وَلَوْ أَنَّ قُرْآنًا سُيِّرَتْ بِهِ الْجِبَالُ أَوْ قُطِّعَتْ بِهِ الْأَرْضُ أَوْ كُلِّمَ بِهِ الْمَوْتَىٰ ۗ بَلْ لِلَّهِ الْأَمْرُ جَمِيعًا ۗ أَفَلَمْ يَيْأَسِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنْ لَوْ يَشَاءُ اللَّهُ لَهَدَى النَّاسَ جَمِيعًا ۗ وَلَا يَزَالُ الَّذِينَ كَفَرُوا تُصِيبُهُمْ بِمَا صَنَعُوا قَارِعَةٌ أَوْ تَحُلُّ قَرِيبًا مِنْ دَارِهِمْ حَتَّىٰ يَأْتِيَ وَعْدُ اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُخْلِفُ الْمِيعَادَ

Ve lev enne kur’anen süyyirat bihil cibalü ev kuttıat bihil erdu ev küllime bihil mevta bel lillahil emru cemıa e fe lem yey’esillezıne amenu el lev yeşaüllahü le heden nase cemıa ve la yezalüllezıne keferu tüsıybühüm bi ma saneu kariatün ev tehullü karıbem min darihim hatta ye’tiye va’düllah innellahe la yuhlifül mıad

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Kur’ân’la dağlar yürütülse, yahut yeryüzü parçalansa, yahut da ölü konuşsa. Fakat bütün işler, ancak Allah’ın. İnananlar anlamazlar mı ki Allah dileseydi bütün insanları doğru yola sevk ederdi. Kâfir olanlarsa, yaptıklarına karşılık, Allah’ın vaadi yerine gelinceye dek, bir belâya uğrayıp dururlar, yahut da yurtlarına yakın bir yere iner bu belâ. Şüphe yok ki Allah, vaadinden dönmez.

Abdullah Parlıyan

Eğer bu Kur’ân ile dağlar yürütülseydi veya yer o Kur’ân’la parça parça edilseydi, ya da ölüler bu Kur’ân’la konuşturulsaydı, yine de bu Kur’ân’a inanmazlardı. Fakat bütün işlerin olup olmamasına karar verme gücü Allah’a aittir. İman edenler hâlâ anlamadılar mı ki, Allah dileseydi bütün insanları doğru yola iletirdi. Ama o kâfirlere işledikleri kötülüklerden dolayı, başlarına her an beklenmedik bir felaket gelebilir veya o bela evlerinin yakınına inebilir. Allah’ın vaadi olan kıyamet gelinceye kadar bu böylece sürüp gidecektir. Allah verdiği sözü, yerine getirmekten asla geri durmaz.

Adem Uğur

Eğer okunan bir Kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı (o Kitap yine bu Kur’an olacaktı). Fakat bütün işler Allah’a aittir. İman edenler hâla bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi? Allah’ın vâdi gelinceye kadar inkâr edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir belâ gelmeye devam edecek veya o belâ evlerinin yakınına inecek. Allah, vâdinden asla dönmez.

Ahmed Hulusi

Eğer ki, kendisi (okunarak) dağların yürütüldüğü yahut arzın parça parça edildiği veya kendisiyle ölülerin konuşturulduğu bir Kur’ân olsaydı bu (gene iman etmezlerdi)! Hayır, Hüküm tümüyle Allâh’ındır! İman edenler açıkça bilmediler mi, eğer Allâh dileseydi elbette insanların hepsini hakikate erdirirdi! Hakikat bilgisini inkâr edenlere gelince, kendi eserleri dolayısıyla; kendilerine veya yurtlarının yakınına bir musîbet isâbet etmekten geri kalmaz... Tâ ki Allâh vaadi gelinceye kadar... Muhakkak ki Allâh vaadinden dönmez!

Ahmet Varol

Kendisiyle dağların yürütüldüğü veya yerlerin yarıldığı yahut ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (onlar yine iman etmezlerdi). Hayır. Bütün işler Allah’a aittir. İman edenler hâlâ anlamadılar mı ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi. İnkâr edenlerin başlarına yaptıklarından dolayı ya şiddetli bir bela gelir ya da yurtlarının yakınına iner. Allah’ın vaadi gelinceye kadar bu böyle devam eder durur. Şüphesiz Allah vaadinden dönmez.

Ali Bulaç

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (yine bu Kur’an olurdu). Hayır, emrin tümü Allah’ındır. İman edenler hala anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu. İnkar edenler, Allah’ın va’di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez. (Veya miadını şaşırmaz.)

Ali Fikri Yavuz

Bir Kur’an ki, eğer onunla dağlar yürütülse veya onunla arz parçalansa veya onunla ölüler konuşturulsa, yine o kâfirler, ona iman etmezler. Fakat bütün iş ve kudret, yalnız Allah’a mahsustur. İman edenler hâlâ anlamadılar mı ki, Allah dileseydi, elbette bütün insanlara hidayet buyururdu. O kâfirler ise, kendi yaptıkları yüzünden başlarına musîbet inecek ve yahud o musîbet, yurdlarının yakınına konacak, nihayet Allah’ın vaadi gelecektir. Doğrusu Allah vaadinden dönmez.

Bayraktar Bayraklı

Eğer, Kur`ân ile dağlar yürütülmüş veya yeryüzü parçalanmış yahut ölüler konuşturulmuş olsaydı, kâfirler yine inanmazlardı. Halbuki bütün işler Allah`a aittir. İnananlar hâlâ anlamadılar mı; Allah dilerse, bütün insanları yola getirebilirdi. Allah`ın sözü yerine gelene kadar, yaptıklarından ötürü, inkâr edenlerin ya başlarına yahut evlerinin yakınına düşecek bir vurucu felâketin gelmesi kaçınılmazdır. Doğrusu, Allah verdiği sözden caymaz.

Bekir Sadak

Eger Kuran ile daglar yurutulmus veya yeryuzu parcalanmis yahut oluler konusturulmus olsaydi, kafirler yine de inanmazlardi. Oysa butun isler Allah’a aittir. Inananlarin, «Allah dilese butun insanlari dogru yola eristirebilir» gercegini akillari kesmedi mi? Allah’Ùn sozu yerine gelinceye kadar, yaptÙklarÙ isler sebebiyle inkar edenlere bir belanÙn dokunmasÙ veya evlerinin yakÙnÙna inmesi devam eder durur. Allah, verdigi sozden suphesiz caymaz.

Celal Yıldırım

Eğer bu Kur’ân ile dağlar yürütülseydi veya yer onunla parça parça edilseydi, ya da ölüler onunla konuşturulsaydı, (emin ol Peygamberim, o inkarcı azgınlar yine de imân etmezlerdi veya bu gibi haller ve olaylar ancak Kur’ân ile mümkün olabilirdi). Ne var ki, bütün emir (ve hüküm) Allah’ındır. O imân edenler (inkarcılardan umut kesip) anlamadılar mı ki, Allah dileseydi bütün insanları doğru yola eriştirirdi. O küfredenlerin işledikleri sanatları durmadan başlarına belâ indirecek veya yurtlarının hemen yanıbaşına düşecek de bu hal Allah’ın va’di gelinceye kadar (sürüp gidecek).

Cemal Külünkoğlu

Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur`an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Bütün işler Allah`a aittir. İman edenler hâlâ bilmediler mi ki, Allah dileseydi (ve insanlar da isteseydi) bütün insanları hidayete erdirirdi? Fakat o inkârcıların kendi yaptıklarından dolayı başlarına durmadan bela inecek veya yurtlarının yanı başına düşecek ve bu hal Allah`ın vaad ettiği kıyamet gelinceye dek sürecek. Allah asla sözünden caymaz.

Diyanet İşleri

Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır. İman edenler anlamadılar mı ki, Allah dileseydi bütün insanları doğru yola eriştirirdi. Allah’ın sözü yerine gelinceye kadar, inkâr edenlere yaptıkları işler sebebiyle devamlı olarak, ya büyük bir felaket gelecek veya o felaket yurtlarının yakınına inecektir. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez.

Diyanet Vakfı

Eğer okunan bir Kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı (o Kitap yine bu Kur’an olacaktı). Fakat bütün işler Allah’a aittir. İman edenler hâla bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi? Allah’ın vâdi gelinceye kadar inkâr edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir belâ gelmeye devam edecek veya o belâ evlerinin yakınına inecek. Allah, vâdinden asla dönmez.

Edip Yüksel

Kendisiyle dağlar yürütülen, yahut yeryüzü parçalanan, yahut ölüler dirilten bir Kuran olsaydı bile (onlar yine onaylamazdı). Tüm işler ALLAH’ın kontrolündedir. Gerçeği onaylayanlar hâlâ anlamadılar mı ki ALLAH dileseydi tüm insanları doğruya ulaştırırdı. İnkâr edenler, ALLAH’ın sözü yerine gelinceye kadar yaptıklarına karşılık olarak ya başlarına ya da yakınlarına konacak bir felakete uğrayıp duracaklardır. ALLAH sözünden dönmez.

Elmalılı Hamdi Yazır

Bir Kur’ân ki, onunla dağlar yürütülse veya onunla yer parçalansa veya onunla ölüler konuşturulsa (o yine bu Kur’an olurdu). Fakat emir bütünüyle Allah’ındır. İman edenler, kâfirlerden ümit kesip daha anlamadılar mı ki, Allah dileseydi, elbette insanların hepsine toptan hidayet buyururdu. O küfürde direnenlerin kendi sanatlarıyla başlarına musibet inip duracak, ya da yurtlarının yakınına konacak. Nihayet Allah’ın vaadi gelecek. Muhakkak ki, Allah vaad ettiği zamanı şaşırmaz.

Fizil-al il Kuran

Eğer dağların yürümesini, yeryüzünün parçalanmasını ve ölüler ile konuşabilmeyi sağlayan bir kitap olsaydı, o bu Kur’an olurdu. Fakat tüm yetki Allah’ın tekelindedir. Dilese, Allah’ın bütün insanları doğru yola ileteceğini, mü’minler halâ kesinlikle anlamadılar mı? İşledikleri kötülükler yüzünden kâfirlerin başlarına sürekli olarak belâlar gelir, ya da bu belâlar yurtlarının yakınına iner. Sonunda Allah’ın verdiği söz gerçekleşir. Kuşku yok ki, Allah sözünden caymaz.

Gültekin Onan

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kuran olsaydı [yine bu Kuran olurdu]. Hayır, buyruğun tümü Tanrı’nındır. İnananlar hala anlamadılar mı ki eğer Tanrı dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirirdi. Küfredenler, Tanrı’nın vaadi gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Tanrı verdiği sözden dönmez (veya miadını şaşırmaz).

Harun Yıldırım

Eğer okunan bir Kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı (o Kitap yine bu Kur’an olacaktı). Fakat bütün işler Allah’a aittir. İman edenler hâla bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi? Allah’ın vâdi gelinceye kadar inkâr edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir belâ gelmeye devam edecek veya o belâ evlerinin yakınına inecek. Allah, vâdinden asla dönmez.

Hasan Basri Çantay

Bir Kur’an ki eğer onunla dağlar (yerlerinden koparılıb) yürütülseydi veya onunla yer parça parça edilseydi, yahud onunla ölüler konuşdurulsaydı (İşte o, ancak bu kitâb-ı kerîm olurdu). Fakat bütün emir (ve kudret-i mutlaka) yalınız Allahındır. îman edenler haalâ şu hakikati bilmediler mi ki Allah dileseydi elbette insanların hepsine birden hidâyet ederdi. O kâfirler (e gelince) Allahın va’di (erişinceye) kadar kendi sun (-u taksıyrleri, küfürleri, kötü amel) leri yüzünden ya ansızın başlarına büyük belâ çatıb duracak, yahud (o belâ) yurdlarının yakınına konacakdır. Şübhesiz ki Allah va’dinden dönmez.

Hayrat Neşriyat

Hem doğrusu bir Kur`ân ki, eğer kendisiyle dağ lar yürütülseydi veya o nunla arz parçalansaydı veya onunla ö lüler konuşturulsaydı (onlar yine îmân et mezlerdi)! Fakat bütün emirler Allah`a âiddir. Î mân edenler hâlâ anlamadılar mı ki, eğer Allah dileseydi bütün insanları elbette hidâyete erdirirdi. İnkâr edenler i se, onlara kendi yaptık ları (isyan lar) yü¬zün den belâ gelme ye devâm edecek ve ya (o be lâ) yurt larının yakınına inecektir. Nihâyet Allah`ın (mü` min lere olan) va` di (Mekke`nin fetih zamânı) gele cek tir. Şüb he siz ki Allah, va`dinden dönmez.

İbn-i Kesir

Şayet Kur’an ile; dağlar yürütülmüş veya yeryüzü parçalanmış, yahut ölüler konuşturulmuş olsaydı; kafirler yine de inanmazlardı. Halbuki bütün işler Allah’a aittir. İnananlar hala anlamadılar mı ki; Allah dileseydi bütün insanları doğru yola eriştirirdi. Ve yaptıklarından dolayı Allah’ın vaadi yerine gelene kadar küfredenlerin ya başına veya evlerinin yakınına bir bela gelirdi. Şüphesiz Allah, verdiği sözden caymaz.

İlyas Yorulmaz

Kur’an ile dağlar yürütülse, yahut yeryüzü onunla parça parça edilse, veyahut Kur’an ile ölüler konuşturulsa idi (fark etmez, yinede inanmazlardı). İşlerin tümünü yönetmek, yürütmek Allah’a aittir. İnananlar henüz öğrenemediler mi?, Allah dileseydi insanların hepsini doğru yola iletirdi. İnkarcılar doğruları inkar etmeye devam ettikleri sürece, Allah’ın vaat ettiği (kıyamet) gelinceye kadar, yaptıklarının karşılığında onlara bir felaket gelebilir, yahut yakın bir zamanda yurtlarından olabilirler. Allah vaadinden elbette ki dönmez.

İskender Ali Mihr

Eğer gerçekten onunla dağlar yürütülen veya onunla yer yarılan veya onunla ölüler konuşturulan bir Kur’an olsaydı bile, bütün işler (emirler) Allah’ındır (Allah’a aittir). Amenu olanlar hâlâ (onların iman etmelerinden) ümitlerini kesmediler mi? Allah dilemiş olsaydı insanların hepsini elbette hidayete erdirirdi. Kafir olan kimselere, yaptıklarından dolayı büyük bir musibetin (cezanın, felâketin) isabet etmesi veya yurtlarının (evlerinin) yakınına musibetler hulul etmesi, Allah’ın vaadi gelinceye kadar devam eder. Muhakkak ki Allah vaadinden dönmez.

Kadri Çelik

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (yine iman etmezlerdi). Hayır, emrin tümü Allah’ındır. İman edenler hâlâ bilemediler mi ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu. Allah’ın kesin vaadi gelinceye kadar küfre sapanlara, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya (Peygamber, yakında Mekke’yi fethetmek için) yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez.

Muhammed Esed

(Onlar) kendisiyle dağların yürütüldüğü, yeryüzünün yarılıp açıldığı, ölülerin konuşturulduğu (ilahi) bir metin (dinlemiş olsalardı ona da inanmazlardı)! Oysa, olacak olan her şeye karar verme gücü yalnızca Allah’a aittir. Peki, inananlar hala anlamadılar mı ki, eğer Allah öyle olmasını dileseydi bütün insanlığı doğru yola yöneltirdi? Fakat, o hakkı inkara şartlanmış olanlara gelince, işledikleri kötülüklerden ötürü, böylelerinin başlarına her an beklenmedik bir felaket çullanmaktan ya da yurtlarının yanına / yakınına inmekten geri kalmaz, ta ki Allah’ın verdiği söz yerine gelinceye kadar; gerçek şu ki, Allah verdiği sözü yerine getirmekten asla geri durmaz!

Mustafa İslamoğlu

Eğer bu kendisi sebebiyle dağların yürütüldüğü, yerlerin paramparça edildiği, ölülerin konuşturulduğu bir hitab olsaydı, (yine de inanmazlardı). Bilakis, iş ve oluş tümüyle Allah`ın yasasına bağlıdır Peki mü`minler, `Allah isteseydi bütün insanları hidayete erdirirdi` gerçeğini anlayıp da (herkesi mü`min yapma) sevdasından vazgeçmediler mi? Ama inkarda ısrar edenlere gelince Yapıp ettikleri onların başından felaketi eksik etmeyecektir; ya da yurtlarının yanı başına ansızın konuverecektir, ta ki Allah`ın verdiği söz yerini bulsun Çünkü Allah sözünden asla caymaz.

Ömer Nasuhi Bilmen

Ve eğer bir Kur’an ki, onunla dağlar yürütülmüş veya onunla yer parçalanmış veya onunla ölüler söyletilmiş olsa idi işte bu Kur’an ile olmuş olurdu. Fakat bütün emir Allah’ındır. İmân edenler anlamadılar mı ki, Allah Teâlâ dileyecek olsa idi elbette bütün insanları hidâyete erdirirdi. Kâfirlere gelince onlara kendi kötü amelleri sebebiyle bir felaket isabet edip duracaktır. Veya Allah’ın vaadi gelinceye değin o felaket yurtlarının yakınında hulûl edecektir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ verdiği söze muhalefet etmez.

Ömer Öngüt

Eğer Kur’an ile dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulmuş olsaydı (kâfirler yine de inanmazlardı). Hayır! Bütün işler Allah’a âittir. İman edenler hâlâ bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi. Allah’ın vaadi gelinceye kadar inkâr edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir belâ gelmeye devam edecek veya o belâ evlerinin yakınına inecektir. Şüphesiz ki Allah vaadinden aslâ dönmez.

Sadık Türkmen

Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı ya da ölülerin konuşturulacağı, bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir/yönetim yalnız Allah’ındır. İman edenler anlamadılar mı ki, Allah dileseydi/isteseydi (insanları özgür bırakmayıp) bütün insanları doğru yola eriştirirdi. Allah’ın, özgür insanlar için koyduğu kanun uygulanacak; inkâr edenlere yaptıkları işler sebebiyle devamlı olarak, ya büyük bir felaket gelecek veya o felâket yurtlarının yakınına inecektir. Şüphesiz Allah verdiği sözden dönmez.

Seyyid Kutub

Eğer dağların yürümesini, yeryüzünün parçalanmasını ve ölüler ile konuşabilmeyi sağlayan bir kitap olsaydı, o bu Kur’an olurdu. Fakat tüm yetki Allah’ın tekelindedir. Dilese, Allah’ın bütün insanları doğru yola ileteceğini, mü’minler halâ kesinlikle anlamadılar mı? İşledikleri kötülükler yüzünden kâfirlerin başlarına sürekli olarak belâlar gelir, ya da bu belâlar yurtlarının yakınına iner. Sonunda Allah’ın verdiği söz gerçekleşir. Kuşku yok ki, Allah sözünden caymaz.

Suat Yıldırım

Eğer dağları yürütecek, yeri paramparça edecek, ölüleri bile konuşturacak bir kitap olsaydı, işte o, bu Kur’ân olurdu!Bu müminler hâlâ öğrenmediler mi ki Allah dileseydi bütün insanları hidâyet eder, doğru yola koyardı. O kâfirlerin kendi yaptıkları işler sebebiyle başlarına durmadan bela inecek veya ülkelerinin hemen yanıbaşına düşecek ve bu hal Allah’ın vaad ettiği kıyamet gelinceye dek sürecek. Allah asla sözünden caymaz.

Süleyman Ateş

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yahut arzın parçalandığı, yahut ölülerin konuşturulduğu bir Kur’ân olsaydı!.. Hayır, bütün işler Allah’a âittir. İnananlar hâlâ anlamadılar mı ki, Allâh dileseydi, bütün insanları yola iletirdi? Yaptıkları işler yüzünden inkâr edenlerin başlarına âni belâ(lar) gelmeğe devam edecek, yahut yurtlarının yakınına konacak (yahut sen onların yurtlarının yakınına konacaksın), Allâh’ın va’di gelinceye kadar bu böyle sürüp gidecektir. Allâh sözünden caymaz.

Şaban Piriş

Kur’an ile dağlar yürütülse veya yeryüzü parçalansa yahut ölüler konuşturulsa... Bilakis, bütün emir Allah’ındır. İman edenler bilmiyorlar mı ki, Allah dileseydi bütün insanları doğru yola iletebilirdi. Allah’ın sözü yerine gelinceye kadar, yaptıkları işler sebebiyle inkar edenlere bir belanın dokunması veya evlerinin yakınına inmesi devam eder durur. Allah, verdiği sözden dönmez.

Tefhim-ul Kur'an

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (yine bu Kur’an olurdu) . Hayır, emrin tümü Allah’ındır. İman edenler hâlâ anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu. Küfre sapanlar, Allah’ın va’di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez. (Veya miadını şaşırmaz.)

Yaşar Nuri Öztürk

Kendisiyle, dağların yürütüldüğü yahut yerkürenin parçalandığı yahut ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an mı olsaydı! Hayır, iş ve oluşun tümü Allah’ındır. İman edenler hâlâ ümidi kesip anlamadılar mı ki, Allah dileseydi elbette insanlara tümden hidayet verirdi. O küfre sapanlara gelince, sanayi olarak ürettiklerinin sonucu halinde başlarına gülle, tokmak türünden belalar inmeye devam edecek yahut o belalar onların yurtlarının yakınına konacak. Ta, Allah’ın vaadi gelinceye değin. Allah, vaadine asla ters düşmez.

Yusuf Ali (İngilizce)

If there were a Qur´an with which mountains were moved, or the earth were cloven asunder, or the dead were made to speak, (this would be the one!) But, truly, the command is with Allah in all things! Do not the Believers know, that, had Allah (so) willed, He could have guided all mankind (to the right)? But the Unbelievers,- never will disaster cease to seize them for their (ill) deeds, or to settle close to their homes, until the promise of Allah come to pass, for, verily, Allah will not fail in His promise.

KELİME KÖKLERİ
وَلَوْ
velev
eğer olsaydı
أَنَّ
enne
قُرْانًا
ḳur’ānen
bir Kur’an ق ر ا
سُيِّرَتْ
suyyirat
yürütüldüğü س ي ر
بِهِ
bihi
kendisiyle
الْجِبَالُ
l-cibālu
dağların ج ب ل
أَوْ
ev
yahut
قُطِّعَتْ
ḳuTTiǎt
parçalandığı ق ط ع
بِهِ
bihi
kendisiyle
الْأَرْضُ
l-erDu
arzın ا ر ض
أَوْ
ev
yahut
كُلِّمَ
kullime
konuşturulduğu ك ل م
بِهِ
bihi
kendisiyle
الْمَوْتَىٰ
l-mevtā
ölülerin م و ت
بَلْ
bel
hayır
لِلَّهِ
lillahi
Allah’a aittir
الْأَمْرُ
l-emru
işler ا م ر
جَمِيعًا
cemīǎn
bütün ج م ع
أَفَلَمْ
efelem
يَيْأَسِ
yeyesi
hala anlamadılar mı? ي ا س
الَّذِينَ
elleƶīne
kimseler
امَنُوا
āmenū
inanan(lar) ا م ن
أَنْ
en
لَوْ
lev
şayet
يَشَاءُ
yeşā'u
dileseydi ش ي ا
اللَّهُ
llahu
Allah
لَهَدَى
lehedā
hidayet verirdi ه د ي
النَّاسَ
n-nāse
insanlara ن و س
جَمِيعًا
cemīǎn
bütün ج م ع
وَلَا
ve lā
ve
يَزَالُ
yezālu
geri durmaz ز ي ل
الَّذِينَ
elleƶīne
kimselere
كَفَرُوا
keferū
inkar eden(lere) ك ف ر
تُصِيبُهُمْ
tuSībuhum
isabet etmesi ص و ب
بِمَا
bimā
yüzünden
صَنَعُوا
Saneǔ
yaptıkları işler ص ن ع
قَارِعَةٌ
ḳāriǎtun
bir bela ق ر ع
أَوْ
ev
yahut
تَحُلُّ
teHullu
konar ح ل ل
قَرِيبًا
ḳarīben
yakınına ق ر ب
مِنْ
min
دَارِهِمْ
dārihim
yurtlarının د و ر
حَتَّىٰ
Hattā
kadar
يَأْتِيَ
ye’tiye
gelinceye ا ت ي
وَعْدُ
veǎ’du
va’di و ع د
اللَّهِ
llahi
Allah’ın
إِنَّ
inne
şüphesiz
اللَّهَ
llahe
Allah
لَا
يُخْلِفُ
yuḣlifu
caymaz خ ل ف
الْمِيعَادَ
l-mīǎāde
sözünden و ع د