وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُ إِلَّا لِمَنْ أَذِنَ لَهُ ۚ حَتَّىٰ إِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ ۖ قَالُوا الْحَقَّ ۖ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ

Ve la tenfeuş şefaatü ındehu illa li men ezine leh hatta iza füzzia an kulubihim kalu ma za kale rabbüküm kalül hakk ve hüvel aliyyül kebır

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Katında, izin vermediğinin şefâati kabûl edilmez; sonunda, yüreklerindeki korku giderilince Rabbiniz ne dedi derler, onlar da derler ki Gerçek söz dedi ve odur pek yüce ve pek büyük.

Abdullah Parlıyan

"Doğru ve gerçek olanı, O ne yücedir, ne büyüktür" diye cevap verecekler.

Adem Uğur

Allah’ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.

Ahmed Hulusi

Kendisine izin verilen müstesna, O’nun indînde şefaat fayda vermez! Nihayet bilinçlerini saran dehşet yatıştığında "Rabbinizin hükmü nedir?" derler... "Hak" derler... "HÛ"; Alîy’dir, Kebiyr’dir.

Ahmet Varol

’Rabbiniz ne söyledi?’ derler. ’Hakkı’ derler. O yücedir, büyüktür.

Ali Bulaç

O’nun Katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok Yücedir, çok büyüktür.

Ali Fikri Yavuz

Allah katında, (ahirette Allah’ın) kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaatı fayda vermez. Nihayet (şefaat edenle şefaat olunanların) kalblerinden (şefaata izin verilmekle) korku giderildiği zaman "- Rabbiniz (şefaat hakkında) ne buyurdu?" derler. Şefaat edecekler de "- Allah hakkı söyledi, (razı olduğu kimseler için şefaata izin verdi)" derler. O her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.

Bayraktar Bayraklı

Allah`ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet onların kalplerinden korku giderilince, “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. “Hakkı buyurdu” dediler. Allah, yücedir; büyüktür.

Bekir Sadak

Allah’in katinda, kendisine izin verilenden baska kimse sefaat edemez. Sonunda, gonullerindeki korku giderilince birbirlerine «Rabbiniz ne soyledi?» diye sorarlar; «Hak soyledi» derler. O, yucedir, buyuktur.

Celal Yıldırım

Allah’ın huzurunda O’nun İzin verdiğinin dışında (kimselerin) şefaâtı fayda vermez. Sonunda kalblerindeki korku ve dehşet giderilince «Rabbimiz ne buyurdu ?» derler. «Hakkı buyurdu. O, yücedir, uludur.»

Cemal Külünkoğlu

(Allah katında) O`nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat edemez. (Bu konuda izin bekleyenlerin) yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca birbirlerine “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. (Şefaat izni verilmiş olanlar da) “O hak olanı söyledi (razı olduğu kimseler için şefaate izin verdi)” derler. O, her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.

Diyanet İşleri

Allah katında, O’nun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, "Rabbiniz ne söyledi?" diye sorarlar. Onlar da "Gerçeği" diye cevap verirler. O, yücedir, büyüktür.

Diyanet Vakfı

Allah’ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.

Edip Yüksel

O’nun katında şefaat yarar sağlamaz; ancak izin verdiği hariç. Nihayet, yüreklerindeki korkuları giderilince, "Efendiniz ne dedi?" derler. "Gerçeği söyledi" derler. O En Yücedir, En Büyüktür.

Elmalılı Hamdi Yazır

Allah’ın huzurunda şefaat da fayda vermez. Ancak izin verdiği kimseninki müstesna. Nihayet kalblerinden dehşet giderildiği zaman «Rabbiniz ne buyurdu?» derler. (Şefaat sahipleri de) «Hakkı söyledi» derler. O, her şeyden yüksek ve büyüktür.

Fizil-al il Kuran

Allah katında O’nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat, aracılık edemez. Bu konuda izin bekleyenlerin yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca biribirlerine «Rabb’iniz ne dedi?» diye sorarlar. Cevap verenler «O gerçeği söyledi, O yüce ve büyüktür» derler.

Gültekin Onan

O’nun katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür.

Harun Yıldırım

Allah’ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.

Hasan Basri Çantay

Onun nezdinde, (âhiretde) kendisine izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fâide etmez. Nihayet (ona izin çıkıb da) kalblerinden korku giderildiği zaman (birbirine) «Rabbiniz ne buyurdu»? derler, (şefaat edecekler de) «Hakkı (söyledi)» derler. O, çok yüce, çok büyükdür.

Hayrat Neşriyat

Ve (o gün) O`nun (Allah`ın) huzûrunda kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefâati fayda vermez. Nihâyet (şefâat edenlerin ve edilenlerin) kalblerinden dehşet giderildiği zaman (birbirlerine) `Rabbiniz ne buyurdu?` derler. (Şefaat edecek olanlar da) `Hakkı(buyurdu)!` derler. Ve O, Aliyy (pek yüce olan)dır, Kebîr (çok büyük olan)dır.

İbn-i Kesir

O’nun katında, kendisine izin verdiğinden başkası şefaat edemez. Nihayet kalblerindeki korku giderilince Rabbınız ne dedi? dediler. Hakkı, dediler. Ve O, Aliyy’dir, Kebir’dir.

İlyas Yorulmaz

O’nun katında şefaat, ancak izin verdiği kimseye fayda verir. Kalplerinden korku giderilince "Rabbiniz ne söyledi" derler. Onlarda "Hakkı, gerçeği söyledi" derler. O yüce ve en büyük olandır.

İskender Ali Mihr

Ve O’nun huzurunda, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati bir fayda vermez. Onların kalplerinden korku giderilince "Rabbiniz ne buyurdu?" dediler. (Onlar da) "Hakkı buyurdu." dediler. Ve O; Âli’dir (çok yüce), Kebir’dir (çok büyük).

Kadri Çelik

O’nun katında, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. En sonunda (şefaatçilerin) kalplerinden korku giderilince (birbirlerine,) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı! O yücedir, büyüktür" derler.

Muhammed Esed

Allah katında, kendisinin izin verdikleri dışında hiç kimsenin şefaati fayda vermez; kalplerinden (Son Saat’in) korkusu atılınca onlar, (o yeniden dirilenler, birbirlerine dönüp) soracaklar "Rabbiniz (sizin için) neye karar verdi?" Ötekiler, "Doğru ve hak edilmiş olana; O, yücedir ve büyüktür!" diye cevap verecekler.

Mustafa İslamoğlu

O`nun nezdinde, kendisi lehine izin verdikleri dışında hiç kimse için şefaat fayda vermez nihayet (kıyametin) dehşeti (ödül tevdi edeceklerin) kalplerinden giderilince (ödüllendirilenler) soracaklar "Rabbiniz sizin hakkınızda ne buyurdu?" Berikiler "Hak neyse onu zaten mükemmel olan da, büyük olan da sadece O`dur" diyeceklerdir.

Ömer Nasuhi Bilmen

Onun huzurunda şefaat fâide vermez, kendisine izin vermiş olduğu kimse müstesna. Nihâyet kalplerinden korku giderilince derler ki «Rabbiniz ne buyurdu?». «Hakkı buyurdu,» derler. Ve O, çok yüce, çok büyüktür.

Ömer Öngüt

O’nun katında, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaatı fayda vermez. Nihayet kalplerindeki korku giderilince "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. Onlar da "Hak olanı buyurdu!" derler. O yücedir, büyüktür.

Sadık Türkmen

O’nun katında, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati (şahitliği) fayda vermez. Nihayet, onların kalplerinden korku giderilince "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. "Gerçeği!" derler. O; çok yücedir, çok büyüktür!

Seyyid Kutub

Allah katında O’nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat, aracılık edemez. Bu konuda izin bekleyenlerin yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca biribirlerine «Rabb’iniz ne dedi?» diye sorarlar. Cevap verenler «O gerçeği söyledi, O yüce ve büyüktür» derler.

Suat Yıldırım

Allah’ın huzurunda, O’nun izin verdiğinden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet o kıyamet saati dehşetinden duydukları korku gelince O dirilenler birbirlerine "Rabbimiz neye hükmetti?" diye sorarlar. Ötekiler "Hak ve adalet neyi gerektiriyorsa o hükmü verdi." derler. "O, yüceler Yücesi, büyükler Büyüğüdür."

Süleyman Ateş

O’nun huzûrunda, O’nun izin verdiği kimselerden başkasının şefâ’ati fayda vermez. Nihâyet onların yüreklerinden korku giderilince (birbirlerine) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. "Hakkı (buyurdu)" derler. O, yücedir, büyüktür.

Şaban Piriş

Katında izin verdiği kimseden başkasının şefaati fayda vermez. Sonunda yüreklerindeki korku giderilince -Rabbiniz ne dedi? dediler. -Gerçeği, diye cevap verdiler. Yüce ve büyük O’dur.

Tefhim-ul Kur'an

O’nun katında, kendisine izin verdiği kimsenin dışında şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine) «Rabbiniz ne buyurdu?» derler, «Hak olanı» derler. O, çok yüce olandır, çok büyük olandır.

Yaşar Nuri Öztürk

O’nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. Sonunda, kalplerinden korku giderilince "Rabbimiz ne dedi?" derler. "Hakkı söyledi, O’dur Aliyy, O’dur Kebîr."

Yusuf Ali (İngilizce)

"No intercession can avail in His Presence, except for those for whom He has granted permission. So far (is this the case) that, when terror is removed from their hearts (at the Day of Judgment, then) will they say, ´what is it that your Lord commanded?´ they will say, ´That which is true and just; and He is the Most High Most Great´."

KELİME KÖKLERİ
وَلَا
ve lā
ve
تَنْفَعُ
tenfeǔ
fayda vermez ن ف ع
الشَّفَاعَةُ
ş-şefāǎtu
şefa’ati ش ف ع
عِنْدَهُ
ǐndehu
O’nun huzurunda ع ن د
إِلَّا
illā
başkasının
لِمَنْ
limen
kimselerden
أَذِنَ
eƶine
izin verdiği ا ذ ن
لَهُ
lehu
O’nun
حَتَّىٰ
Hattā
nihayet
إِذَا
iƶā
ne zaman ki
فُزِّعَ
fuzziǎ
korku giderildi ف ز ع
عَنْ
ǎn
-nden
قُلُوبِهِمْ
ḳulūbihim
onların yürekleri- ق ل ب
قَالُوا
ḳālū
derler ki ق و ل
مَاذَا
māƶā
ne?
قَالَ
ḳāle
buyurdu ق و ل
رَبُّكُمْ
rabbukum
Rabbiniz ر ب ب
قَالُوا
ḳālū
derler ق و ل
الْحَقَّ
l-Haḳḳa
"hakkı" ح ق ق
وَهُوَ
ve huve
ve O
الْعَلِيُّ
l-ǎliyyu
yücedir ع ل و
الْكَبِيرُ
l-kebīru
büyüktür ك ب ر