وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِكْرَىٰ لِأُولِي الْأَلْبَابِ
Ve vehebna lehu ehlehu ve mislehüm meahüm rahmetem minna ve zikra li ülil elbab
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Ve ona âilesini de ve onlarla berâber daha bir mislini de, bizden bir rahmet ve aklı başında olanlara da bir öğüt ve ibret olmak üzere verdik. |
Abdullah Parlıyan |
Hastalığından dolayı, mal ve evladı azalan Eyyub’a da, ailesini ve O’nunla beraber bir mislini, katımızdan bir rahmet ve aklı başında olanlara bir öğüt ve ibret olmak üzere bağışladık. |
Adem Uğur |
Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık. |
Ahmed Hulusi |
Ona, bizden bir rahmet ve derin düşünebilen akıl sahipleri için hatırlatma olarak, ehlini ve onlarla birlikte onların mislini hibe ettik. |
Ahmet Varol |
Ona katımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olması üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını daha bahşettik. |
Ali Bulaç |
Katımız’dan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık. |
Ali Fikri Yavuz |
Tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahibleri için bir ibret olarak Eyyûb’a bütün ehlini ve beraberlerin de daha bir mislini bağışladık. |
Bayraktar Bayraklı |
Katımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olarak ona ailesini, onlarla birlikte bir o kadarını daha verdik. |
Bekir Sadak |
Katimizdan bir rahmet ve akil sahiplerine bir ogut olmak uzere, ona tekrar aile ve gecmis olanlarla bir mislini daha vermistik. |
Celal Yıldırım |
Biz ona katımızdan bir rahmet ve akıl sahipleri için bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir mislini daha verdik. |
Cemal Külünkoğlu |
Biz ona katımızdan bir rahmet ve akıl sahipleri için bir öğüt olmak üzere mevcut nüfuslarını iki katına çıkaran yeni bir nesil armağan ettik. |
Diyanet İşleri |
Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik. |
Diyanet Vakfı |
Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık. |
Edip Yüksel |
Çoluk çocuğunu bir katıyla birlikte ona geri verdik. Bu, akıl sahiplerine bizden bir rahmet ve mesajdır. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, akıl sahipleri için bir ibret olsun. |
Fizil-al il Kuran |
Ona bizden bir rahmet ve sağduyu sahiplerine bir ibret olarak ailesini ve onlarla beraber bir eş daha bağışladık. |
Gültekin Onan |
Katımızdan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ehlini (ailesini) ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık. |
Harun Yıldırım |
Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık. |
Hasan Basri Çantay |
Ona hem ehlini, hem onlarla beraber bir mislini, bizden bir rahmet ve temiz akıl saahibleri için de bir ibret olmak üzere, bağışladık. |
Hayrat Neşriyat |
Tarafımızdan bir rahmet ve (selîm) akıl sâhibleri için bir ibret olmak üzere ona(Eyyûb`a) hem âilesini hem de onlarla berâber bir mislini daha bağışladık. |
İbn-i Kesir |
Katımızdan bir rahmet, akıl sahipleri için de bir öğüt olmak üzere ona, ailesini ve onlarla birlikte olanların bir mislini lutfettik. |
İlyas Yorulmaz |
Bizden bir rahmet olarak, ehlini ve kendileriyle beraber, onların benzerlerini (inançta tabi olanları) Eyyüb’e bağışladık. |
İskender Ali Mihr |
Ve Bizden bir rahmet ve ulûl’elbaba zikir olarak, ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha bağışladık. |
Kadri Çelik |
Katımızdan bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir hatırlatma olmak üzere ona aile efradını, ayrıca onlarla birlikte bir mislini daha da bağışladık. |
Muhammed Esed |
Ona katımızdan bir rahmet ve bütün akıl iz’an sahiplerine bir uyarı olmak üzere mevcut nüfuslarını iki katına çıkaran yeni bir nesil armağan ettik. |
Mustafa İslamoğlu |
Ona katımızdan bir rahmet ve akıl sahipleri için bir ibret olmak üzere, (kendisini terk eden) yakın çevresini ve onlarla beraber bir kat daha fazlasını bahşettik. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve O’na tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir ibret olmak üzere ehlini, hem de onlar ile beraber onların bir mislini bağışladık. |
Ömer Öngüt |
Bizden bir rahmet ve aklı selim sahipleri için de bir hatıra olmak üzere ona hem âilesini hem de onlarla beraber bir mislini daha bağışladık. |
Sadık Türkmen |
Biz ona ailesini ve onlarla birlikte onların bir mislini lütfettik. Katımızdan bir rahmet ve akıl sahipleri için bir öğüt olmak üzere! |
Seyyid Kutub |
Ona bizden bir rahmet ve sağduyu sahiplerine bir ibret olarak ailesini ve onlarla beraber bir eş daha bağışladık. |
Suat Yıldırım |
Nezdimizden bir rahmet ve sağduyu sahiplerine bir ibret olmak üzere ona; ailesini, çevresini ve onların bir mislini lütfettik. |
Süleyman Ateş |
Ona bizden bir rahmet ve sağduyu sâhiplerine bir ibret olarak âilesini ve onlarla beraber bir eşini daha armağan ettik. |
Şaban Piriş |
Ona ailesini de bağışlamıştık. Onlarla birlikte bizden bir rahmet ve sağduyu sahiplerine de bir öğüt olması için bir mislini daha bağışlamıştık. |
Tefhim-ul Kur'an |
Katımızdan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere kendi ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Ona bizden bir rahmet ve özü temizlere bir hatırlatma olarak, ailesini ve beraberlerinde, benzerlerini bağışladık. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
And We gave him (back) his people, and doubled their number,- as a Grace from Ourselves, and a thing for commemoration, for all who have Understanding. |
وَوَهَبْنَا ve vehebnā |
ve armağan ettik | و ه ب |
لَهُ lehu |
ona | |
أَهْلَهُ ehlehu |
ailesini | ا ه ل |
وَمِثْلَهُمْ ve miṧlehum |
ve bir eşini | م ث ل |
مَعَهُمْ meǎhum |
onlarla beraber | |
رَحْمَةً raHmeten |
bir rahmet olarak | ر ح م |
مِنَّا minnā |
bizden | |
وَذِكْرَىٰ ve ƶikrā |
ve bir ibret olarak | ذ ك ر |
لِأُولِي liūlī |
sahiplerine | ا و ل |
الْأَلْبَابِ l-elbābi |
sağduyu | ل ب ب |