فَمَا زَالَتْ تِلْكَ دَعْوَاهُمْ حَتَّىٰ جَعَلْنَاهُمْ حَصِيدًا خَامِدِينَ

Fe ma zalet tilke da’vahüm hatta cealnahüm hasıyden haidın

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Onları kesilmiş bir ot, ateşi yanıp bitmiş bir kül yığını haline getirinciye dek sözleri, ancak budur işte.

Abdullah Parlıyan

Bu mırıldanmaları sürüp giderken, biz onları biçilmiş ekin gibi yaptık, sönüp gittiler.

Adem Uğur

Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.

Ahmed Hulusi

Onların bu iddiaları sürüp gitti... Tâ ki biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş ateşe döndürene kadar.

Ahmet Varol

Bu haykırmaları biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş kül yığını haline getirinceye kadar kesilmedi.

Ali Bulaç

Onların bu yakınmaları, Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

Ali Fikri Yavuz

Biz, onları, sönmüş kül yığını olarak biçilmiş bir ekin haline getirinceye kadar, hep sözleri bu feryad olmuştur.

Bayraktar Bayraklı

Biz, kendilerini kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateş külüne çevirinceye kadar, bu feryatları sürüp gider.

Bekir Sadak

Biz onlari bicilmis ot ve bir yigin kul haline getirinceye kadar haykirmalari devam etti.

Celal Yıldırım

Onların biçilmiş ot, sönüp bir yığın kül haline gelinceye kadar hayıflanıp söylenmeleri böyle oldu.

Cemal Külünkoğlu

Onların bu feryatları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş bir ateş (kül) haline getirinceye kadar devam etti.

Diyanet İşleri

Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.

Diyanet Vakfı

Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.

Edip Yüksel

Onları biçip tüketinceye kadar bu yalvarışlarını tekrarlayıp duracaklar.

Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, onları biçilmiş bir ekin ve bir yığın kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmuştur.

Fizil-al il Kuran

Onlar böyle vahlanıp dururken biz kendilerini biçilmiş ekinler gibi cansız yere seriverdik.

Gültekin Onan

Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

Harun Yıldırım

Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.

Hasan Basri Çantay

Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur.

Hayrat Neşriyat

Artık biz onları, biçilmiş (ekin) ve sönmüş (ateşe dönen) kimseler hâline getirinceye kadar, duâları bu (feryâd) olmakta devâm etti.

İbn-i Kesir

Bu haykırmaları devam edip dururken Biz; onları, biçilmiş bir ot, sönmüş bir ocak haline getirdik.

İlyas Yorulmaz

Onların bu haykırışları, biçilmiş ekin sapları gibi yerlere serilinceye kadar, devam etti.

İskender Ali Mihr

Böylece onların bu davaları (şikâyetleri); Biz onları, biçilmiş ekin (gibi) sönmüş hale getirinceye (ölünceye) kadar bitmedi.

Kadri Çelik

Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş ateş durumuna getirinceye kadar da son bulmadı.

Muhammed Esed

Ve bu yakınmaları, Biz kendilerini biçilmiş bir tarlaya (ya da) bir kül yığınına çevirinceye kadar sürüp giderdi.

Mustafa İslamoğlu

Ve onların bu yazıklanmaları, Biz kendilerini biçilmiş ekin haline getirip sönmüş köze çevirinceye kadar devam edip gidecek.

Ömer Nasuhi Bilmen

Artık onların bütün çağırmaları, bundan başka olmadı. Tâ ki onları biçilmiş, sönmüş kimseler kıldık.

Ömer Öngüt

Biz onları kuruyup biçilmiş ekin haline, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu haykırmaları sürüp gitti.

Sadık Türkmen

Bu homurdanışları sürüp giderken, Biz onları biçilmiş ekin gibi yaptık, sönüp gittiler.

Seyyid Kutub

Onlar böyle vahlanıp dururken biz kendilerini biçilmiş ekinler gibi cansız yere seriverdik.

Suat Yıldırım

Bu feryatları sürüp gitti. Nihayet onları öyle yaptık ki biçildiler, sönüp kül oldular...

Süleyman Ateş

Bu mırıldanmaları sürüp giderken biz onları, biçilmiş (ekin gibi) yaptık, sönüp gittiler.

Şaban Piriş

Bu haykırışları devam edip dururken, biz onları biçilmiş ekine, sönmüş ocağa çevirdik.

Tefhim-ul Kur'an

Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

Yaşar Nuri Öztürk

Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.

Yusuf Ali (İngilizce)

And that cry of theirs ceased not, till We made them as a field that is mown, as ashes silent and quenched.

KELİME KÖKLERİ
فَمَا
femā
زَالَتْ
zālet
kesilmedi ز ي ل
تِلْكَ
tilke
bu
دَعْوَاهُمْ
deǎ’vāhum
mırıldanmaları د ع و
حَتَّىٰ
Hattā
kadar
جَعَلْنَاهُمْ
ceǎlnāhum
biz onları yapıncaya ج ع ل
حَصِيدًا
HaSīden
biçilmiş (ekin gibi) ح ص د
خَامِدِينَ
ḣāmidīne
sönmüş ateş (gibi) خ م د