حَتَّىٰ إِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ فِي عَيْنٍ حَمِئَةٍ وَوَجَدَ عِنْدَهَا قَوْمًا ۗ قُلْنَا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ إِمَّا أَنْ تُعَذِّبَ وَإِمَّا أَنْ تَتَّخِذَ فِيهِمْ حُسْنًا

Hatta iza belağa mağribeş şemsi vecedeha tağrubü fı aynin hamietiv ve vecede ındeha kavma kulna yazel karneyni imma en tüazzibe ve imma en tettehıze fıhim husna

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Nihâyet güneşin battığı yere gelince görmüştü ki güneş, kara bir balçığa batmada ve orada bir topluluğa rastladı. Dedik ki Ey Zülkarneyn, istersen azaplandırırsın bunları, istersen iyilik edersin onlara.

Abdullah Parlıyan

Batıya doğru giderek günün birinde, varabileceği en uzak noktaya vardı. Orada güneş O’na, kopkoyu bulanık bir suya dalıyormuş gibi göründü. Ve orada bir topluluğa rastladı. O’na "Ey Zülkarneyn!" dedik. "Onlara istersen azap edersin, istersen iyilik edersin."

Adem Uğur

Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.

Ahmed Hulusi

Tâ Güneş’in battığı yere ulaştığında, onu koyu bir karanlık suda batarken buldu... (Bir de) o bölgede bir toplum buldu! Dedik "Ey Zül-Karneyn! İster (onlara) azap edersin; ister haklarında bir güzellik oluşturursun."

Ahmet Varol

’Ey Zulkarneyn! Onlara ya azap edersin, ya da haklarında güzel davranırsın.

Ali Bulaç

Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki "Ey Zu’l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin."

Ali Fikri Yavuz

Nihayet güneşin battığı yere (okyanus kıyısına) vardığı zaman, güneşi, (sanki) siyah bir çamura batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz şöyle hitap buyurduk "- Ey Zül’-Karneyn! Ya (iman etmiyenlere) azâb edersin veya haklarında bir güzellik muamelesi yaparsın."

Bayraktar Bayraklı

Nihayet güneşin battığı yere varınca, güneşi kopkoyu bir suda batıyormuş gibi gördü. Orada bir topluluğa rastladı. “Ey Zülkarneyn! Onları ister cezalandır, ister onlara karşı iyi davran!” dedik.

Bekir Sadak

Sonunda gunesin battigi yere ulasinca onu, kara balcikli bir suda batiyor gordu. Orada bir millete rastladi. «Zulkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin» dedik.

Celal Yıldırım

Sonunda Güneş’in battığı yere (iyice batı cihetine) ulaştı; onu kara balçıklı bir suya batar (görünümünde) buldu. O kesimde bir millete rastladı. Biz de ona «Ey Zülkarneyn ! Ya azaba uğratırsın, ya da haklarında güzel muamelede bulunabilirsin, (bu hususta serbestsin)» dedik.

Cemal Külünkoğlu

Nihayet güneşin battığı yere (okyanus kıyısına) varınca güneşi adeta kara bir balçıkta suya batar (gibi) buldu. Ve orada (kötülüğün her çeşidini işleyen) bir kavme rastladı. Ona “Ey Zülkarneyn! Ya (hakka karşı direndikleri için onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik.

Diyanet İşleri

Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. "Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın" dedik.

Diyanet Vakfı

Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.

Edip Yüksel

Uzak batıya varınca güneşi büyük bir okyanusta batar buldu ve orada bir topluluk ile karşılaştı. "Ey İki Nesil Sahibi, dilersen onları cezalandır, dilersen onlara iyi davran" dedik.

Elmalılı Hamdi Yazır

Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, (sanki) kara bir balçıkta batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz ona dedik ki «Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın.»

Fizil-al il Kuran

Sonunda güneşin battığı yere varınca güneşi, çamurlu bir su pınarında batarken buldu. Orada rastladığı bir toplum ile ilgili olarak kendisine «Ey Zülkarneyn, onlara istersen ceza ver, istersen kendilerine iyi davran» dedik.

Gültekin Onan

Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki "Ey Zu’l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzeliği (geçerli ilke) edinirsin."

Harun Yıldırım

Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.

Hasan Basri Çantay

Nihayet güneşin batdığı yere ulaşınca onu kara bir balçıkda batar buldu. Bunun yanında da bir kavm buldu. Dedik ki «Zülkarneyn, (onları) ya azaba uğratmanda, yahud haklarında güzellik (tarafını) tutman (da serbestsin)».

Hayrat Neşriyat

Nihâyet güneşin battığı yere (batı cihetindeki memleketlere) varınca, onu (o güneşi) balçıklı bir suda batıyor (gibi) buldu ve yanında (kâfir) bir kavim buldu. Dedik ki `Ey Zülkarneyn! (Artık sana düşen) ya (onları) cezâlandırman veya haklarında bir güzellik tutmandır!`

İbn-i Kesir

En sonunda güneşin battığı yere vardığı zaman; onu kara bir suda batıyor buldu. Orada bir kavme rastladı. Zülkarneyn, onlara azab da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin, dedik.

İlyas Yorulmaz

Güneşin battığı yere ulaşınca, güneşi koyu bir bataklıkta batıyorken görmüş ve aynı zamanda orada yaşayan bir topluluk bulmuştu. Ona "Ya Zelkarneyn! Şimdi bu topluluğu, istersen azap edip cezalandırırsın veya onlara güzel bir şekilde davranıp, iyilikle muamele yapabilirsin" demiştik.

İskender Ali Mihr

Güneşin grup ettiği yere ulaştığı zaman, onu (güneşi) bulanık bir pınarda batarken buldu. Ve onun (o pınarın) yanında bir kavim (topluluk) buldu. (Ona şöyle) dedik "Ya Zülkarneyn! Dilersen onlara azap edersin, dilersen onlara karşı güzel davranış ittihaz edersin."

Kadri Çelik

Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve güneşi (adeta) kara balçıklı bir suda (denizin üstündeki ufuklarda) batıyor buldu, yanında da bir kavim gördü. Dedik ki "Ey Zülkarneyn , (onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (prensip) edinirsin."

Muhammed Esed

(Batıya doğru giderek) günün birinde güneşin battığı yere vardı; (güneş) ona kopkoyu, bulanık bir suya dalıyormuş gibi göründü. Ve orada (kötülüğün her çeşidine gömülüp gitmiş) bir kavme rastladı. Ona, "Sen ey Zulkarneyn!" dedik, ("Onlara) azap da edebilirsin, yüce gönüllü de davranabilirsin!"

Mustafa İslamoğlu

Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca, orada kara balçığa (benzer) bir su gözesinde (güneşi) batar buldu; ve orada yerleşik bir topluluğa rastladı. Biz "Ey Zülkarneyn!" dedik, "(Zulmederek) azab da çektirebilirsin, onlar hakkında (adil davranarak) güzel bir yönetim de benimseyebilirsin;

Ömer Nasuhi Bilmen

Tâ ki, güneşin battığı yere vardı, onu siyah bir çamur gözesinde gurub eder (gibi) buldu ve onun yanında bir kavim de buldu. Dedik ki «Ey Zülkarneyn! Ya muazzep kılarsın veyahut haklarında güzelce bir muamele yaparsın.»

Ömer Öngüt

Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca, onu kara balçıklı bir gözeye batar (görünümünde) buldu. Orada bir kavme rastladı. Bunun üzerine ona "Ey Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin!" dedik.

Sadık Türkmen

Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca, onu kara balçıklı bir kaynakta batar halde gördü. Ve onun yanında da bir kavim buldu. Dedik ki "Ey Zülkarneyn! Ya onları cezalandırır/azap edersin ya da haklarında iyilikle davranırsın."

Seyyid Kutub

Sonunda güneşin battığı yere varınca güneşi, çamurlu bir su pınarında batarken buldu. Orada rastladığı bir toplum ile ilgili olarak kendisine «Ey Zülkarneyn, onlara istersen ceza ver, istersen kendilerine iyi davran» dedik.

Suat Yıldırım

Nihayet Batıya ulaştığında, güneşi adeta kara bir balçıkta batar vaziyette buldu. Orada yerli bir halk bulunuyordu. Biz "Zülkarneyn!" dedik, "ister onlara azab edersin, ister güzel davranırsın."

Süleyman Ateş

Nihâyet güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında da bir kavim buldu. Dedik ki "Ey Zu’l-Karneyn, (onlara) ya azâb edersin veya kendilerine güzel davranırsın (onları güzellikle yola getirirsin. Nasıl istersen öyle yaparsın)."

Şaban Piriş

Sonunda, güneşin battığı yere varınca, onu kara bir çamurda, bir göze de batarken buldu. Orada da bir kavim buldu. Ona dedik ki -Ey Zülkarneyn, onları ister cezalandır; ister iyi davran.

Tefhim-ul Kur'an

Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında da bir kavim gördü. Dedik ki «Ey Zu’l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin.»

Yaşar Nuri Öztürk

Nihayet, Güneş’in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın."

Yusuf Ali (İngilizce)

Until, when he reached the setting of the sun, he found it set in a spring of murky water Near it he found a People We said "O Zul-qarnain! (thou hast authority,) either to punish them, or to treat them with kindness."

KELİME KÖKLERİ
حَتَّىٰ
Hattā
nihayet
إِذَا
iƶā
ne zaman ki
بَلَغَ
beleğa
ulaştı ب ل غ
مَغْرِبَ
meğribe
battığı yere غ ر ب
الشَّمْسِ
ş-şemsi
güneşin ش م س
وَجَدَهَا
vecedehā
ve onu buldu و ج د
تَغْرُبُ
teğrubu
batarken غ ر ب
فِي
عَيْنٍ
ǎynin
bir gözede ع ي ن
حَمِئَةٍ
Hamietin
kara balçıklı ح م ا
وَوَجَدَ
ve vecede
ve buldu و ج د
عِنْدَهَا
ǐndehā
onun yanında da ع ن د
قَوْمًا
ḳavmen
bir kavim ق و م
قُلْنَا
ḳulnā
dedik ki ق و ل
يَا ذَا
yā ƶā
الْقَرْنَيْنِ
l-ḳarneyni
Zu’l-Karneyn ق ر ن
إِمَّا
immā
ya
أَنْ
en
تُعَذِّبَ
tuǎƶƶibe
azâb edersin ع ذ ب
وَإِمَّا
veimmā
veya
أَنْ
en
تَتَّخِذَ
tetteḣiƶe
davranırsın ا خ ذ
فِيهِمْ
fīhim
kendilerine
حُسْنًا
Husnen
güzel ح س ن