لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
Le amruke innehüm le fı sekratihim ya’mehun
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Ömrün hakkı için onlar, gafletten âdeta sarhoştular, gaflet içinde şaşkın bir haldeydiler. |
Abdullah Parlıyan |
"Senin ömrüne yemin ederiz ki, kavmin bu durumda seni hiç dinlemezler. Baksana, şehvetten gözleri dönmüş, sarhoşlukları içerisinde, körcesine sendeleyip, ne yaptıklarını bilmiyorlar." |
Adem Uğur |
(Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. |
Ahmed Hulusi |
Yaşamına yemin olsun ki, onlar (zevk) sarhoşlukları içinde, kör ve şaşkın bocalıyorlar! |
Ahmet Varol |
Senin ömrüne yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları (şaşkınlıkları) içinde bocalıyorlar. |
Ali Bulaç |
Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör-sersemdiler. |
Ali Fikri Yavuz |
(Rasûlüm!) Ömrün hakkı için, doğrusu onlar sarhoşlukları içinde azgın bir halde idiler. |
Bayraktar Bayraklı |
Senin ömrüne andolsun ki onlar, sarhoşluklarının içinde bocalıyorlardı. |
Bekir Sadak |
Senin hayatina and olsun ki, onlar sahosluklari icinde bocalayip duruyorlardi. |
Celal Yıldırım |
(Peygamberim !) hayatına yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde ne yaptıklarını bilmiyorlardı. |
Cemal Külünkoğlu |
(Resulüm!) “Hayatın hakkı için doğrusu onlar (şehvetten) gözleri dönmüş hâlde, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.” |
Diyanet İşleri |
(Melekler, Lût’a) "Ömrüne andolsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş hâlde, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)" dediler. |
Diyanet Vakfı |
(Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. |
Edip Yüksel |
Ne yazık ki onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Resulüm! Ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı. |
Fizil-al il Kuran |
Ey Muhammed, hayatın hakkı için onlar sarhoşlukları içinde debeleniyorlardı. |
Gültekin Onan |
Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör sersemdiler. |
Harun Yıldırım |
(Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. |
Hasan Basri Çantay |
(Habîbim) seni ebedî yâd-ı cemîline yemîn ederim ki onlar serhoşlukları (azgınlıkları) içinde muhakkak serserî bir halde idiler. |
Hayrat Neşriyat |
(Ey şanlı Peygamber!) Ömrüne yemîn olsun ki, gerçekten onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. |
İbn-i Kesir |
Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde muhakkak serseri bir halde idiler. |
İlyas Yorulmaz |
Misafirler "Vay ömrüne! Onlar bu işin sarhoşluğu içinde, bu çirkinliği yapmak için uğraşıyorlar" dediler. |
İskender Ali Mihr |
Ömrüne andolsun ki; muhakkak ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. |
Kadri Çelik |
Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde (kör sersem) bocalayıp duruyorlardı. |
Muhammed Esed |
(Fakat melekler Lut’a) "Canı sağolasıca!" dediler, "(Onlar bu durumda seni hiç dinlerler mi?) Baksana, (şehvetten) gözleri dönmüş, körcesine sendeleyip, öteye beriye sarkıntılık yapıp duruyorlar!" |
Mustafa İslamoğlu |
(Melekler) "Hay, sen bin yaşa!" dediler; "Baksana, onlar (şehvet) sarhoşluğuyla (gömüldükleri günah bataklığı) içerisinde debelenip duruyorlar!" |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ömrüne andolsun ki, şüphe yok, onlar kendi sarhoşlukları içinde şaşırıp durur kimseler idi. |
Ömer Öngüt |
Resulüm! Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde serseri bir halde idiler. |
Sadık Türkmen |
Ömrüne ant olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı. |
Seyyid Kutub |
Ey Muhammed, hayatın hakkı için onlar sarhoşlukları içinde debeleniyorlardı. |
Suat Yıldırım |
(Resulüm!) "Hayatın hakkı için onlar, kendilerini öylesine kaybetmişlerdi ki sarhoşlukları içinde sürünüp gitmekte idiler." |
Süleyman Ateş |
Senin ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. |
Şaban Piriş |
Hayatına and olsun ki onlar sarhoşlukları içerisinde bocalayıp duruyorlar. |
Tefhim-ul Kur'an |
Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör sersemdiler. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sersemlikleri içinde bocalıyorlardı. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Verily, by thy life (O Prophet), in their wild intoxication, they wander in distraction, to and fro. |