وَإِذْ يَتَحَاجُّونَ فِي النَّارِ فَيَقُولُ الضُّعَفَاءُ لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا إِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعًا فَهَلْ أَنْتُمْ مُغْنُونَ عَنَّا نَصِيبًا مِنَ النَّارِ

Ve iz yetehaccune fin nari fe yekulud duafaü lillezınestekberu inna künnü leküm tebean fe hel entüm muğnune anna nasıybem minen nar

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Ve ateşte, birbirleriyle çekişmeye başladıkları zaman düşkünler, ululuk satanlara diyecekler ki Gerçekten size uymuştuk, sizin adamlarınızdık biz, ateşin bir miktârını olsun defedebilir misiniz bizden?

Abdullah Parlıyan

"Biz size uymuştuk, şimdi siz şu ateşten bize düşen payı, bizden savabilir misiniz?"

Adem Uğur

(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.

Ahmed Hulusi

Hani (o vakit) Nâr içinde birbirleriyle tartışırlar da, zayıf olanlar büyüklük taslayanlara der ki "Doğrusu biz sizin tâbilerinizdik... Şimdi siz ateşi biraz olsun bizden uzaklaştırabilir misiniz?"

Ahmet Varol

’Doğrusu biz size uyanlardık. Şimdi, ateşten bir parçayı bizden savabilir misiniz?’

Ali Bulaç

Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki "Gerçekten biz, size uymuş (teb’anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?

Ali Fikri Yavuz

Hatırla o vakti ki, (kâfirlerin önderleri ile ayak takımları) ateşde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, büyüklük taslıyanlara (önderlerine) şöyle diyecekler "- Biz (dünyada) size itaatkâr idik. Şimdi siz, bizden ateşin bir kısmını savabiliyor musunuz?"

Bayraktar Bayraklı

Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz?” diyecekler.

Bekir Sadak

Atesin icinde birbirleriyle tartisirlarken, gucsuzler, buyukluk taslayanlara «Dogrusu biz size uymustuk, simdi atesin bir parcasini olsun bizden savabilir misiniz?» derler.

Celal Yıldırım

Ateşte karşılıklı delil getirip tartışırlarken, zayıflar, büyüklük taslayanlara «Şüphesiz biz size uymuş kimselerdik. Şu anda bizden ateşin bir kısmını olsun savmaz mısınız ?» derler.

Cemal Külünkoğlu

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara “(Dünyada iken) biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” derler.

Diyanet İşleri

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, "Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?" derler.

Diyanet Vakfı

(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.

Edip Yüksel

Ateşte tartışırlarken, güçsüzler, büyüklük taslamış olanlara, "Biz sizin izleyicileriniz idik, öyleyse bu ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.

Elmalılı Hamdi Yazır

Hele ateş içinde birbirlerini protesto ederlerken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara «Hani bizler size tabi idik. Şimdi siz bizden bir ateş nöbetini savabiliyor musunuz?» derler.

Fizil-al il Kuran

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki «Biz size uymuştuk. Şimdi siz şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?»

Gültekin Onan

Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar büyüklenen (müstekbir)lere derler ki "Gerçekten biz, size uymuş (tebanız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?

Harun Yıldırım

(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.

Hasan Basri Çantay

(Kâfirler) ateşin içinde birbiriyle hüccetler göster (erek çekiş) irlerken zaîf olanlar o büyüklük taslayanlara «Biz, sizin tebeanızdık. Şimdi siz ateşden bir cüz’ünü olsun bizden savabilir misiniz?» der(ler).

Hayrat Neşriyat

O vakit (Cehennem ehli) ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar o büyüklük taslayanlara der ki `Gerçekten biz (dünyada iken) size tâbi` olanlar idik. Şimdi siz ateşin birazını olsun, bizden def` edebilir kimseler misiniz?`

İbn-i Kesir

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken güçsüzler, büyüklük taslayanlara derler ki Doğrusu biz, size uymuştuk. Şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?

İlyas Yorulmaz

Ateş içerisinde birbirleriyle çekiştikleri zaman, dünyada iken zayıf durumda olanlar, büyük gördüklerine "Kayıtsız şartsız biz size tabi olmuştuk. Şimdi siz, ateşten bizim payımıza düşen azabı engelleyebilir misiniz? Diye sorarlar.

İskender Ali Mihr

Ve onlar ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar kibirlenenlere "Gerçekten biz size tâbî olduk. Şimdi siz, ateşten nasibimizi bizden giderebilir misiniz?" derler.

Kadri Çelik

Ateşin içinde, karşılıklı tartışırlarken zayıf bırakılanlar, büyüklenenlere derler ki "Gerçekten biz, size uymuş olan kimselerdik. Şimdi siz ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?"

Muhammed Esed

Onlar, (hayatta iken hakikati inkar etmiş olanlar, içine atıldıkları öteki dünyanın) ateşi ortasında birbirleriyle tartışacaklar; ve zayıf olanlar küstahça böbürlenenlere "Doğrusu biz sadece size uymuştuk, o halde, şu ateşten (bize düşen) payı hafifletebilir misiniz?" diyeceklerdir.

Mustafa İslamoğlu

Hani ateşin bağrında karşılıklı tartışırken onları (bir görmelisin) Nitekim zayıflar büyüklük taslayanlara "Bizim sizin peşinize takıldığımız kesin; şu halde ateşin üzerimizdeki etkisini bir parça olsun hafifletemez misiniz?" diye yalvaracaklar.

Ömer Nasuhi Bilmen

Hatırla o vakti ki, ateş içinde birbirleriyle muhasemede bulunurlar. O vakit zayıf olanlar, ululanmış bulunanlara derler ki «Şüphe yok, biz size tâbi olmuş idik, şimdi siz bizi bir miktar ateşten kurtarabilir misiniz?»

Ömer Öngüt

Ateşin içinde birbirleriyle çekişip tartışırlarken; güçsüz ve zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara "Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.

Sadık Türkmen

Ovakit onlar, ateşin içinde çekişip dururlarken; horlanan zayıf kesim büyüklük taslayan kesime şöyle der "Biz, size tâbi olanlar idik. Şimdi siz ateşin ufak bir kısmını bizden uzak tutabilir misiniz?"

Seyyid Kutub

«Biz size uymuştuk. Şimdi siz şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?»

Suat Yıldırım

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken zayıflar, dünyada büyüklük taslayanlara "Biz bunca zaman size tâbi olduk, bari ateş azabının bir kısmını olsun kaldırabilir misiniz?"

Süleyman Ateş

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki "Biz size uymuştuk. Şimdi siz, şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?"

Şaban Piriş

-Ateşte tartışırlar. Zayıf bırakılanlar, büyüklük taslayanlara şöyle derler -Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin bir kısmını bizden uzaklaştırabilir misiniz?

Tefhim-ul Kur'an

Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki «Gerçekten biz, size uymuş (teb’anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?»

Yaşar Nuri Öztürk

O vakit onlar ateş içinde çekişir dururlar. Horlanan takım, böbürlenen takıma şöyle der "Biz sizin uydularınız olmuştuk. Şimdi şu ateşin bir kısmını olsun bizden uzak tutabilir misiniz?"

Yusuf Ali (İngilizce)

Behold, they will dispute with each other in the Fire! The weak ones (who followed) will say to those who had been arrogant, "We but followed you Can ye then take (on yourselves) from us some share of the Fire?

KELİME KÖKLERİ
وَإِذْ
ve iƶ
ve
يَتَحَاجُّونَ
yeteHāccūne
birbirleriyle tartışırlarken ح ج ج
فِي
içinde
النَّارِ
n-nāri
ateşin ن و ر
فَيَقُولُ
feyeḳūlu
dediler ki ق و ل
الضُّعَفَاءُ
D-Duǎfā'u
zayıf olanlar ض ع ف
لِلَّذِينَ
lilleƶīne
اسْتَكْبَرُوا
stekberū
büyüklük taslayanlara ك ب ر
إِنَّا
innā
elbette biz
كُنَّا
kunnā
idik ك و ن
لَكُمْ
lekum
size
تَبَعًا
tebeǎn
uymuş ت ب ع
فَهَلْ
fehel
-misiniz?
أَنْتُمْ
entum
siz
مُغْنُونَ
muğnūne
savabilir- غ ن ي
عَنَّا
ǎnnā
bizden
نَصِيبًا
neSīben
ufak bir parçasını ن ص ب
مِنَ
mine
النَّارِ
n-nāri
ateşin ن و ر