قَالُوا أَجِئْتَنَا لِتَأْفِكَنَا عَنْ آلِهَتِنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Kalu eci’tena li te’fikena an alihetina fe’tina bima teıdüna in künte mines sadikıyn
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Onlar, sen demişlerdi, bizi mâbutlarımızdan vazgeçirmeye mi geldin, doğru söyleyenlerdensen bize vaadettiğini getir başımıza artık. |
Abdullah Parlıyan |
"Sen bizi ilahlarımızdan alıkoyup döndürmek için mi geldin? Eğer doğru sözlü biri isen, tehdit ettiğin azabı getir de görelim" dediler. |
Adem Uğur |
Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Hadi, doğru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir dediler. |
Ahmed Hulusi |
Dediler ki "Tanrılarımızdan döndürmek için mi bize geldin? Eğer sadıklardansan, kendisiyle tehdit ettiğini bize getir!" |
Ahmet Varol |
’Sen bizi ilahlarımızdan alıkoymak için mi bize geldin? Öyleyse doğru sözlülerden isen bize vaad ettiğini getir.’ |
Ali Bulaç |
Dediler ki "Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir." |
Ali Fikri Yavuz |
Onlar (Hûd’a) dediler ki "- Sen, ibadet ettiğimiz putlarımızdan bizi çevirmek için mi bize geldin? Haydi, eğer doğru söyliyenlerdensen, bize vaad edib korkuttuğun azabı, getir bize!..." |
Bayraktar Bayraklı |
Onlar, “Sen bizi tanrılarımızdan vazgeçirmeye mi geldin? Eğer doğru söylüyorsan haydi, uyardığın azabı getir!” dediler. |
Bekir Sadak |
«ize, bizi tanrilarimizdan alikoymak icin mi geldin? Dogru sozlulerden isen, bizi tehdit ettigin seyi basimiza getir» dediler. |
Celal Yıldırım |
Onlar da, «sen bizi tanrılarımızdan döndürmek için mi geldin ? Eğer doğrulardan isen, tehdîd edip durduğun azabı getir» dediler. |
Cemal Külünkoğlu |
Onlar ise “Sen bizi ilâhlarımızdan alıkoymak için mi geldin? Doğru söyleyenlerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi (azabı) başımıza getir” demişlerdi. |
Diyanet İşleri |
Onlar ise, "Sen bizi ilâhlarımızdan alıkoymak için mi geldin? Doğru söyleyenlerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir" dediler. |
Diyanet Vakfı |
«Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Hadi, doğru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir» dediler. |
Edip Yüksel |
"Bizi tanrılarımızdan saptırmak için mi bize geldin? Doğru sözlü isen bize söz verdiğini getir bakalım" dediler. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Onlar «Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen o bize vaad edip durduğun azabı haydi getir.» dediler. |
Fizil-al il Kuran |
Dediler «Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi geldin? Doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin şeyi getir.» |
Gültekin Onan |
Dediler ki "Sen, bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir." |
Harun Yıldırım |
Dediler ki "Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan tehdit ettiğin şeyi bize getir." |
Hasan Basri Çantay |
Dediler ki «Sen bize, bizi Tanrılarımız (a tapmak) dan döndürmen için mi geldin? öyleyse bizi tehdîd etmekde olduğun şey’i, eğer (iddianda) doğru söyleyenlerdensen, getir bize». |
Hayrat Neşriyat |
(Onlar) `(Sen) bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer (iddiâsında) doğru kimselerden isen, haydi bizi tehdîd edip durduğun (azâb)ı bize getir!` dediler. |
İbn-i Kesir |
Onlar da Sen, bizi tanrılarımızdan döndürmek için mi geldin? Doğru söyleyenlerden isen; haydi taehdit ettiğin şeyi başımıza getir, demişlerdi. |
İlyas Yorulmaz |
Kavmi "Sen bizi ilahlarımızdan vaz geçirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen, bize vaat ettiğini (hesap gününü) başımıza getir" dediler. |
İskender Ali Mihr |
Sen bizi ilâhlarımızdan döndürmek için mi bize geldin? Eğer sen sadıklardan (doğru söyleyenlerden) isen, o zaman bize vaadettiğin şeyi (azabı) getir." dediler. |
Kadri Çelik |
(Ona) Dediler ki "Sen bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? O halde eğer doğru söylüyorsan, vaat ettiğin şeyi bize getir!" |
Muhammed Esed |
Onlar, "Sen," dediler, "Bizi tanrılarımızdan soğutup vazgeçirmek için mi geldin? Öyleyse, eğer hakikat erbabı isen, bizi tehdit edip durduğun şu (akibeti) gerçekleştir bakalım!" |
Mustafa İslamoğlu |
Onlar da "Sen bizi ilahlarımızdan soğutmak için mi geldin? Eğer sözüne sadıksan, haydi tehdit ettiğin şeyi getir!" dediler. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Dediler ki «Sen bize geldin mi ki, bizi ilâhlarımızdan geri döndüresin? İmdi bize vaadettiğin şeyleri getiriver, eğer sen sâdıklardan oldu isen.» |
Ömer Öngüt |
Dediler ki "Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Doğru sözlülerden isen, hadi bizi tehdit edip durduğun azabı başımıza getir. " |
Sadık Türkmen |
Dediler ki "Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Öyleyse, bizi tehdit ettiğin şeyi getir! Eğer doğru söyleyenlerden isen!" |
Seyyid Kutub |
«Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi geldin? Doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin şeyi getir.» |
Suat Yıldırım |
Onlar "Sen bizi tanrılarımızdan vazgeçirmeye mi geldin! Haydi, iddianda tutarlı isen, geleceğini bildirerek bizi tehdit ettiğin azabı başımıza getir bakalım!" dediler. |
Süleyman Ateş |
Dediler "Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi geldin? Doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin şeyi bize getir." |
Şaban Piriş |
Onlar da -Bizi ilahlarımızdan ayırmak için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen haydi bize getir, bizi tehdit ettiğin şeyi! demişlerdi. |
Tefhim-ul Kur'an |
Dediler ki «Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir.» |
Yaşar Nuri Öztürk |
Dediler "Sen bizi, tanrılarımızdan yüz geri etmek için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir." |
Yusuf Ali (İngilizce) |
They said "Hast thou come in order to turn us aside from our gods? Then bring upon us the (calamity) with which thou dost threaten us, if thou art telling the truth?" |
قَالُوا ḳālū |
dediler ki | ق و ل |
أَجِئْتَنَا eci’tenā |
sen geldin mi? | ج ي ا |
لِتَأْفِكَنَا lite’fikenā |
bizi çevirmek için | ا ف ك |
عَنْ ǎn |
-dan | |
الِهَتِنَا ālihetinā |
tanrılarımız- | ا ل ه |
فَأْتِنَا fe’tinā |
o halde bize getir | ا ت ي |
بِمَا bimā |
şeyi | |
تَعِدُنَا teǐdunā |
bizi tehdidettiğin | و ع د |
إِنْ in |
eğer | |
كُنْتَ kunte |
isen | ك و ن |
مِنَ mine |
-dan | |
الصَّادِقِينَ S-Sādiḳīne |
doğrular- | ص د ق |