وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ لَمَسَّكُمْ فِي مَا أَفَضْتُمْ فِيهِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Ve lev fadlüllahi aleyküm ve rahmetühu fid dünya vel ahırati ve messeküm fı ma efadtüm fıhi azabün azıym
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Dünyâda ve âhirette Allah’ın, size lütfu ve rahmeti olmasaydı daldığınız o dedikodu yüzünden mutlaka pek büyük bir azâba uğrardınız. |
Abdullah Parlıyan |
Allah’ın size dünyada ve ahirette lütuf ve merhameti olmasaydı, bulaştığınız bu iftiradan dolayı, size büyük bir azap dokunurdu. |
Adem Uğur |
Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi. |
Ahmed Hulusi |
Eğer dünyada ve sonsuz gelecek sürecinde Allâh’ın fazlı ve O’nun rahmeti üzerinizde olmasaydı, attığınız iftira yüzünden kesinlikle çok büyük azap dokunurdu. |
Ahmet Varol |
Eğer dünya ve ahirette size Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı içine daldığınız şeyden dolayı size büyük bir azap dokunurdu. |
Ali Bulaç |
Eğer Allah’ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu. |
Ali Fikri Yavuz |
Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın ihsan ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, o daldığınız dedikodu sebebiyle size muhakkak büyük bir azab dokunurdu. |
Bayraktar Bayraklı |
Allah`ın size dünyada ve âhirette lütuf ve merhameti olmasaydı, bu iftiradan dolayı başınıza kesinlikle büyük bir felaket gelecekti. |
Bekir Sadak |
Allah’in dunya ve ahirette size lutuf ve merhameti olmasaydi, o kotu sozu yaymanizdan oturu buyuk bir azaba ugrardiniz. |
Celal Yıldırım |
Allah’ın size Dünya ve Âhiret’te fazl-u keremi olmasaydı o iftiradan dolayı size büyük bir azâb dokunurdu. |
Cemal Külünkoğlu |
Eğer dünyada ve ahirette Allah`ın size yönelik lütfu ve merhameti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı büyük bir azaba çarpılırdınız. |
Diyanet İşleri |
Eğer size dünya ve ahirette Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu! |
Diyanet Vakfı |
Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi. |
Edip Yüksel |
ALLAH’ın size dünya ve ahirette bağışı ve merhameti olmasaydı daldığınız o olaydan ötürü size büyük bir ceza dokunacaktı. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, size mutlaka büyük bir azab isabet ederdi. |
Fizil-al il Kuran |
Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın size yönelik lütfu ve merhameti olmasaydı, yoğun dedikodu yaptığınız bu iftiradan dolayı büyük bir azaba çarpılırdınız. |
Gültekin Onan |
Eğer Tanrı’nın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azab dokunurdu. |
Harun Yıldırım |
Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi. |
Hasan Basri Çantay |
Eğer dünyâda ve âhiretde Allahın fazl-u rahmeti üstünüzde olmasaydı içine daldığınız (bu) yaygaradan dolayı sizi her halde büyük bir azâb çarpardı. |
Hayrat Neşriyat |
Hâlbuki dünyada ve âhirette Allah`ın ihsânı ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, içine daldığınız bu şeyden (iftirâdan) dolayı, size elbette (pek) büyük bir azab dokunurdu. |
İbn-i Kesir |
Dünya ve ahirette Allah’ın lutfu ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, içine daldığınız yaygaradan dolayı her halde size büyük bir azab dokunurdu. |
İlyas Yorulmaz |
Dünya ve ahirette Allah’ın sizin üzerinize lütfu ve rahmeti olmasaydı, yaydığınız yalan haber karşılığında, hemen orada size büyük bir azap dokunurdu. |
İskender Ali Mihr |
Eğer dünya ve ahirette Allah’ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı, içine daldığınız şeyden (iftiradan, dedikodudan) dolayı size mutlaka büyük azap dokunurdu. |
Kadri Çelik |
Eğer Allah’ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu. |
Muhammed Esed |
Eğer bu dünyada da, ahirette de Allah’ın fazlı ve rahmeti üzerinizde olmasaydı bulaştığınız bu (iftiradan) ötürü size gerçekten büyük bir azap dokunurdu; |
Mustafa İslamoğlu |
Bakın, eğer Allah`ın dünya ve ahirette sizin üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, bulaştığınız bu (iftiradan) dolayı mutlaka size korkunç bir azap dokunurdu; |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve eğer Allah’ın fazl-u rahmeti dünyada ve ahirette üstünüzde olmasa idi elbette o içine daldığınız yaygaradan dolayı sizi pek büyük bir azap kaplardı. |
Ömer Öngüt |
Eğer dünya ve ahirette Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içine daldığınız bu yaygaradan dolayı büyük bir azaba uğrardınız. |
Sadık Türkmen |
Eğer size dünya ve ahirette Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı, size mutlaka büyük bir azap dokunurdu! |
Seyyid Kutub |
Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın size yönelik lütfu ve merhameti olmasaydı, yoğun dedikodu yaptığınız bu iftiradan dolayı büyük bir azaba çarpılırdınız. |
Suat Yıldırım |
Hem dünyada, hem de âhirette Allah’ın lütuf ve merhameti sizinle olmasaydı, daldığınız bu yaygaradan dolayı mutlaka başınıza müthiş bir ceza gelirdi. |
Süleyman Ateş |
Eğer size dünyâda ve âhirette Allâh’ın lutfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız yaygarada size mutlaka büyük bir azâb dokunurdu. |
Şaban Piriş |
Eğer Allah’ın size dünyada ve ahirette iyilikleri ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftirada size büyük bir azap dokunurdu. |
Tefhim-ul Kur'an |
Eğer Allah’ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azab dokunurdu. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Eğer dünya ve âhirette Allah’ın lütfu üzerinizde olmasaydı, içine daldığınız o yaygarada size mutlaka büyük bir azap dokunurdu. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Were it not for the grace and mercy of Allah on you, in this world and the Hereafter, a grievous penalty would have seized you in that ye rushed glibly into this affair. |
وَلَوْلَا velevlā |
ve eğer olmasaydı | |
فَضْلُ feDlu |
lutfu | ف ض ل |
اللَّهِ llahi |
Allah’ın | |
عَلَيْكُمْ ǎleykum |
size | |
وَرَحْمَتُهُ ve raHmetuhu |
ve rahmeti | ر ح م |
فِي fī |
||
الدُّنْيَا d-dunyā |
dünyada | د ن و |
وَالْاخِرَةِ vel’āḣirati |
ve ahirette | ا خ ر |
لَمَسَّكُمْ lemessekum |
size mutlaka dokunurdu | م س س |
فِي fī |
hakkında | |
مَا mā |
şey (iftira) | |
أَفَضْتُمْ efeDtum |
daldığınız | ف ي ض |
فِيهِ fīhi |
içine | |
عَذَابٌ ǎƶābun |
bir azab | ع ذ ب |
عَظِيمٌ ǎZīmun |
büyük | ع ظ م |