فَهَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً ۖ فَقَدْ جَاءَ أَشْرَاطُهَا ۚ فَأَنَّىٰ لَهُمْ إِذَا جَاءَتْهُمْ ذِكْرَاهُمْ
Fe hel yenzurune illes saate en te’tiyehüm bağteh fe kad cae eşratuha fe enna lehüm iza caethüm zikrahüm
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Onlar, kıyâmetin gelmesinden, apansızın başlarına kopuvermesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Gerçekten de alâmetleri geldi; onlara gelip çatınca ibret almaları neye yarar? |
Abdullah Parlıyan |
Yoksa onlar, kıyametin kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar. Oysa onun alametleri gerçekten gelmiştir. Onlara gelip çatınca, ibret almaları neye yarar. |
Adem Uğur |
Onlar, kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? Şüphesiz onun alâmetleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca ibret almaları neye yarar! |
Ahmed Hulusi |
İlle de O Saat’in (ölümün) ansızın kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? Onun şartları gerçekten geldi! (O Saat) onlara geldiğinde, ne yapabilecekler ki! |
Ahmet Varol |
Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? İşte onun alametleri gelmiştir. (Kıyamet) kendilerine geldikten sonra öğüt almaları onlara ne yarar verir? |
Ali Bulaç |
Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşünmeleri onlara neyi sağlar? |
Ali Fikri Yavuz |
Artık onlar, yalnız o kıyametin kopmasını, onun birdenbire kendilerine gelivermesini bekliyorlar. İşte onun alâmetleri (sayılan ahir zaman Peygamberi) gelmiştir. Fakat o (kıyamet ansızın) başlarına geldiği vakit, anlamaları kendilerine ne fayda verir? |
Bayraktar Bayraklı |
Onlar kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Şüphesiz onun geleceği şimdiden haber verilmiştir. Kıyamet koptuğunda, geçmiş günahlarını hatırlamalarının onlara ne faydası olacaktır? |
Bekir Sadak |
Onlar kiyamet gununun kendilerine ansizin gelmesini mi bekliyorlar. suphesiz onun alametleri belirmistir. Kendilerine gelip catinca ibret almalari neye yarar? |
Celal Yıldırım |
Yoksa onlar, ancak Kıyâmet’in kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar ? Oysa onun alâmetleri gerçekten gelmiştir. Ama kendilerine (o gün) geldiği vakit anlayıp ibret almaları neye yarar? |
Cemal Külünkoğlu |
O (inkârlarında ısrar eden)ler kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? İşte onun belirtileri(nden olan son peygamber) geldi. O uyarıldıkları saat kendilerine gelip çatınca öğüt almaları neye yarar? |
Diyanet İşleri |
Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Muhakkak onun alametleri gelmiştir (ama öğüt almıyorlar). Kıyamet kendilerine gelip çatınca öğüt almaları kendilerine ne fayda verecek? |
Diyanet Vakfı |
Onlar, kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? Şüphesiz onun alâmetleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca ibret almaları neye yarar! |
Edip Yüksel |
O anın kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? Kuşkusuz onun alametleri gelmiş bulunuyor. Onlara gelip çatınca kendilerine gelen mesajın ne yararı olur? |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelivermesine mi bakıyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Artık kıyamet kendilerine gelip çatınca anlamaları neye yarar? |
Fizil-al il Kuran |
Onlar kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? İşte onun belirtileri geldi. O uyarıldıkları saat kendilerine gelip çatınca öğüt almaları neye yarar? |
Gültekin Onan |
Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp düşünmeleri onlara neyi sağlar? |
Harun Yıldırım |
Artık onlar kıyametsaatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıpdüşünmeleri onlara neyi sağlar? |
Hasan Basri Çantay |
Haalâ onlar o sâatden ve onun kendilerine ansızın geleceğinden başkasını mı bekliyorlar? işte onun alâmetleri gelmişdir, öyleyse bu, onlara geldiği vakit düşünüb ibret almaları kendilerine ne fâide verecek? |
Hayrat Neşriyat |
Artık (onlar), kıyâmetin ansızın kendilerine gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Hâlbuki onun alâmetleri gerçekten gelmiştir! Fakat (kıyâmet) başlarına geldiği zaman ibret almaları kendilerine ne fayda verir? |
İbn-i Kesir |
Onlar, kıyamet saatının ansızın kendilerine gelip çatmasından başka bir şey mi bekliyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Kendilerine gelip çatınca öğüt almaları neye yarar? |
İlyas Yorulmaz |
Onlar, kıyamet saatinin ansızın başlarına gelmesini mi bekliyorlar? O kıyamet saatinin şartları oluşup da, başlarına geldiği zaman, onların öğüt almalarının ne önemi olabilir ki. |
İskender Ali Mihr |
Öyleyse "o saatin" gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Halbuki onun alâmetleri (işaretleri) gelmiştir. Fakat (o saat) kendilerine geldiği zaman, onlara hatırlatmanın ne (faydası) olur ki? |
Kadri Çelik |
Artık onlar, kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? Şüphesiz onun işaretleri gelmiştir. Fakat (uyarıldıkları kıyamet) kendilerine geldikten sonra (hakikati) anlayıp düşünmeleri onlara ne fayda sağlar? |
Muhammed Esed |
Öyleyse onlar, (kalpleri mühürlenmiş olanlar,) Son Saati mi bekliyorlar, onun ansızın gelmesini mi? Şüphesiz o(nun geleceği) şimdiden haber verilmiştir! O bir kez başlarına geldikten sonra, (geçmiş günahlarını) hatırlamalarının onlara ne faydası olacak? |
Mustafa İslamoğlu |
Şimdi onlar, Son Saat`in ansızın gelip kendilerini bulmasından başka bir şey mi bekliyorlar? Doğrusu, işte onun tüm alametleri gelmiş bulunuyor Hal böyleyken, o geldikten sonra (gerçeği) hatırlamak onlara nasıl bir yarar sağlar? |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Onlar, Kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şeye muntazır bulunmuyorlar. İşte muhakkak ki, onun alâmetleri gelmiştir. Artık onlara geldiği vakit düşünmeleri (anlamaları) kendilerine ne faide verecektir? |
Ömer Öngüt |
Onlar kıyamet zamanının ansızın başlarına gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Onun âlametleri gerçekten gelmiştir. Kendilerine gelip çatınca ibret almaları neye yarar? |
Sadık Türkmen |
Inkârcılar, Saat’in kendilerine ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar. Şüphesiz, onun alâmetleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca hatırlamaları neye yarar? |
Seyyid Kutub |
Onlar kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? İşte onun belirtileri geldi. O uyarıldıkları saat kendilerine gelip çatınca öğüt almaları neye yarar? |
Suat Yıldırım |
Yoksa onlar, kıyametin kendilerine ansızın gelmesini mi gözlüyorlar? Zaten alâmetleri geldi bile! Ama kıyamet gelip çattıktan sonra, ibret almaları neye yarar ki! |
Süleyman Ateş |
(İnanmayanlar) İlle (helâk edilecekleri) sâ’atin ansızın kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? İşte onun belirtileri geldi. O uyarıldıkları sâ’at kendilerine geldikten sonra artık öğüt almaları nereden mümkün olsun? |
Şaban Piriş |
Onlar, kendilerine ansızın gelecek kıyametten başka bir şey mi bekliyorlar? Oysa onun alametleri gelmiştir. Kendilerine geldiği zaman nasıl öğüt alacaklar? |
Tefhim-ul Kur'an |
Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp düşünmeleri onlara neyi sağlar? |
Yaşar Nuri Öztürk |
Kıyametin ansızın tepelerine inmesinden başka neyi bekliyorlar? Onun belirtileri zaten gelmiştir. O onlara gelip çatınca, ibret almaları neye yarar?! |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Do they then only wait for the Hour,- that it should come on them of a sudden? But already have come some tokens thereof, and when it (actually) is on them, how can they benefit then by their admonition? |
فَهَلْ fehel |
-mı? | |
يَنْظُرُونَ yenZurūne |
bekliyorlar- | ن ظ ر |
إِلَّا illā |
yalnızca | |
السَّاعَةَ s-sāǎte |
sa’atin | س و ع |
أَنْ en |
||
تَأْتِيَهُمْ te’tiyehum |
kendilerine gelmesini | ا ت ي |
بَغْتَةً beğteten |
ansızın | ب غ ت |
فَقَدْ feḳad |
işte | |
جَاءَ cā'e |
geldi | ج ي ا |
أَشْرَاطُهَا eşrāTuhā |
onun belirtileri | ش ر ط |
فَأَنَّىٰ feennā |
neden mümkün olsun? | ا ن ي |
لَهُمْ lehum |
onlara | |
إِذَا iƶā |
sonra | |
جَاءَتْهُمْ cā'ethum |
kendilerine geldikten | ج ي ا |
ذِكْرَاهُمْ ƶikrāhum |
öğüt almaları | ذ ك ر |