فَذَرْهُمْ حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي فِيهِ يُصْعَقُونَ
Fe zerhum hatta yulaku yevmehumullezi fihi yus’akun
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Artık bırak onları helâk olacakları güne dek. |
Abdullah Parlıyan |
Artık korkudan bayılacakları güne kavuşuncaya kadar bırak onları, ne yaparlarsa yapsınlar. |
Adem Uğur |
Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak. |
Ahmed Hulusi |
Bırak onları, dehşeti yaşayacakları (ölüm) günlerine kavuşuncaya kadar! |
Ahmet Varol |
Öyleyse onları çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. |
Ali Bulaç |
Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. |
Ali Fikri Yavuz |
O halde (Ey Rasûlüm), bırak onları; tâ o çarpılacakları (ölüm) günlerine kadar... |
Bayraktar Bayraklı |
Artık, çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak! |
Bekir Sadak |
Carpilacaklari gune erismelerine kadar onlari birak. |
Celal Yıldırım |
Sen onları çarpılacakları güne kavuşmalarına kadar bırak. |
Cemal Külünkoğlu |
Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak. |
Diyanet İşleri |
Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak. |
Diyanet Vakfı |
Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak. |
Edip Yüksel |
Çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak. |
Fizil-al il Kuran |
Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları. |
Gültekin Onan |
Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. |
Harun Yıldırım |
Şimdi onları, baygın düşüp yıkılacakları günleri ile karşılaşana kadar bırak. |
Hasan Basri Çantay |
Artık onları çarpılacakları günlerine kadar (hallerine) bırak. |
Hayrat Neşriyat |
(Ey Habîbim!) Artık, içinde çarpılacakları günlerine (kıyâmete) kavuşuncaya kadar onları (kendi hâllerine) bırak! |
İbn-i Kesir |
Artık çarpılacakları günlerine erişinceye kadar bırak onları. |
İlyas Yorulmaz |
Çarpılacakları güne kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak. |
İskender Ali Mihr |
Artık onları, helâk olacakları günlerine kavuşuncaya kadar terket. |
Kadri Çelik |
Öyleyse sen onları kendisinde (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. |
Muhammed Esed |
Bundan böyle, dehşete kapılacakları (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak onları! |
Mustafa İslamoğlu |
Artık onları, dehşetten kendilerini kaybedecekleri günle karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak! |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Artık onları bırak, o kavuşacakları güne değin ki, onda çarpılıp helâk olacaklardır. |
Ömer Öngüt |
Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak. |
Sadık Türkmen |
Öyleyse bırak onları, dehşete düşecekleri günlerine kavuşuncaya kadar... |
Seyyid Kutub |
Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları. |
Suat Yıldırım |
O halde sen onları, darbe yiyip çarpılacakları güne kadar kendi hallerine bırak! |
Süleyman Ateş |
Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları. |
Şaban Piriş |
-O halde, bırak onları, tâ ki çarpılacakları günlerine kavuşsunlar. |
Tefhim-ul Kur'an |
Öyleyse sen onları kendisinde (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Bayılıp yere serilecekleri günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları! |
Yusuf Ali (İngilizce) |
So leave them alone until they encounter that Day of theirs, wherein they shall (perforce) swoon (with terror),- |