إِلَّا رَحْمَةً مِنَّا وَمَتَاعًا إِلَىٰ حِينٍ
İlla rahmetem minna ve metaan ila hıyn
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Ancak bizden bir rahmet olur ve bir zamana dek yaşayıp geçinmeleri takdîr edilmiş bulunursa o başka. |
Abdullah Parlıyan |
Gemi içindekileri, ancak bizim tarafımızdan bir rahmet kurtardı ve imtihan için belli bir zamana kadar, dünyadan faydalanmaları uygun görüldü. |
Adem Uğur |
Ancak bizim tarafımızdan bir rahmet ve belli bir zamana kadar dünyadan faydalandırmamız müstesnadır. |
Ahmed Hulusi |
Ancak bizden bir rahmet olarak ve yalnızca belli bir süre nasiplenmeleri için ömür vermemiz hariç. |
Ahmet Varol |
Sadece tarafımızdan bir rahmet ve bir süreye kadar yararlandırma dolayısıyla (onları hayatta tutuyoruz). |
Ali Bulaç |
Ancak Bizden bir rahmet olması ve (onları) belirli bir zamana kadar yararlandırmamız başka. |
Ali Fikri Yavuz |
Ancak tarafımızdan bir rahmet ve mukadder ecele kadar yaşayış onları kurtarır. |
Bayraktar Bayraklı |
Ancak katımızdan bir rahmet olarak boğmuyor ve belli bir süreye kadar onları yaşatıyoruz. |
Bekir Sadak |
Ama katimizdan bir rahmet ve bir sureye kadar gecinme olarak onlari geri biraktik. |
Celal Yıldırım |
Ancak bizden bir rahmet ve bir süreye kadar geçinip yararlanmaları için irâdemiz onların kurtulmasını sağlamıştır.) |
Cemal Külünkoğlu |
(43-44) Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar. Ancak bizden bir rahmet olarak bir süreye kadar daha yaşasınlar diye (hayatta kalırlar). |
Diyanet İşleri |
Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar. |
Diyanet Vakfı |
Ancak bizim tarafımızdan bir rahmet ve belli bir zamana kadar dünyadan faydalandırmamız müstesnadır. |
Edip Yüksel |
Bunun yerine, bizden bir merhamet görürler ve belli bir süreye kadar yaşatılırlar. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak başka. |
Fizil-al il Kuran |
Ancak bizden bir rahmet ve belli bir süreye kadar yaşatma vardır. |
Gültekin Onan |
Ancak bizden bir rahmet olması ve (onları) belirli bir zamana kadar yararlandırmamız başka. |
Harun Yıldırım |
Ancak bizim tarafımızdan bir rahmet ve belli bir zamana kadar dünyadan faydalandırmamız müstesnadır. |
Hasan Basri Çantay |
Meğer ki bizden bir esirgeme ve daha bir zamana kadar yaşatma (mukadder) ola. |
Hayrat Neşriyat |
Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamâna kadar (dünyadan) faydalandırma müstesnâ. |
İbn-i Kesir |
Ama katımızdan bir rahmet ve bir süreye kadar geçinme başka. |
İlyas Yorulmaz |
Ancak kurtarılanlar bizden bir rahmete kavuştular ve belli bir zamana kadar yaşamaları sağlanmış oldu. |
İskender Ali Mihr |
Bizden bir rahmet ve belli bir zamana kadar metalanmaları (faydalanmaları) hariç. |
Kadri Çelik |
Ancak katımızdan bir rahmet ve bir süreye kadar faydalandırma hariç. |
Muhammed Esed |
meğer ki Biz onlara katımızdan bir rahmet ve (biraz daha fazla) hayat bağışlayalım. |
Mustafa İslamoğlu |
sadece katımızdan bir rahmet ve geçici bir mühlet tanımamız sayesinde yaşayabilirler. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ancak bizden bir rahmet olarak ve bir zamana kadar müstefit kılmak için (dilersek onları kurtarırız). |
Ömer Öngüt |
Ancak bizim tarafımızdan bir rahmet ile ve bir süreye kadar geçinmeleri müstesnâ. |
Sadık Türkmen |
Ancak, bizden bir rahmet ve bir süreye kadar faydalanma vardır. |
Seyyid Kutub |
Ancak bizden bir rahmet ve belli bir süreye kadar yaşatma vardır. |
Suat Yıldırım |
Sadece Biz’den ulaşacak bir rahmet ve onları bir vâdeye kadar yaşatma irademizle hayatta kalabilirler. |
Süleyman Ateş |
Ancak bizden bir rahmet ve bir süreye kadar yaşatma vardır (acıyarak onları bir süre yaşatırız). |
Şaban Piriş |
Ancak bizden bir rahmet ve bir süreye kadar geçimlik verilmiş ola. |
Tefhim-ul Kur'an |
Ancak bizden bir rahmet olması ve (onları) belirli bir zamana kadar yararlandırmamız başka. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Ancak bizden bir rahmet olarak bir süreye kadar daha nimetlensinler diye kurtarılırlar. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Except by way of Mercy from Us, and by way of (world) convenience (to serve them) for a time. |