وَلَا تَقْتُلُوا أَوْلَادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلَاقٍ ۖ نَحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُمْ ۚ إِنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْئًا كَبِيرًا
Ve la taktülu evladeküm haşyete imlak nahnü nerzükuhüm ve iyyaküm inne katlehüm kane hit’en kebıra
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Evlâdınızı, yoksulluk korkusuyla öldürmeyin; onları da biz rızıklandırırız, sizi de. Şüphe yok ki onları öldürmek, pek büyük bir suçtur. |
Abdullah Parlıyan |
Öyleyse artık, yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de doyurup rızıklandıran biziz. Şüphe yok ki, onları öldürmek pek büyük bir suçtur. |
Adem Uğur |
Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur. |
Ahmed Hulusi |
Evlatlarınızı yoksulluk korkusu ile öldürmeyin... Biziz onların da sizin de yaşam gıdasını veren, biz! Onları katletmek muhakkak çok büyük suçtur! |
Ahmet Varol |
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onlara da sizi de biz rızıklandırız. Şüphesiz onların öldürülmesi büyük bir suçtur. |
Ali Bulaç |
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; onlara ve size Biz rızık veririz. Şüphesiz, onları öldürmek büyük bir hata (suç ve günah)dır. |
Ali Fikri Yavuz |
Bir de fakirlik korkusu ile (Cahiliyyet devrinde olduğu gibi) çocuklarınızı öldürmeyin. Onlara da, size de rızkı biz veririz. Muhakkak ki onları öldürmek, çok büyük bir günah bulunuyor. |
Bayraktar Bayraklı |
Fakirliğe düşme endişesi ile evlatlarınızı öldürmeyiniz! Onların da sizin de rızkınızı veren Biz’iz. Şüphesiz ki onları öldürmek büyük bir suçtur. |
Bekir Sadak |
ocukarinizi yoksulluk korkusuyla oldurmeyin. Biz onlara da size de rizik veririz. Onlari oldurmek, suphesiz buyuk bir gunahtir. |
Celal Yıldırım |
Çocuklarınızı fakirlik endişe ve korkusuyla öldürmeyin. Biz onları da, sizi de rızıklandırıyoruz. Şüphesiz ki, onları öldürmek büyük bir suçtur. |
Cemal Külünkoğlu |
Bir de fakirlik korkusu ile (Cahiliyet devrinde olduğu gibi) çocuklarınızı öldürmeyin. Onlara da, size de rızkı biz veririz. Kuşkusuz onları öldürmek büyük bir günahtır/suçtur. |
Diyanet İşleri |
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır. |
Diyanet Vakfı |
Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur. |
Edip Yüksel |
Doğan çocuklarınızı fakirlik korkusuyla öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırıyoruz. Onları öldürmek, büyük bir suçtur. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Bir de geçim korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, onlara da, size de rızkı biz veririz. Şüphesiz ki onları öldürmek, çok büyük bir suçtur. |
Fizil-al il Kuran |
Yoksulluk kaygısıyla evlâtlarınızı öldürmeyiniz. Onların da sizin de rızkınızı veren biziz. Onları öldürmek ağır bir suçtur. |
Gültekin Onan |
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; onlara ve size biz rızık veririz. Şüphesiz, onları öldürmek büyük bir hata (suç ve günah)dır. |
Harun Yıldırım |
Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur. |
Hasan Basri Çantay |
Evlâdlarınızı fakirlik korkusuyla öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Hakıykat, onları öldürmek büyük bir suçdur. |
Hayrat Neşriyat |
Hem fakirlik korkusu ile çocuklarınızı öldürmeyin! Onları da sizi de biz rızıklandırırız. Şübhesiz onları öldürmek, büyük bir günahtır. |
İbn-i Kesir |
Çocuklarınızı açlık korkusuyla öldürmeyin. Onlara da size de Biz; rızık veririz. Muhakkak ki onları öldürmek, büyük bir günahtır. |
İlyas Yorulmaz |
Yoksulluk korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyin. Sizi ve evlatlarınızın rızkını veren yalnızca biziz. Evlatlarınızı öldürmek çok büyük bir hatadır (günahtır). |
İskender Ali Mihr |
Yoksulluk korkusu ile evlâtlarınızı öldürmeyin! Onları ve sizleri sadece Biz rızıklandırırız. Muhakkak ki onların öldürülmesi, (kasıtla işlenen) büyük suç oldu. |
Kadri Çelik |
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Onlara da size de biz rızık veririz. Şüphesiz onları öldürmek büyük bir (günah ve) yanlışlıktır. |
Muhammed Esed |
Öyleyse artık, yoksulluk kaygısıyla çocuklarınızı öldürmeyin; onları da, sizi de doyuran/rızıklandıran Biziz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur. |
Mustafa İslamoğlu |
Şu halde, çocuklarınızı rızkınıza ortak olur endişesiyle öldürmeye kalkmayın! Onları da sizi de besleyecek olan Biziz şüphesiz onları öldürmek büyük bir cürümdür. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve fakirlik korkusuyla evlâdınızı öldürmeyiniz, Biz onları merzûk ederiz, sizi de. Muhakkak ki, onları öldürmek büyük bir cinâyettir. |
Ömer Öngüt |
Geçim endişesi ile (fakirlik korkusuyla) çocuklarınızı öldürüp canına kıymayın. Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır. |
Sadık Türkmen |
Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin! Onların ve sizin besinlerinizi Biz yaratıyoruz. Şüphesiz ki onları öldürmek, çok büyük bir suçtur. |
Seyyid Kutub |
Yoksulluk kaygısıyla evlâtlarınızı öldürmeyiniz. Onların da sizin de rızkınızı veren biziz. Onları öldürmek ağır bir suçtur. |
Suat Yıldırım |
Fakirliğe düşme endişesi ile evlatlarınızı öldürmeyiniz! Onların da sizin de rızkınızı veren Biz’iz. Şüphesiz ki onları öldürmek büyük bir suçtur. |
Süleyman Ateş |
Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz besliyoruz. Onları öldürmek, büyük günâhtır. |
Şaban Piriş |
Yoksulluk korkusu ile sakın çocuklarınızı öldürmeyin. Biz onları da rızıklandırırız sizi de. Onları öldürmek büyük günahtır. |
Tefhim-ul Kur'an |
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; onlara da, size de biz rızık veririz. Şüphe yok, onları öldürmek büyük bir hata (suç ve günah) dır. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Kill not your children for fear of want We shall provide sustenance for them as well as for you. Verily the killing of them is a great sin. |
وَلَا ve lā |
||
تَقْتُلُوا teḳtulū |
öldürmeyin | ق ت ل |
أَوْلَادَكُمْ evlādekum |
çocuklarınızı | و ل د |
خَشْيَةَ ḣaşyete |
korkusuyla | خ ش ي |
إِمْلَاقٍ imlāḳin |
fakirlik | م ل ق |
نَحْنُ neHnu |
biz | |
نَرْزُقُهُمْ nerzuḳuhum |
sizi de besliyoruz | ر ز ق |
وَإِيَّاكُمْ ve iyyākum |
onları da | |
إِنَّ inne |
şüphesiz | |
قَتْلَهُمْ ḳatlehum |
onları öldürmek | ق ت ل |
كَانَ kāne |
ك و ن | |
خِطْئًا ḣiT’en |
günahtır | خ ط ا |
كَبِيرًا kebīran |
büyük | ك ب ر |