وَالَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهَا مِنْ رُوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَا آيَةً لِلْعَالَمِينَ
Velletı ahsanet ferceha fe nefahna fıha mir ruhına ve cealnaha vebneha ayetel lil alemın
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Hani, bir de ırzını koruyan o kız vardı, onu da an; biz, ona rûhumuzdan üflemiştik ve onu ve oğlunu, âlemlere bir delil yapmıştık. |
Abdullah Parlıyan |
İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan Meryem’i de hatırla ki, biz O’na ruhumuzdan üfledik, kendisini de, oğlunu da alemler için bir ibret kıldık. |
Adem Uğur |
Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem’i de an.) Biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık. |
Ahmed Hulusi |
İffetini koruyan o dişiyi (Meryem’i)... Ona (Meryem’in rahmindeki {Âdemî yaratışın benzeri olarak} cenine) ruhumuzdan nefhettik (Onda Esmâ’mızdan bazılarının özel mânâlarını açığa çıkartarak İsa’yı {şuur varlığı} halkettik)... Onu ve oğlunu âlemler için bir mucize olarak meydana getirdik. |
Ahmet Varol |
O ırzını korumuş olan(ı) da (an) ki, biz ona ruhumuzdan üfledik, onu ve oğlunu alemler için bir ayet (ibret) kıldık. |
Ali Bulaç |
Irzını koruyan (Meryem); Biz ona Kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir ayet kıldık. |
Ali Fikri Yavuz |
Irzını helâl ve haramdan koruyan o Meryem’i de hatırla ki, biz ona (Cebraîl vasıtasıyla ve emrimizle meydana gelen) ruhumuzdan intikal ettirdik (de İsa’yı yarattık). Kendisini de, oğlunu da âlemlere bir ibret yaptık. |
Bayraktar Bayraklı |
İffetini koruyan Meryem`e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu âlemlere ders kılmıştık. |
Bekir Sadak |
Mahrem yerini koruyan Meryem’e ruhumuzdan uflemis, onu ve oglunu, alemler icin bir mucize kilmistik. |
Celal Yıldırım |
İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan o kadını (Meryem’i) de an ki, biz ona ruhumuzdan üfledik; kendisini de oğlunu da âlemlere açık bir âyet (belirgin bir mu’cize) yaptık, |
Cemal Külünkoğlu |
Irzını korumuş olan kadını (Meryem`i) de hatırla! Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere birer delil yapmıştık. |
Diyanet İşleri |
Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık. |
Diyanet Vakfı |
Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem’i de an.) Biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık. |
Edip Yüksel |
Ve ırzını koruyan kadın da… Nitekim ona ruhumuzdan üflemiştik. Onu ve oğlunu tüm dünyaya bir işaret yaptık. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Irzını koruyan Meryem’e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, âlemler için bir mucize kılmıştık. |
Fizil-al il Kuran |
Irzına dokundurtmayan Meryem’e gelince ona ruhumuzdan bir soluk üfleyerek kendisini ve oğlunu tüm insanlar için gücümüzün sınırsızlığını kanıtlayan bir mucize yaptık. |
Gültekin Onan |
Irzını koruyan (Meryem); biz ona kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir ayet kıldık. |
Harun Yıldırım |
Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem’i de an.) Biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık. |
Hasan Basri Çantay |
Irzını (bir kala gibi) koruyan o kızı da (yâd et) ki biz ona ruuhumuzdan üflemiş, kendisini de, oğlunu da âlemlere ibret kılmışdık. |
Hayrat Neşriyat |
İffetini korumuş olanı da (Meryem`i de zikret)! Ona (yarattığımız) rûhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu, âlemler için bir ibret kıldık. |
İbn-i Kesir |
Mahrem yerini koruyana da ruhumuzdan üflemiş; onu da, oğlunu da alemler için bir ayet kılmıştık. |
İlyas Yorulmaz |
İffetini koruyan kadın (Meryem) var ya, ona kendi diriliğimizden canlılığımızdan (Ruhumuzdan) bir can vermiştik. Onu ve oğlunu alemler için alınacak bir ibret yaptık. |
İskender Ali Mihr |
Ve o (Hz. Meryem), ırzını korudu. O zaman Biz, ruhumuzdan onun içine üfledik. Onu ve oğlunu, âlemlere âyet (ibret) kıldık. |
Kadri Çelik |
Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem’i de an). Böylece biz ona kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir ayet kıldık. |
Muhammed Esed |
Ve o iffetini koruyan (kadın)ı da (an) ki, Biz ona ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu bütün insanlar için (rahmetimizin) bir simgesi kılmıştık. |
Mustafa İslamoğlu |
Bir de iffetini koruyan o kadını (gündeme taşı)! "Kuşkusuz ona da ruhumuzdan üflemiş; onu ve oğlunu (çağının) bütün insanları için (rahmetimizin) bir belgesi kılmıştık. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve ismetini pek güzelce muhafaza etmiş olanı da (yâd et ki) kendisine rûhumuzdan üflemiştik. Ve O’nu ve oğlunu da âlemlere bir âyet kılmıştık. |
Ömer Öngüt |
Irzını iffetle korumuş olan (Meryem’i) de an! Biz ona ruhumuzdan üflemiş, kendisini de oğlunu da âlemler için bir âyet (mucize) kılmıştık. |
Sadık Türkmen |
Ve o İFFETİNİ KoRUMUŞ olanı da!.. Biz ona, (İsa için yarattığımız) ruhumuzdan üfledik. Onu (Meryem’i) ve oğlunu (İsa’yı) âlemler için bir ibret kıldık! |
Seyyid Kutub |
Irzına dokundurtmayan Meryem’e gelince ona ruhumuzdan bir soluk üfleyerek kendisini ve oğlunu tüm insanlar için gücümüzün sınırsızlığını kanıtlayan bir mucize yaptık. |
Suat Yıldırım |
İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan Meryem’i de an. Biz ona rûhumuzdan üfledik, hem onu, hem oğlunu cümle alem için bir ibret yaptık. |
Süleyman Ateş |
O ırzını korumuş olan(Meryem)i de an; ona ruhumuzdan bir çocuk üflemiş, kendisini ve oğlunu âlemlere bir ibret yapmıştık. |
Şaban Piriş |
Irzını koruyan (Meryeme) de rahmetimizden üflemiş, onu da oğlunu da insanlığa bir belge kılmıştık. |
Tefhim-ul Kur'an |
Irzını koruyan (Meryem) ; biz ona kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir ayet kıldık. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Ve o, cinsiyet organını/ırzını titizlikle koruyan kadın. Onun bağrına ruhumuzdan üfledik de kendisini ve oğlunu âlemler için bir mucize yaptık. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
And (remember) her who guarded her chastity We breathed into her of Our spirit, and We made her and her son a sign for all peoples. |
وَالَّتِي velletī |
olanı (Meryemi) | |
أَحْصَنَتْ eHSanet |
korumuş | ح ص ن |
فَرْجَهَا fercehā |
ırzını | ف ر ج |
فَنَفَخْنَا fenefeḣnā |
ve üflemiştik | ن ف خ |
فِيهَا fīhā |
ona | |
مِنْ min |
-dan | |
رُوحِنَا rūHinā |
ruhumuz- | ر و ح |
وَجَعَلْنَاهَا ve ceǎlnāhā |
ve onu yapmıştık | ج ع ل |
وَابْنَهَا vebnehā |
ve oğlunu | ب ن ي |
ايَةً āyeten |
bir ibret | ا ي ي |
لِلْعَالَمِينَ lil’ǎālemīne |
alemlere | ع ل م |