ذَٰلِكَ جَزَاؤُهُمْ بِأَنَّهُمْ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا وَقَالُوا أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا
Zalike cezaühüm bi ennehüm keferu bi ayatina ve kalu e iza künna ızamev ve rufaten e inna le meb’usune halkan cedıda
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Bu da, delillerimizi inkâr edip kemik haline geldikten, toz olup gittikten sonra mı yeniden yaratılacağız da dirileceğiz demelerinin karşılığı. |
Abdullah Parlıyan |
Bu onların mesajlarımızı inkâr edip ve "Demek biz kemiğe, toza, toprağa dönüştükten sonra, gerçekten yepyeni bir yaratma biçimiyle diriltileceğiz, öyle mi?" demelerinden dolayıdır. |
Adem Uğur |
Cezaları işte budur! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve "Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltilmiş mi olacağız?" demişlerdir. |
Ahmed Hulusi |
İşte bu onların yaptıklarının sonucudur! Çünkü onlar kendilerindeki işaretlerimizi, hakikat bilgisini inkâr edenlerdi ve "Biz kemik yığını ve toz toprak olduğumuzda mı, gerçekten yepyeni bir yaradılış ile bâ’s olunacaklarız?" dediler. |
Ahmet Varol |
’Kemikler ve ufalanmış toz haline geldikten sonra mı, biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?’ demelerine karşılık onların cezalarıdır. |
Ali Bulaç |
Bu, şüphesiz, onların ayetlerimizi inkar etmelerine ve "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" demelerine karşılık cezalarıdır. |
Ali Fikri Yavuz |
Bu, onların cezasıdır; çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr ettiler ve şöyle dediler "- Biz, bir yığın kemik ve ufalanmış toz olduğumuz zaman mı, gerçekten yeni bir yaratılışla diriltileceğiz!..." |
Bayraktar Bayraklı |
İşte onların bu cezası, âyetlerimizi inkâr etmiş olmalarından ve “Biz kemik ve ufalanmış toprak olduğumuz zaman da mı, yeniden yaratılarak dirileceğiz?” demelerindendir. |
Bekir Sadak |
Bu, ayetlerimizi inkar etmelerinin ve «Kemik ve ufalanmis toprak oldugumuzda mi yeniden dirilecegiz?» demelerinin cezasidir. |
Celal Yıldırım |
Bu, onların âyetlerimizi inkâr etmeleri ve «biz kemikler ve ufalıp toz-toprak haline geldikten sonra mı yeni bir yaratık olarak dirilip kaldırılacağız ?» demelerine karşılık cezalarıdır. |
Cemal Külünkoğlu |
İşte onların cezaları budur. Çünkü ayetlerimizi yalanladılar ve “Biz kemik ve toz haline dönüştükten sonra diriltilerek yaratılışın yeni bir aşamasına mı geçeceğiz?” dediler. |
Diyanet İşleri |
Bu, onların cezasıdır. Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr ettiler ve, "Biz bir yığın kemik, bir yığın ufantı olduktan sonra mı yeniden bir yaratılışla diriltilecekmişiz, biz mi?" dediler. |
Diyanet Vakfı |
Cezaları işte budur! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve «Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltilmiş mi olacağız?» demişlerdir. |
Edip Yüksel |
Ayetlerimizi yalanladıkları, "Kemik ve ufalanmış toprak olduktan sonra biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz!" dedikleri için cezaları budur. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Bu onların cezasıdır! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve «Sahi bizler, bir yığın kemik ve ufalanmış toz olduğumuz zaman mı, yeni bir yaratılışla diriltilmiş olacağız?» demişlerdir. |
Fizil-al il Kuran |
Onların cezaları budur. Çünkü ayetlerimizi yalanlamışlar ve «Biz kemik ve toz haline dönüştükten sonra diriltilerek yaratılışın yeni bir aşamasına mı geçeceğiz?» demişlerdi |
Gültekin Onan |
Bu, şüphesiz, onların ayetlerimize küfretmelerine ve "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" demelerine karşılık cezalarıdır. |
Harun Yıldırım |
Cezaları işte budur! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve "Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltilmiş mi olacağız?" demişlerdir. |
Hasan Basri Çantay |
Bu, onların cezasıdır. Çünkü, onlar âyetlerimizi tanımayarak kâfir oldular, «Bir yığın kemik ve kırıntı olunca mı, hakıykaten biz mi yeni bir yaratılışla diriltilecekmişiz?» dediler. |
Hayrat Neşriyat |
İşte bu, onların cezâsıdır; çünki onlar, âyetlerimizi inkâr ettiler ve `(Biz) bir kemik yığını ve ufalanmış bir toprak hâline geldiğimiz zaman mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltilecek kimseleriz?` dediler. |
İbn-i Kesir |
Bu, onların cezasıdır. Çünkü onlar; ayetlerimize küfrettiler ve Kemik, ufalanmış toprak olduğumuzdan sonra mı, biz mi, yeniden bir yaratılışla diriltileceğiz? dediler. |
İlyas Yorulmaz |
İşte, bu cezanın sebebi, onların ayetlerimizi inkar edip kabullenmemeleri ve "Biz kemik yığını olup, toprağın içinde un ufak haline geldikten sonra, yeni bir yaratılışla mı yaratılacağız?" demelerindendir. |
İskender Ali Mihr |
İşte bu, onların âyetlerimizi inkâr etmelerinden ve "Biz kemik ve toz haline gelmiş (toprak) olduğumuz zaman mı? Biz mi gerçekten yeni (bir) yaratılışla mutlaka beas edileceğiz (diriltileceğiz)?" demeleri sebebiyle onların cezasıdır. |
Kadri Çelik |
Şüphesiz bu; onların ayetlerimizi inkâr etmelerine ve "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra, gerçekten biz yeni bir yaratılışla mı diriltileceğiz?" demelerine karşılık cezadır. |
Muhammed Esed |
Bu, onların mesajlarımızı inkar ederek ve "Demek, biz kemiğe, toza toprağa dönüştükten sonra gerçekten yepyeni bir yaratma eylemiyle diriltileceğiz, öyle mi?" diyerek hak ettikleri bir karşılık olacak. |
Mustafa İslamoğlu |
Bu onların, Bizim ayetlerimizi inkarda ısrar etmelerinin ve "Ne yani, şimdi biz kemiğe, toza-toprağa karıştıktan sonra yepyeni bir yaratılışla tekrar mı diriltileceğiz?" demelerinin bir karşılığı olacak. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Bu onların cezasıdır. Çünkü onlar Bizim âyetlerimizi inkar ettiler ve dediler ki, «Biz birtakım kemikler ve parçalanmış nesneler olduğumuz vakit mi, biz mi yeni bir yaratılmış olarak diriltileceğiz?» |
Ömer Öngüt |
Onların cezaları işte budur! Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr ettiler ve "Biz bir yığın kemik ve ufalanmış toprak olduktan sonra mı, biz mi yeni bir yaratılışla diriltilmiş olacağız?" dediler. |
Sadık Türkmen |
Onların cezaları işte budur! Çünkü onlar, ayetlerimizi inkâr ettiler ve dediler ki "Kemik yığını ve ufalanmış toprak olduktan sonra mı?!.. Gerçekten biz mi?!.. Yepyeni bir yaratılışla diriltileceğiz?!.." |
Seyyid Kutub |
Onların cezaları budur. Çünkü ayetlerimizi yalanlamışlar ve «Biz kemik ve toz haline dönüştükten sonra diriltilerek yaratılışın yeni bir aşamasına mı geçeceğiz?» demişlerdi |
Suat Yıldırım |
İşte onların cezaları budur! Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr ediyorlar ve"Bir kemik yığını ve ufalanan kırıntı haline geldikten sonra mı biz diriltilip yeniden yaratılacağız!" diye dinle alay ediyorlardı. |
Süleyman Ateş |
İşte cezâları budur. Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr ettiler ve "Biz kemikler ve ufalanmış toprak haline geldikten sonra mı, biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" dediler. |
Şaban Piriş |
Bu, ayetlerimizi inkar etmeleri ve "Kemik haline gelip, ufalanıp toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla tekrar mı diriltileceğiz?" demeleri sebebiyle onların cezasıdır. |
Tefhim-ul Kur'an |
Bu, şüphesiz, onların ayetlerimizi inkâr etmelerine ve «Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?» demelerine karşılık cezalandırır. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Cezaları işte budur. Çünkü ayetlerimizi inkâr ettiler ve şöyle dediler "Biz, bir kemik yığını olduktan, unufak hale geldikten sonra mı, sahi bundan sonra mı, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" |
Yusuf Ali (İngilizce) |
That is their recompense, because they rejected Our signs, and said, "When we are reduced to bones and broken dust, should we really be raised up (to be) a new Creation?" |
ذَٰلِكَ ƶālike |
işte budur | |
جَزَاؤُهُمْ cezā'uhum |
cezaları | ج ز ي |
بِأَنَّهُمْ biennehum |
çünkü onlar | |
كَفَرُوا keferū |
inkar ettiler | ك ف ر |
بِايَاتِنَا biāyātinā |
ayetlerimizi | ا ي ي |
وَقَالُوا ve ḳālū |
ve dediler | ق و ل |
أَإِذَا eiƶā |
sonra mı? | |
كُنَّا kunnā |
biz olduktan | ك و ن |
عِظَامًا ǐZāmen |
kemikler | ع ظ م |
وَرُفَاتًا ve rufāten |
ve ufalanmış toprak | ر ف ت |
أَإِنَّا einnā |
biz mi? | |
لَمَبْعُوثُونَ lemeb’ǔṧūne |
diriltileceğiz | ب ع ث |
خَلْقًا ḣalḳan |
bir yaratılışla | خ ل ق |
جَدِيدًا cedīden |
yeni | ج د د |