فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمَانَ ۚ وَكُلًّا آتَيْنَا حُكْمًا وَعِلْمًا ۚ وَسَخَّرْنَا مَعَ دَاوُودَ الْجِبَالَ يُسَبِّحْنَ وَالطَّيْرَ ۚ وَكُنَّا فَاعِلِينَ

Fe fehhemnaha süleyman ve küllen ateyna hukmev ve ılmev ve sehharna mea davudel cibale yüsebbıhne vet tayr ve künna faılın

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

O hükmü, biz anlatmıştık Süleyman’a ve hepsine de peygamberlik ve bilgi vermiştik ve berâberce Tanrıyı tenzîh etmek için dağları ve kuşları, Dâvûd’a râm ettik ve bunları yaptık, gücümüz yeter yapmaya.

Abdullah Parlıyan

Biz o meselenin çözümünü gerektiren hükmü, Süleyman’a anlattık ki, her ikisine de ayrı bir hüküm, ayrı bir bilgi verdik. Davud’la beraber tesbih etsinler diye, dağları ve kuşları boyun eğdirdik. Evet biz idik bunları düzenleyip yapanlar.

Adem Uğur

Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman’a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud’a boyun eğdirdik. (Bunları) biz yapmaktayız.

Ahmed Hulusi

Biz Süleyman’ı bu konuda anlayışlı kıldık! Her birine bir hüküm ve bir ilim verdik. Davud da tespih ederken, dağları ve kuş cinsini hizmetine verirdik... Fâiller biz idik.

Ahmet Varol

Biz bunu(n hükmünü) Süleyman’a bildirdik. Her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile beraber tesbih etmeleri üzere dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bütün bunları) yapan bizdik.

Ali Bulaç

Biz bunu (hükmü) Süleyman’a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları) Yapanlar Biz idik.

Ali Fikri Yavuz

Biz, o meselenin hükmünü Süleymân’a bildirdik. Bununla beraber her birine bir hüküm ve bir ilim vermiştik. Davud ile birlikte tesbih etmek üzere, dağları ve kuşları (ona) bağlı kılmıştık. Biz (bu gibi acaib işleri peygamberlere) yapanlarız.

Bayraktar Bayraklı

Böylece hükmü Süleymân`a biz anlatmıştık. Her ikisine de sağlam bir muhakeme gücü ve ilim vermiştik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Dâvûd`a boyun eğdirdik. Biz her şeyi yaparız.

Bekir Sadak

Suleyman’a bu meselenin hukmunu bildirmistik; her birine hukum ve ilim verdik. Davud ile beraber tesbih etsinler diye daglari ve kuslari buyruk altina aldik. Bunlari Biz yapmistik.

Celal Yıldırım

Biz onun (çözümünü gerektiren hükmü) Süleyman’a anlattık. Her ikisine de ayrı bir hüküm, ayrı bir bilgi verdik. Dâvud’la beraber tesbîh etsinler diye dağlara ve kuşlara baş eğdirdik; (evet) biz idik (bunları düzenleyip) yapanlar..

Cemal Külünkoğlu

Biz çözüm getirecek hükmü Süleyman`a kavratmıştık. Zaten her birine hükümdarlık ve ilim vermiştik. Davut ile birlikte, Allah`a tespih etsinler diye dağları ve kuşları onun emrine verdik. Bunları yapan bizdik.

Diyanet İşleri

Biz hüküm vermeyi Süleyman’a kavratmıştık. Zaten her birine hükümranlık ve ilim vermiştik. Dâvûd ile birlikte, Allah’ı tespih etmeleri için dağları ve kuşları onun emrine verdik. Bunları yapan biz idik.

Diyanet Vakfı

Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman’a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud’a boyun eğdirdik. (Bunları) biz yapmaktayız.

Edip Yüksel

Süleyman’a, doğru anlama yeteneği bağışladık. Her birine bilgi ve bilgelik verdik. Davud’un emrine dağları ve kuşları verdik. Biz bunları yapmıştık.

Elmalılı Hamdi Yazır

Biz onu(n hükmünü) hemen Süleyman’a bildirmiştik; (zaten) herbirine hüküm ve ilim vermiştik. Davud’la beraber tesbih etsinler diye, dağları ve kuşları buyruk altına aldık. (Bütün bunları) yapan bizdik.

Fizil-al il Kuran

Davud’un verdiği bu hükmü, Süleyman’ın kavrayıp onaylamasını sağladık. Her ikisine de egemenlik ve bilgi verdik. Allah’ı noksanlıklardan tenzih etme konusunda dağları ve kuşları Davud’a boyun eğdirdik. Biz bunları yaparız.

Gültekin Onan

Biz bunu (hükmü) Süleyman’a kavrattık (fefehhemnaha), her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile birtikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları ) Yapanlar biz idik.

Harun Yıldırım

Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman’a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud’a boyun eğdirdik. (Bunları) biz yapmaktayız.

Hasan Basri Çantay

Biz onu (n fetvasını) hemen Süleymana anlatmışdık. (Zâten) biz, her birine hüküm, ve ilim vermişdik. Dağları ve kuşları, Dâvud ile birlikde tesbîh etmek üzere, râm etmişdik. (Bütün bunları) yapanlar bizdik.

Hayrat Neşriyat

Bunun üzerine onu (o hâdise hakkındaki hükmü) Süleymân`a anlattık. Bununla berâber her birine hüküm ve ilim verdik. Dağları ve kuşları, Dâvûd`la berâber tesbîh etmek üzere (ona) itaatkâr kıldık. Ve (bütün bunları) yapanlar (biz) idik.

İbn-i Kesir

Biz bu hükmü hemen Süleyman’a belletmiştik. Her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye dağları ve kuşları buyruk altına aldık. Bunları yapanlar Bizdik.

İlyas Yorulmaz

Sonra Süleyman’ın bu konu hakkındaki verileri doğru kavramasını sağlamış ve hepsine (Davut ve Süleyman’a) hükümler ve ilim verdik. Ve Davut’la beraber Rabbini tesbih eden dağları ve kuşları onun emrine verdik ve biz bunları yapanlardanız (bunları yapabilme gücüne sahibiz).

İskender Ali Mihr

Böylece onu (bu hükmü), Süleyman (A.S)’a anlattık. Ve hepsine hikmet ve ilim verdik. Davut (A.S)’la beraber tesbih eden (etsinler diye) dağları ve kuşları musahhar (emrine amade) kıldık. Ve (bunları) yapan, Biziz.

Kadri Çelik

Biz bunu (yargılamayı) Süleyman’a kavrattık. (Davud ve Süleyman’ın) Her birine de hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih eden dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları) Yapanlar biz idik.

Muhammed Esed

ve bu olayda Süleyman’ın dava konusunu (daha derinden) anlamasını sağladık; bununla birlikte, Biz her ikisine de sağlam bir muhakeme gücü ve ilim bahşetmiştik. Bizim sınırsız kudret ve yüceliğimizi anarken, dağı taşı ve kuşları Davud’un çağrısına boyun eğdirdik; ve Biz (dilediğimiz her şeyi) yapabilme kudretine sahibiz.

Mustafa İslamoğlu

fakat bu davada Süleyman`a (daha) derin bir kavrayış vermiştik. Bununla beraber Biz, her birine sağlam bir muhakeme ve seçip ayırma yeteneği kazandıran bir bilgi tasavvuru bahşettik. Zaten Davud ile birlikte, emrimize amade kıldığımız dağlar da O`nun kudret ve ihtişamını dillendiriyordu, kuşlar da... Zira Biz, her zaman istediğimizi gerçekleştiririz.

Ömer Nasuhi Bilmen

Onu (onun hükmünü) derhal Süleyman’a anlattık ve herbirine bir hüküm ve bir ilim ihsan ettik. Ve Dâvud’a dağları ve kuşları musahhar kıldık, onunla beraber tesbihte bulunurlardı. Ve (bunları) yapanlar olduk.

Ömer Öngüt

Biz Süleyman’a bu meselenin hükmünü belletmiştik. Biz onların her birine hüküm ve ilim verdik. Davut’a dağları ve kuşları musahhar kıldık, onunla beraber tesbihte bulunurlardı. Bunları yapan bizdik.

Sadık Türkmen

Biz süleyman’a yargıyı (dava konusunu) iyice (inceden inceye, derinlemesine) bellettik ve her birine bir hüküm/yargı gücü ve ilim verdik. Davud’a, kuşlarla beraber tesbih eden dağları boyun eğdirdik. Biz bunları yapanlarız!

Seyyid Kutub

Davud’un verdiği bu hükmü, Süleyman’ın kavrayıp onaylamasını sağladık. Her ikisine de egemenlik ve bilgi verdik. Allah’ı noksanlıklardan tenzih etme konusunda dağları ve kuşları Davud’a boyun eğdirdik. Biz bunları yaparız.

Suat Yıldırım

Biz çözümü ihtiva eden hükmü Süleyman’a bildirdik. Bununla beraber, her birine bir hüküm ve bir ilim verdik. Dağları ve kuşları Davud’un emrine verdik. Onunla beraber takdis ve ibadet ederlerdi. Biz dilediğimiz her şeyi yapma kudretine sahibiz.

Süleyman Ateş

O hükmü Süleymân’a bellettik. Onların hepsine de hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvûd’a dağları ve kuşları boyun eğdirdik, onunla beraber tesbih ediyorlardı. Biz (bunları) yaparız.

Şaban Piriş

Onu Süleyman’a belletmiştik. Her birine hikmet ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye dağları ve kuşları hizmetine verdik. Bunları yapan biz idik.

Tefhim-ul Kur'an

Biz bunu (hükmü) Süleymana kavrattık, her birine de hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları) Yapanlar biz idik.

Yaşar Nuri Öztürk

Onu Süleyman’a derhal kavrattık. Herbirine hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvud’a dağları boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz.

Yusuf Ali (İngilizce)

To Solomon We inspired the (right) understanding of the matter to each (of them) We gave Judgment and Knowledge; it was Our power that made the hills and the birds celebrate Our praises, with David it was We Who did (all these things).

KELİME KÖKLERİ
فَفَهَّمْنَاهَا
fe fe hhemnāhā
onu bellettik ف ه م
سُلَيْمَانَ
suleymāne
Süleyman’a
وَكُلًّا
ve kullen
ve hepsine ك ل ل
اتَيْنَا
āteynā
verdik ا ت ي
حُكْمًا
Hukmen
hükümdarlık ح ك م
وَعِلْمًا
ve ǐlmen
ve bilgi ع ل م
وَسَخَّرْنَا
ve seḣḣarnā
ve boyun eğdirdik س خ ر
مَعَ
meǎ
onunla beraber
دَاوُودَ
dāvūde
Davud’a
الْجِبَالَ
l-cibāle
dağları ج ب ل
يُسَبِّحْنَ
yusebbiHne
tesbih eden س ب ح
وَالطَّيْرَ
ve TTayra
ve kuşları ط ي ر
وَكُنَّا
ve kunnā
ve biz ك و ن
فَاعِلِينَ
fāǐlīne
(bunları) yaparız ف ع ل