لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُسْتَقِيمًا
Li yağfira lekellahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı’metehu aleyke ve yehdiyeke sıratam müstekıyma
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Allah, ümmetinin önce yapılan ve sona kalmış olan suçlarını sana bağışlasın ve sana, nîmetini tamamlasın ve seni, doğru yola götürsün diye. |
Abdullah Parlıyan |
Böylece Allah senin hem geçmişte, hem de gelecekteki bütün hatalarına karşı bağışlayıcılığını gösterecek, yani her türlü sıkıntı ve tasalardan seni kurtaracak ve sana kafa tutanları, sana baş eğdirmek suretiyle nimetini sana tamamlayacaktır ve gönderdiği son din ile cennete götüren yola seni iletecektir. |
Adem Uğur |
Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir. |
Ahmed Hulusi |
Bu yüzden Allâh, senin geçmiş ve (fethe rağmen oluşacak) gelecek tüm zenbini (bedenselliğinin doğal getirisi perdeliliklerini) mağfiret eder (örter) ve sana olan nimetini tamamlar; seni, hakikatini yaşama yolunda yürütür! |
Ahmet Varol |
Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola iletsin. |
Ali Bulaç |
Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin. |
Ali Fikri Yavuz |
Öyle ki, (bu yüzden) Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlayıp üzerindeki nimetini, (dinin yücelmesini) tamamlayacak ve seni dosdoğru bir yolda sabit kılacaktır; |
Bayraktar Bayraklı |
Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek bütün hatalarını bağışlayacak, bütün nimetlerini sana verecek ve seni dosdoğru bir yola sevk edecektir. |
Bekir Sadak |
Allah boylece, senin gecmis ve gelecek gunahlarini bagislar, sana olan nimetini tamamlar, seni dogru yola eristirir. |
Celal Yıldırım |
(Bu da) Allah’ın, senin geçmiş ve gelecek kusurlarını bağışlaması, sana olan nîmetini tamamlaması, seni dosdoğru yola iletmesi; |
Cemal Külünkoğlu |
(2-3) Bu, senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını Allah`ın bağışlaması, üzerindeki nimetini tamamlaması, seni (böylece) dosdoğru bir yola iletmesi ve yine Allah`ın sana onur ve zafer dolu bir yardımla destek vermesi içindir. |
Diyanet İşleri |
(2-3) Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın, seni doğru yola iletsin ve Allah sana, şanlı bir zaferle yardım etsin. |
Diyanet Vakfı |
Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir. |
Edip Yüksel |
Ki ALLAH, geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru yola iletsin. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir. |
Fizil-al il Kuran |
Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola iletir. |
Gültekin Onan |
Öyle ki Tanrı, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin. |
Harun Yıldırım |
Öyle ki, Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola iletsin. |
Hasan Basri Çantay |
(Bu), geçmiş ve gelecek günâhını Allahın yarlığaması, senin üzerindeki ni’metini tamamlaması, seni (bu sayede) doğru yola iletmesi içindir. |
Hayrat Neşriyat |
Tâ ki Allah, senin günâhından geçmiş ve gelecek olanı, senin için bağışlasın;üzerine olan ni`metini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola hidâyet etsin! |
İbn-i Kesir |
Ta ki Allah; senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlasın. Sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru yola eriştirsin. |
İlyas Yorulmaz |
Günahlarından yaptıklarını ve yapmadıklarını bağışlasın, senin üzerine nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola iletsin. |
İskender Ali Mihr |
Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etsin ve sana ni’metini tamamlasın ve seni Sıratı Mustakîm’e ulaştırsın diye. |
Kadri Çelik |
Böylece Allah, (düşmanların sana yakıştırdığı, sözde) geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola hidayet etsin (diye apaçık bir fetih verdik). |
Muhammed Esed |
böylece Allah, senin hem geçmişte hem de gelecekteki bütün hatalarına karşı bağışlayıcılığını gösterecek; ve (böylece) bütün nimetlerini sana verecek ve seni dosdoğru bir yola sevk edecektir; |
Mustafa İslamoğlu |
Bu sayede Allah, senin geçmiş ve gelecek tüm hatalarını bağışlayacak; ve sana olan nimetini tamama erdirecek ve seni dosdoğru bir yola yöneltecektir; |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Tâ ki, Allah senin için günahından, geçmiş ve sonraya kalmış olanı mağfiret etsin ve senin üzerine nîmetini itmam buyursun ve seni dosdoğru bir yola iletsin. |
Ömer Öngüt |
Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar ve seni dosdoğru bir yola eriştirir. |
Sadık Türkmen |
Ta ki Allah; senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, |
Seyyid Kutub |
Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola iletir. |
Suat Yıldırım |
Bu da Allah’ın, senin geçmiş ve gelecek kusurlarını bağışlaması, sana yaptığı ihsan ve in’amı tamamlaması, seni dosdoğru yola hidâyet etmesi. |
Süleyman Ateş |
Ki Allâh, senin geçmiş ve gelecek günâhını bağışlasın (bütün tasalarını gidersin) ve sana olan ni’metini tamamlasın ve seni doğru bir yola iletsin. |
Şaban Piriş |
Allah, geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve sana dosdoğru yolu göstersin... |
Tefhim-ul Kur'an |
Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltip iletsin. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Ki Allah senin günahından geçmiş olanı da gelecek olanı da bağışlasın, nimetini senin üzerinde tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola kılavuzlasın. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
That Allah may forgive thee thy faults of the past and those to follow; fulfil His favour to thee; and guide thee on the Straight Way; |
لِيَغْفِرَ liyeğfira |
ki bağışlasın (diye) | غ ف ر |
لَكَ leke |
senin | |
اللَّهُ llahu |
Allah | |
مَا mā |
ne varsa | |
تَقَدَّمَ teḳaddeme |
geçmiş | ق د م |
مِنْ min |
-dan | |
ذَنْبِكَ ƶenbike |
günahların- | ذ ن ب |
وَمَا ve mā |
ve ne varsa | |
تَأَخَّرَ teeḣḣara |
gelecek (günahlarından) | ا خ ر |
وَيُتِمَّ ve yutimme |
ve tamamlasın (diye) | ت م م |
نِعْمَتَهُ niǎ’metehu |
ni’metini | ن ع م |
عَلَيْكَ ǎleyke |
sana olan | |
وَيَهْدِيَكَ ve yehdiyeke |
ve seni iletsin (diye) | ه د ي |
صِرَاطًا SirāTen |
bir yola | ص ر ط |
مُسْتَقِيمًا musteḳīmen |
doğru | ق و م |