فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَىٰ
Fe elkaha fe iza hiye hayyetün tes’a
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Bıraktı onu, bir de baktı ki bir yılan olmuş, koşup durmada. |
Abdullah Parlıyan |
Bunun üzerine, Musa onu attı. Bir de ne görsün, hızla hareket eden bir yılan. |
Adem Uğur |
Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi! |
Ahmed Hulusi |
(Musa da) onu attı... Bir de ne görsün, o kayan bir yılan! |
Ahmet Varol |
Böylece onu attı. Birden o, hızla koşan bir yılan oluverdi. |
Ali Bulaç |
Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş). |
Ali Fikri Yavuz |
Mûsa da onu bıraktı, bir de ne görsün! O bir yılan olmuş koşuyor. |
Bayraktar Bayraklı |
Mûsâ onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılana dönüştü. |
Bekir Sadak |
Birakinca, degnek hemen, kosan bir yilan oluverdi. |
Celal Yıldırım |
Musâ da hemen onu yere bırakıverdi, derken bir de ne görsün, sürünüp yol alan bir yılan o.. |
Cemal Külünkoğlu |
(19-20) Allah, “Onu yere at ey Musa!” dedi. Musa da onu attı. O bir anda koşan bir yılan oluverdi. |
Diyanet İşleri |
Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş! |
Diyanet Vakfı |
Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi! |
Edip Yüksel |
Onu atınca, hareketli bir yılana dönüşüverdi. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Musa da onu bıraktı, bir de ne görsün! o bir yılan olmuş koşuyor. |
Fizil-al il Kuran |
Musa değneği yere atıverdi. Birde ne görsün! Ansızın sürünen bir yılan oluvermiş! |
Gültekin Onan |
Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş). |
Harun Yıldırım |
Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi! |
Hasan Basri Çantay |
O da bunu bırakdı. Bir de ne görsün Koşub duran bir yılan (olmuş) dur o! |
Hayrat Neşriyat |
Birakinca, degnek hemen, kosan bir yilan oluverdi. |
İbn-i Kesir |
O da bıraktı. Bir de ne görsün; o, hemen koşan bir yılan oluvermiş. |
İlyas Yorulmaz |
Değneği yere attığında, birden bire o değnek hareket eden bir yılan oldu. |
İskender Ali Mihr |
Böylece onu attı. O zaman o, hızla hareket eden (koşan) bir yılan olmuştu. |
Kadri Çelik |
Böylece, o da onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş). |
Muhammed Esed |
Bunun üzerine, (Musa), onu yere attı; bir de ne görsün! hızla akan bir yılan oluvermişti o! |
Mustafa İslamoğlu |
Bunun üzerine (Musa) onu yere bıraktı. Bir de ne görsün o değnek bir yılan türü... hızla akıyor... |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Hemen bırakıverdi, o derhal koşar bir yılan kesildi. |
Ömer Öngüt |
Onu hemen yere attı. Bir de baktı ki, hızla sürünen bir yılan oluvermiş! |
Sadık Türkmen |
Onu yere attı, bir de ne görsün, koşan bir yılan oluverdi! |
Seyyid Kutub |
Musa değneği yere atıverdi. Birde ne görsün! Ansızın sürünen bir yılan oluvermiş! |
Suat Yıldırım |
Hemen bıraktı. Bir de ne görsün Hızla kıvrılıp sürünen, kocaman bir yılan oldu! |
Süleyman Ateş |
(Mûsâ) attı, bir de ne görsün o, koşan kocaman bir yılan! |
Şaban Piriş |
Musa da onu attı. O bir anda koşan bir yılan oluvermişti. |
Tefhim-ul Kur'an |
Böylece, o da onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş). |
Yaşar Nuri Öztürk |
O da onu attı. Bir de ne görsün, bir yılan olmuş o, koşuyor... |
Yusuf Ali (İngilizce) |
He threw it, and behold! It was a snake, active in motion. |