وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍ فَأَبَىٰ أَكْثَرُ النَّاسِ إِلَّا كُفُورًا
Ve le kad sarrafna lin nasi fı hazel kur’ani min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Andolsun ki bu Kur’ân’da insanlara bütün örnekleri tekrar tekrar anlattıksa da insanların çoğu kabûl etmedi, ancak küfre kapıldı. |
Abdullah Parlıyan |
Çünkü gerçekten de, biz bu Kur’ân’da her konuyu insanlığın yararı için, değişik açılardan örneklerle açıklamış bulunmaktayız. Hal böyleyken insanların çoğu, inkâr ve nankörlükte ısrar edip dururlar. |
Adem Uğur |
Muhakkak ki biz, bu Kur’an’da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler. |
Ahmed Hulusi |
Andolsun, insanlar için şu Kurân’da (Hakikati) her türlü MİSALLERLE açıkladık. İnsanların çoğunluğu (misalleri orijin gibi gerçek olarak {muhkem} kabul ederek) hakikati örttüler. |
Ahmet Varol |
Andolsun, bu Kur’an’da insanlar için her tür örneği çeşitli şekillerde açıkladık. Ama insanların çoğu inkarda ayak diretti. |
Ali Bulaç |
Andolsun, bu Kur’an’da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak inkarda ayak direttiler. |
Ali Fikri Yavuz |
Yemin olsun ki, biz bu Kur’an’da insanlar için her çeşit mânayı tekrar ettik. Fakat insanların çoğu kabulden yüz çevirdi, ancak küfrü seçti. |
Bayraktar Bayraklı |
Muhakkak ki biz, bu Kur`ân`da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan vazgeçmedi. |
Bekir Sadak |
And olsun ki, biz Kuran’da insanlara turlu turlu misal gosterip acikladik. yleyken insanlarin cogu nankor olmakta direndiler. |
Celal Yıldırım |
And olsun ki biz, bu Kur’ân’da (lüzumlu) her misâli tekrar tekrar açıkladık; yine de insanların çoğu inkâr ve nankörlükte ısrar edip dururlar. |
Cemal Külünkoğlu |
Andolsun ki, biz bu Kur`an`da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler. |
Diyanet İşleri |
Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler. |
Diyanet Vakfı |
Muhakkak ki biz, bu Kur’an’da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler. |
Edip Yüksel |
Biz bu Kuran’da her türlü örneği verdik, ne var ki halkın çoğunluğu inkârda direniyor. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Yemin olsun ki biz bu Kur’ân’da insanlar için çeşitli misaller vermişizdir. Yine de insanların çoğu inkârlarında ısrar ederler. |
Fizil-al il Kuran |
Biz bu Kur’an’da her türlü örneği verdik, öyleyken onların çoğu kâfirlikte direndi. |
Gültekin Onan |
Andolsun, bu Kuran’da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak küfürde ayak direttiler. |
Harun Yıldırım |
Muhakkak ki biz, bu Kur’an’da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler. |
Hasan Basri Çantay |
Şânıma andolsun ki biz bu Kur’anda insanlar için her ma’nâdan nice türlüsünü açıklamışızdır. İnsanlardan pek çoğu ise ille gâvurlukda ayak dirediler. |
Hayrat Neşriyat |
Şânım hakkı için, bu Kur`ân`da, insanlara her çeşit misâlden (ve ma`nâdan)muhtelif şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu, inkârdan başka bir şeyi kabûl etmediler. |
İbn-i Kesir |
Andolsun ki; Biz, bu Kur’an’da insanlar için her türlü örneği çeşitli şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu pek nankör oldu. |
İlyas Yorulmaz |
Biz bu Kur’an da insanlar için ihtiyacı olan her türlü misali anlattık. Ama yinede insanların pek çoğu kabul etmemekte direniyor. |
İskender Ali Mihr |
Ve andolsun ki Biz, bu Kur’ân’da bütün meselelerden (misallerden) açıklama yaptık. Buna rağmen insanların çoğu sadece inkâr ederek direndi. |
Kadri Çelik |
Şüphesiz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. İnsanların çoğu ise ancak küfürde ayak direttiler. |
Muhammed Esed |
Çünkü, gerçekten de Biz bu Kuran’da her konuyu insanlığın (yararı için) değişik açılardan örneklerle açıklamış bulunuyoruz! Hal böyleyken, yine de insanların çoğu inkarcı bir tavırdan başkasını benimsemekten inatla kaçınmaktadır. |
Mustafa İslamoğlu |
Doğrusu Biz bu Kur`an`da, (hakikati) insanlara her tür dolaylı anlatım tarzını kullanarak farklı açılardan açıklamışızdır. Buna rağmen insanların çoğunun yüz çevirmesi, kat be kat nankörlükten başka bir şey değildir. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Zât-ı Akdesim hakkı için ki, bu Kur’an’da nâs için her bir meselden muhtelif vecihler beyan ettik. Halbuki, nâsın ekserisi münkirler olarak kaçındılar. |
Ömer Öngüt |
Andolsun ki biz Kur’an’da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde açıklamışızdır. Yine de insanların çoğu inkârda direndiler. |
Sadık Türkmen |
Ant olsun, insanlar için her çeşit misali bu Kur’an’da iyice anlattık. Ancak, insanların birçoğu inkârda/gerçekleri gizlemekte direttiler. |
Seyyid Kutub |
Andolsun, bu Kur’an’da insanlar için her tür örneği çeşitli şekillerde açıkladık. Ama insanların çoğu inkarda ayak diretti. |
Suat Yıldırım |
Bu Kur’ân’da Biz her türlü mânayı, insanlar için çeşitli tarzlarda tekrar tekrar açıkladık. Ama insanların çoğu inkârcılıkta ısrar ettiler. |
Süleyman Ateş |
Andolsun biz bu Kur’ân’da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık, ama insanlardan çoğu inkârda direttiler. |
Şaban Piriş |
Bu Kur’an’da insanlar için her türlü örneği açıkladık, fakat, insanların çoğu küfürde direndi. |
Tefhim-ul Kur'an |
Andolsun, biz bu Kur’an’da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak inkârda ayak direttiler. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Yemin olsun, biz bu Kur’an’da, insanlar için her örnekten nicelerini sıraladık. Ama insanların çoğu inkârdan başka bir şeyde diretmediler. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
And We have explained to man, in this Qur´an, every kind of similitude yet the greater part of men refuse (to receive it) except with ingratitude! |
وَلَقَدْ veleḳad |
ve andolsun | |
صَرَّفْنَا Sarrafnā |
biz türlü biçimlerde anlattık | ص ر ف |
لِلنَّاسِ linnāsi |
insanlara | ن و س |
فِي fī |
||
هَٰذَا hāƶā |
bu | |
الْقُرْانِ l-ḳurāni |
Kur’an’da | ق ر ا |
مِنْ min |
her | |
كُلِّ kulli |
çeşit | ك ل ل |
مَثَلٍ meṧelin |
misali | م ث ل |
فَأَبَىٰ feebā |
ama direttiler | ا ب ي |
أَكْثَرُ ekṧeru |
çoğu | ك ث ر |
النَّاسِ n-nāsi |
insanlardan | ن و س |
إِلَّا illā |
ancak | |
كُفُورًا kufūran |
inkarda | ك ف ر |