قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَا يَنْبَغِي لِأَحَدٍ مِنْ بَعْدِي ۖ إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ
Kale rabbığfir lı veheb li mülkel la yembeğıy li ehadim mim ba’di inneke entel vehhab
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Rabbim demişti, beni yarlıga ve bana öyle bir saltanat ver ki benden sonra hiçbir kimse nâil olamasın o saltanata, şüphe yok ki senin vergin, ihsânın, boldur. |
Abdullah Parlıyan |
"Rabbim!" demişti. "Günahlarımı affet, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; şüphe yok ki sen, karşılıksız çokça verensin. |
Adem Uğur |
Süleyman Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi. |
Ahmed Hulusi |
"Rabbim beni mağfiret et (birimselliğimi ört) ve bana, benden sonra kimseye gerekmeyecek (bana has) bir özellik hibe et... Muhakkak ki sen Vehhâb’sın" (diye dua etti). |
Ahmet Varol |
’Rabbim! Beni bağışla ve bana, benden sonra kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık lütfet. Şüphesiz, sen çok ihsan sahibisin.’ |
Ali Bulaç |
"Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin." |
Ali Fikri Yavuz |
Şöyle dua etti "- Ey Rabbim! beni bağışla. Bana öyle bir mülk ver ki, benden sonra hiç kimsede olmasın. Muhakkak ki sen, bütün dilekleri verensin = Vehhâb’sın." |
Bayraktar Bayraklı |
“Ey Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk ver. Şüphesiz bağışlayıcı sadece sensin.” |
Bekir Sadak |
Suleyman «Rabbim! Beni bagisla, bana benden sonra kimsenin ulasamiyacagi bir hukumranlik ver; Sen suphesiz, daima bagista bulanansin» dedi. |
Celal Yıldırım |
Ey Rabbim! dedi, beni bağışla ; bana benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülk (hükümdarlık) ihsan eyle. Şüphesiz ki sen, karşılıksız çokça verensin. |
Cemal Külünkoğlu |
(Süleyman) “Rabbim, beni bağışla! Benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin” dedi. |
Diyanet İşleri |
Süleyman, "Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!" dedi. |
Diyanet Vakfı |
Süleyman Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi. |
Edip Yüksel |
Dedi ki, "Efendim beni bağışla. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir yönetim ver. Sen Bahşedensin." |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Süleyman «Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz, bütün dilekleri veren sensin.» dedi. |
Fizil-al il Kuran |
Süleyman «Rabb’im! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Sen şüphesiz daima bağışta bulunansın» dedi. |
Gültekin Onan |
"Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin." |
Harun Yıldırım |
Süleyman Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi. |
Hasan Basri Çantay |
Dedi ki «Ey Rabbim, beni yarlığa. Bana öyle bir mülk (-ü saltanat) ver ki o, benden başka hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şübhesiz bütün muradları ihsan eden Sensin, Sen». |
Hayrat Neşriyat |
Dedi ki `Rabbim! Bana mağfiret buyur ve bana, benden sonra hiç kimseye nasîb olmayacak bir saltanat ihsân et! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsân edici) olan ancak sensin!` |
İbn-i Kesir |
Dedi ki Rabbım; bağışla beni. Ve bana öyle bir mülk ver ki; benden sonra hiç bir kimse ulaşamasın. Muhakkak ki en çok bağışta bulunan Sensin, Sen. |
İlyas Yorulmaz |
"Rabbim! Beni bağışla. . Benden sonra hiçbir kimseye gerekmeyecek bir mülk ver. Her şeyi verip bağışlayan, elbette yalnızca sensin" dedi. |
İskender Ali Mihr |
"Rabbim, beni mağfiret et. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk bağışla (hediye et). Muhakkak ki Sen, Sen Vehhab’sın (çok bağışlayıcısın)." dedi. |
Kadri Çelik |
Dedi ki "Rabbim! Beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin." |
Muhammed Esed |
"Rabbim!" demişti, "Günahlarımı affet, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; çünkü sen lütuf sahibisin!" |
Mustafa İslamoğlu |
"Rabbim!" demişti, "Bana mağfiret eyle! Bana, benden sonra hiç kimsenin üstlenmeye layık olmadığı bir iktidar ver çünkü Sen, evet Sensin cömertçe bahşeden!" |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Dedi ki «Yarabbi! Bana mağfiret buyur ve bana bir mülk bağışla ki, benden sonra hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şüphe yok ki, Sen’sin çok bağışlayan, Sen.» |
Ömer Öngüt |
Dedi ki "Ey Rabbim! Beni bağışla! Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver! Şüphesiz ki sen karşılıksız bağışta bulunansın. |
Sadık Türkmen |
Dedi ki "Rabbim, beni bağışla! Ve benden sonra, hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk/krallık bana ver. Şüphesiz Sen, bütün isteklere (dualara) karşılık verensin." |
Seyyid Kutub |
«Rabb’im! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Sen şüphesiz daima bağışta bulunansın» dedi. |
Suat Yıldırım |
"Ya Rabbî!" dedi, "affet beni ve bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayacak bir hakimiyet lutfet. Çünkü Sen, lütufları son derece bol olan vehhabsın!" |
Süleyman Ateş |
"Rabbim," dedi, "beni affet, bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sensin o çok lutfeden, Sen!" |
Şaban Piriş |
-Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık ver. Bol bol bağışta bulunan şüphesiz sensin! |
Tefhim-ul Kur'an |
«Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin.» |
Yaşar Nuri Öztürk |
Şöyle yakardı "Rabbim, affet beni! Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk/saltanat ver bana! Kuşkusuz sensin, evet sensin Vahhâb!" |
Yusuf Ali (İngilizce) |
He said, "O my Lord! Forgive me, and grant me a kingdom which, (it may be), suits not another after me for Thou art the Grantor of Bounties (without measure). |
قَالَ ḳāle |
dedi | ق و ل |
رَبِّ rabbi |
Rabbim | ر ب ب |
اغْفِرْ ğfir |
affet | غ ف ر |
لِي lī |
beni | |
وَهَبْ ve heb |
ve ver | و ه ب |
لِي lī |
bana | |
مُلْكًا mulken |
bir mülk (hükümdarlık) | م ل ك |
لَا lā |
||
يَنْبَغِي yenbeğī |
nasib olmayan | ب غ ي |
لِأَحَدٍ lieHadin |
hiç kimseye | ا ح د |
مِنْ min |
||
بَعْدِي beǎ’dī |
benden sonra | ب ع د |
إِنَّكَ inneke |
çünkü sensin | |
أَنْتَ ente |
sen | |
الْوَهَّابُ l-vehhābu |
çok lutfeden | و ه ب |