أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ ۖ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Em lehum sullemuy yestemiune fih felyeti mustemiuhum bi sultanim mubin
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Yoksa merdivenleri var da gökten mi duyuyorlar? Öyleyse duyanları, apaçık bir delil göstersin. |
Abdullah Parlıyan |
Yoksa onların göğe çıkıp meleklerin sözlerini ve onlara bildirilenleri dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse onu dinlemiş olanlardan birisi, bilgisinin açık bir delilini getirsin. |
Adem Uğur |
Yoksa onların, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsinler. |
Ahmed Hulusi |
Yoksa onların tırmanıp (ilâhî sırları) dinledikleri bir merdiveni mi var? (Eğer öyleyse) onların dinleyenleri apaçık bir karşı konulmaz delil getirsinler. |
Ahmet Varol |
Yoksa onların merdivenleri mi var da onunla (göklerde konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse dinleyenleri açık bir belge getirsin. |
Ali Bulaç |
Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. |
Ali Fikri Yavuz |
Yoksa, onların bir merdiveni var da (göğe yükselib meleklere vahy edilen sözü) ondan mı dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri, (dinlediklerini isbat edecek) açık bir delil getirsin. |
Bayraktar Bayraklı |
Yoksa, üzerine çıkıp vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse onları dinleyenler açık bir mucize getirsin. |
Bekir Sadak |
Yoksa, uzerine cikip vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Oyleyse, dinleyenleri acik bir delil getirsin. |
Celal Yıldırım |
Yoksa onların merdivenleri var da onunla mı (yükselip göklerin haberlerini) dinliyorlar ? O halde dinleyenleri (bu hususta) açık belge, isbatlayıcı delil getirsinler. |
Cemal Külünkoğlu |
Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri (asansörleri) mi var? (Eğer varsa) onları dinleyenler, açık bir delil getirsin! |
Diyanet İşleri |
Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin! |
Diyanet Vakfı |
Yoksa onların, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsinler. |
Edip Yüksel |
Yoksa üzerine çıkıp (vahyi) dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyicileri açık bir delil getirsin. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Yoksa kendilerine mahsus (üzerine çıkıp sırları) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsin. |
Fizil-al il Kuran |
Yoksa onlar, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. |
Gültekin Onan |
Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. |
Harun Yıldırım |
Yoksa onların dinlemek için merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyicileri apaçık bir delil getirsin. |
Hasan Basri Çantay |
Yoksa onlara haas bir merdiven vardır da onun üstünden mi dinliyorlar Öyleyse dinleyicileri açık bir bürhan getirsin (ler)! |
Hayrat Neşriyat |
Yoksa onların merdiveni var da, (gökteki melekleri) orada mı dinliyorlar? Öyle ise onların dinleyicileri, apaçık bir delil getirsin! |
İbn-i Kesir |
Yoksa, üzerine çıkıp dinlendikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyicileri açık bir delil getirsinler. |
İlyas Yorulmaz |
Yoksa onların yükseğe çıkıp, vahyi dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? O halde, o yücelerden işittiklerini söyleyenler, dinlediklerine dair açık bir kanıt getirsinler. |
İskender Ali Mihr |
Yoksa onların orada (konuşulanları) dinleyecekleri merdivenleri mi var? Öyleyse onları dinleyenler açık delil getirsinler. |
Kadri Çelik |
Yoksa onların bir merdivenleri mi var da onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları mı) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin! |
Muhammed Esed |
Yoksa onların (nihai hakikatlere yükselecekleri ve insan kavrayışının ötesindekini) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, (onu) dinlemiş olanlardan birisi (bilgisinin) açık bir delilini getirsin! |
Mustafa İslamoğlu |
Ne yani, onlara mahsus (göklere uzanan bir) merdiven var da orada olup-biteni mi dinliyorlar? Öyleyse, haydi açık ve inandırıcı delillerle birlikte dinlediklerini getirsinler de görelim! |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Yoksa onlar için bir merdiven mi var, orada dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri açık bir bürhan getirsin. |
Ömer Öngüt |
Yoksa onların, üzerine çıkıp dinledikleri merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri apaçık bir delil getirsinler. |
Sadık Türkmen |
Yoksa onların kendisiyle dinledikleri bir merdivenleri mi (dinleme cihazları mı) var? Öyleyse o dinleyicileri açıkça bir delil getirsinler! |
Seyyid Kutub |
Yoksa onlar, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. |
Suat Yıldırım |
Yoksa onların yükselmelerini sağlayan bir merdivenleri, kuleleri var da o sayede mi göklerin haberlerini dinliyorlar? Öyleyse o haber dinleyenleri kim ise, meleklerin sözlerini dinlediğine dair kesin bir delil getirsin! |
Süleyman Ateş |
Yoksa onların, (göğe çıkıp meleklerin sözlerini ve onlara vahyedileni) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, (meleklerin sözlerini dinlediklerine) açık bir delil getirsin. |
Şaban Piriş |
Yoksa onların bir araçları mı var ki onun hakkında duyum ediniyorlar? Haydi onlardan duyum edinenler açık delillerini getirsinler. |
Tefhim-ul Kur'an |
Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Yoksa onlara özgü bir merdiven var da onun üzerinde mi dinliyorlar? Eğer böyleyse, dinleyenleri açık bir kanıt getirsin. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Or have they a ladder, by which they can (climb up to heaven and) listen (to its secrets)? Then let (such a) listener of theirs produce a manifest proof. |
أَمْ em |
yoksa | |
لَهُمْ lehum |
onların (var mıdır?) | |
سُلَّمٌ sullemun |
bir merdivenleri | س ل م |
يَسْتَمِعُونَ yestemiǔne |
dinleyecekleri | س م ع |
فِيهِ fīhi |
orada | |
فَلْيَأْتِ felye’ti |
öyleyse getirsin | ا ت ي |
مُسْتَمِعُهُمْ mustemiǔhum |
dinleyenleri | س م ع |
بِسُلْطَانٍ bisulTānin |
bir delil | س ل ط |
مُبِينٍ mubīnin |
açık | ب ي ن |