لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ
Lemecmu’une ila miykati yevmin ma’lumin.
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Elbette bilinen günün muayyen ve mukadder vaktinde toplanacaksınız. |
Abdullah Parlıyan |
Allah’ın belirlediği muayyen bir zamanda, hesap günü için toplanacaklardır. |
Adem Uğur |
Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır! |
Ahmed Hulusi |
"Bilinen bir sürecin buluşma vaktinde elbette toplanacaklardır!" |
Ahmet Varol |
Bilinen bir günün buluşma vaktinde mutlaka toplanacaklardır. |
Ali Bulaç |
"Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır." |
Ali Fikri Yavuz |
Belirli bir günün muayyen vaktinde çaresiz toplanacaklardır." |
Bayraktar Bayraklı |
“Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de, belli bir günün randevusunda bir araya getirileceklerdir.” |
Bekir Sadak |
(49-50) De ki «suphesiz oncekiler de, sonrakiler de belli bir gunun belirli bir vaktinde toplanacaklardir.» |
Celal Yıldırım |
(49-50) De ki Öncekiler de, sen rakiler de mutlaka belli bir günün belirlenmiş vaktinde elbette biraraya toplanacaklar.. |
Cemal Külünkoğlu |
(49-50) “De ki Hem öncekiler hem de sonrakiler, bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.” |
Diyanet İşleri |
(49-50) De ki "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır." |
Diyanet Vakfı |
Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır! |
Edip Yüksel |
"Bilinen günün buluşma anı için toplanacaklardır." |
Elmalılı Hamdi Yazır |
«Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.» |
Fizil-al il Kuran |
Belirlenmiş bir günün randevusunda bir araya getirileceklerdir. |
Gültekin Onan |
"Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır." |
Harun Yıldırım |
"Bilinen bir günün belli bir vaktinde elbette toplanacaklardır." |
Hasan Basri Çantay |
ma’lûm bir günün muayyen vaktında behemehal toplanacaklardır». |
Hayrat Neşriyat |
(49-50) De ki `Şübhe yok ki öncekiler de, sonrakiler de, bilinen bir günün belli bir vaktinde elbette toplanacak olanlardır.` |
İbn-i Kesir |
Belli bir günün belli bir vaktinde mutlaka toplanacaklardır. |
İlyas Yorulmaz |
Allah’ın bilgisinde olan, belirlenmiş bir vakitte bir araya getirilmiş olacaklar. |
İskender Ali Mihr |
Malûm (bilinen) günün, belirlenmiş bir vaktinde mutlaka toplanılmış olacaklardır. |
Kadri Çelik |
"Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır." |
Muhammed Esed |
(yalnızca Allah tarafından) bilinen bir Gün’ün belirlenmiş olan bir vaktinde bir araya getirilecekler; |
Mustafa İslamoğlu |
elbet (sadece Allah tarafından) bilinen bir günün belirli vaktinde bir araya toplanacaklar. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
(48-50) «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).» |
Ömer Öngüt |
"Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır. " |
Sadık Türkmen |
Belli bir günün belirli bir vaktinde mutlaka toplanacaklardır." |
Seyyid Kutub |
Belirlenmiş bir günün randevusunda bir araya getirileceklerdir. |
Suat Yıldırım |
(49-50) De ki "Öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün, belli vaktinde mutlaka toplanacaksınız." |
Süleyman Ateş |
"Belli bir günün buluşma vakti için mutlaka toplanacaklardır." |
Şaban Piriş |
Belli bir günün, belli bir vaktinde bir araya getirileceksiniz. |
Tefhim-ul Kur'an |
«Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.» |
Yaşar Nuri Öztürk |
Bilinen bir günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka biraraya getirileceklerdir. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
"All will certainly be gathered together for the meeting appointed for a Day well-known. |