehlimize (ailemize) şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Tanrı tasaddukta bulunanlara karşılığını verir."

Harun Yıldırım

Böylece onun huzuruna girdiklerinde dediler ki "Ey Aziz, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; pek değeri olmayan bir sermaye ile geldik. Bize yine tam ölçek ver ve ayrıca bize tasadduk da et. Çünkü Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır."

Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine (Ya’kubun oğulları tekrar Mısıra gidib Yuusufun) huzuruna girdikleri zaman dediler ki «Ey azîz, bizi de, ailemizi de darlık basdı. Pek ehemmiyyetsiz bir sermâye ile geldik. Bize yine tam ölçek ver. Hakkımızda ayrıca lütufkârlık da et. Zîrâ Allah lûtufkârları mükâfatlandırır».

Hayrat Neşriyat

Bunun üzerine (kardeşleri tekrar Mısır`a gelip Yûsuf`un) huzûruna girdiklerinde dediler ki `Ey azîz! Bize ve âilemize zarûret (kıtlık ve açlık) dokundu ve pek ehemmiyetsiz bir sermâye ile geldik; (sen) yine de bize ölçeği tam olarak ver ve bize(ayrıca) bağışta bulun! (Bize fazladan erzak ver ve kardeşimiz Bünyâmin`i bize lûtfet!)Muhakkak ki Allah, sadaka verenleri mükâfâtlandırır.`

İbn-i Kesir

Onlar yanına vardıklarında dediler ki Ey Aziz; bizi de ailemizi de darlık bastı, pek değersiz bir malla geldik. Bize yine tam ölçek ver de tasadduk et. Muhakkak ki Allah, tasadduk edenleri mükafaatlandırır.

İlyas Yorulmaz

Yusuf’un huzuruna girdiklerinde "Ey Aziz! Bize ve ailemize zarar (sıkıntı) isabet etti. Vereceğin ürüne karşılık, az karşılık getirdik. Eğer, getirdiklerimizin karşılığından fazlasını verirsen, bu fazlalık senin için sadaka olur. Allah sadaka verenlerin karşılığını verir" dediler.

İskender Ali Mihr

Bundan sonra onun huzuruna girince şöyle dediler "Ey azîz! Bize ve ailemize şiddetli darlık dokundu ve biz az sermaye ile geldik. Artık bize ölçeği tam olarak ver ve bize tasadduk et (sadaka ver). Muhakkak ki; Allah sadaka verenlerin mükâfatını verir."

Kadri Çelik

Kardeşleri (Yusuf’un) yanına vardıklarında, "Ey Aziz! Biz ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu. Pek değersiz bir sermayeyle geldik. Ölçeği bize tam yap ve sadaka ver. Allah sadaka verenleri şüphesiz mükâfatlandırır" dediler.

Muhammed Esed

(Yakub’un oğulları Mısır’a geri dönüp Yusuf’un) huzuruna çıktıklarında, "Ey soylu kişi!" dediler, "Biz ve ailemiz (yine) darlık ve sıkıntıya düştük ve pek değersiz bir şeyle çıkıp geldik; sen yine de bizim için tartıyı tam tut ve bize karşı cömert ol; çünkü Allah cömertçe verenleri ödüllendirir!"

Mustafa İslamoğlu

Derken onlar (tekrar Mısır`a gelip Yusuf`un) huzuruna çıktılar "Ey saygın yönetici!" dediler, "Biz ve ailemiz kıtlıktan dolayı perişan olduk; üstelik bedel (olarak) getirdiğimiz şeyler de pek yetersiz. Buna rağmen sen (yine de) bize tam ölçek ver! İstersen üzerine ikramını (da ilave) et! Unutma ki Allah ikram edenlerin karşılığını verir.

Ömer Nasuhi Bilmen

Vaktâ ki, O’nun huzuruna girdiler. Dediler ki «Ey azîz! Bizi de, ailemizi de zaruret kapladı ve bir değersiz sermaye ile gelmiş olduk. Artık bize ölçüyü tamamla, ve bize tasaddukta bulun. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ tasaddukta bulunanları mükâfaata erdirir.»

Ömer Öngüt

Yusuf’un huzuruna girdiklerinde dediler ki "Ey Aziz! Biz de âilemiz de darlığa uğradık, çok değersiz bir sermaye ile geldik. Bize yine tam ölçek ver. Ayrıca bize bağışta da bulun. Allah şüphesiz ki sadaka verenleri mükâfatlandırır. "

Sadık Türkmen

(yakub’un oğulları, Yusuf’un) makamına/yanına girdiklerinde "Ey vezir!" dediler. "Bize ve ailemize darlık dokundu ve değersiz bir sermaye ile geldik. Bize ölçüyü tam ver. Bize bağışta bulun. Şüphesiz ki Allah bağışta bulunanları mükâfatlandırır."

Seyyid Kutub

Yakub’un oğulları, Yusuf’un yanına girdiklerinde dediler ki; ’Ey vezir, biz ve ailemiz sıkıntıya düştük, yanımızda düşük değerli bir bedel getirdik, fakat sen erzağımızı eksiltmeden ver, bize bağışta bulun. Çünkü Allah hayırseverleri ödüllendirir...»

Suat Yıldırım

Onlar Mısır’a varıp Yusuf’un huzuruna girerek "Aziz vezir! dediler, biz de, ailemiz de yine darlık ve sıkıntıya düştük, biz bu sefer pek az bir meblağ getirebildik. Lütfen bize tahsisatımızı tam ölçek ver de, parasını veremediğimiz kısmı da sadakanız olsun. Şüphesiz ki Allah tasadduk edenleri fazlasıyla ödüllendirir."

Süleyman Ateş

(Ya’kub’un oğulları, tekrar Mısır’a) Yûsuf’un yanına döndüklerinde dediler ki "Ey vezir, bize ve çocuklarımıza darlık dokundu, değersiz de bir sermaye ile geldik, ama sen bizim için tam ölçü ver, bize tasadduk eyle; çünkü Allâh, tasadduk edenleri mükâfâtlandırır."

Şaban Piriş

Kardeşleri Yusuf’un yanına girdiklerinde -Ey Aziz! Biz ve ailemiz sıkıntı ve ihtiyaç içerisindeyiz; pek değersiz bir malla geldik; ölçeği bize bol tut ve sadaka ver; Allah sadaka verenleri şüphesiz mükafatlandırır, dediler.

Tefhim-ul Kur'an

Böylece onun (Yusuf’un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki «Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir.»

Yaşar Nuri Öztürk

Tekrar Yûsuf’un yanına girdiklerinde şöyle dediler "Ey Vezir! Bize de ailemize de zorluk dokundu. Önemsiz bir sermaye ile geldik. Sen bize tam ölçü zahire ver, bize sadaka vermiş ol. Allah, karşılıksız verenleri ödüllendirir."

Yusuf Ali (İngilizce)

Then, when they came (back) into (Joseph´s) presence they said "O exalted one! distress has seized us and our family we have (now) brought but scanty capital so pay us full measure, (we pray thee), and treat it as charity to us for Allah doth reward the charitable."

KELİME KÖKLERİ
فَلَمَّا
felemmā
böylece
دَخَلُوا
deḣalū
girdiklerinde د خ ل
عَلَيْهِ
ǎleyhi
onun huzuruna
قَالُوا
ḳālū
dediler ki ق و ل
يَا أَيُّهَا
yā eyyuhā
ey
الْعَزِيزُ
l-ǎzīzu
vezir ع ز ز
مَسَّنَا
messenā
bize dokundu م س س
وَأَهْلَنَا
ve ehlenā
ve çocuklarımıza ا ه ل
الضُّرُّ
D-Durru
darlık ض ر ر
وَجِئْنَا
ve ci’nā
ve geldik ج ي ا
بِبِضَاعَةٍ
bibiDāǎtin
bir sermaye ile ب ض ع
مُزْجَاةٍ
muzcātin
değersiz ز ج و
فَأَوْفِ
feevfi
tam ver و ف ي
لَنَا
lenā
bize
الْكَيْلَ
l-keyle
ölçyü ك ي ل
وَتَصَدَّقْ
ve teSaddeḳ
ve tasadduk eyle ص د ق
عَلَيْنَا
ǎleynā
bize
إِنَّ
inne
çünkü
اللَّهَ
llahe
Allah
يَجْزِي
yeczī
mükafatlandırır ج ز ي
الْمُتَصَدِّقِينَ
l-muteSaddiḳīne
tasadduk edenleri ص د ق