كَذَٰلِكَ وَقَدْ أَحَطْنَا بِمَا لَدَيْهِ خُبْرًا
Kezalik ve kad ehatna bima ledeyhi hubra
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Böyleydi işte bu, gerçekten de nesi var, nesi yoksa bilgimiz hepsine şâmildir, hepsinden de haberdarız. |
Abdullah Parlıyan |
İşte Zülkarneyn’in gücü ve saltanatı böylece idi. Fakat onun yanında ne türlü alet ve bilgiler vardı ki, biz hepsini ilmimizle kuşatmışızdır. |
Adem Uğur |
İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık. |
Ahmed Hulusi |
İşte böyle... Biz Onu, ondaki ile ihâta etmiştik. |
Ahmet Varol |
İşte böyle. Biz, onun yanında ne tür bilgi ve tecrübe varsa (ilmimizle) kuşatmıştık. |
Ali Bulaç |
İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup-biten herşeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık. |
Ali Fikri Yavuz |
İşte Zü’l-karneyn’in kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmışızdır. |
Bayraktar Bayraklı |
İşte onun durumu böyledir. Onun bilgi olarak sahip olduğu her şeyi biz biliriz. |
Bekir Sadak |
Iste bunun gibi, onun yaptiklarinin hepsini bastanbasa biliyorduk. |
Celal Yıldırım |
İşte böylece onun yanında olan her şeyi kuşatıp biliyorduk. |
Cemal Külünkoğlu |
İşte (Zülkarneyn `in) kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi sizin bilmediğiniz daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmıştık. |
Diyanet İşleri |
İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır. |
Diyanet Vakfı |
İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık. |
Edip Yüksel |
İşte böyle… Onun her bulduğunu tamamıyla biliyorduk. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
İşte Zülkarneyn’in kudret ve saltanatı böyleydi. Ve biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık. |
Fizil-al il Kuran |
İşte böyle, onun serüveni, bütün ayrıntıları ile bilgimizin kapsamı içindedir. |
Gültekin Onan |
İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup biten her şeyi) biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık. |
Harun Yıldırım |
İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık. |
Hasan Basri Çantay |
İşte (Zülkarneynin işi) böyle idi. Halbuki onun yanında (neler vardı) ki biz hepsini ilm (imiz) le kuşatmışızdır. |
Hayrat Neşriyat |
İşte (Zülkarneyn`in işi) böyledir! Ve onun yanında olan şeyleri, gerçekten(hepsinden) haberdâr olarak kuşatmıştık. |
İbn-i Kesir |
İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştan başa biliyorduk Biz. |
İlyas Yorulmaz |
Böylece biz onları bulundukları hal ile kuşattık (kendi hallerine bıraktık). |
İskender Ali Mihr |
İşte böylece Biz, onun yanında oluşan şeyleri (olayları), haberdar olarak, (ilmimizle) ihata ettik. |
Kadri Çelik |
İşte böyleydi, onun yanında olan her şeyi (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık. |
Muhammed Esed |
(Biz onları) işte böyle (bir yaşama tarzı içinde, böyle bir düzeyde bırakmıştık ve o da onları öylece kendi hallerine bıraktı;) ve muhakkak ki sınırsız bilgimizle Biz onun zihninden geçenleri kuşatmış bulunuyorduk. |
Mustafa İslamoğlu |
onların yaşam tarzı da işte böyleydi; fakat doğrusu Biz, onun sahip olduğu tasavvuru derin bir bilgiyle kuşatmışızdır. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
İşte böylece. Ve şüphe yok ki, onun yanında neler olduğunu Biz ilmen ihata etmişizdir. |
Ömer Öngüt |
İşte böylece onunla ilgili baştan başa her şeyden haberdar idik. |
Sadık Türkmen |
Işte böyle! Biz onunla ilgili olan her bilgiyi kuşatmıştık. |
Seyyid Kutub |
İşte böyle, onun serüveni, bütün ayrıntıları ile bilgimizin kapsamı içindedir. |
Suat Yıldırım |
İşte Zülkarneyn, böyle yüksek bir hükümranlığa sahip idi. Onun yanında ne var, ne yoksa Biz hepsine vakıf idik. |
Süleyman Ateş |
İşte (Zu’l-Karneyn) böyle (yüksek bir mevkie ve hükümranlığa sâhip) idi. Onun yanında (daha) nice bilgi ve yetki bulunduğunu biliyorduk. |
Şaban Piriş |
İşte böyle, onun yanındakilerin hepsini baştan başa biliyorduk. |
Tefhim-ul Kur'an |
İşte böyle, onun yanında «özü kapsayan bilgi olduğunu» (veya yanında olup biten her şeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık. |
Yaşar Nuri Öztürk |
İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
(He left them) as they were We completely understood what was before him. |