← VAKI'A 56:95 →

Şüphe yok ki bu, haktır, gerçeğin ta kendisidir.

İşte tüm bu söylenenler doğru ve kesin gerçektir.

Şüphesiz ki bu, kesin gerçektir.

Muhakkak ki bu Hakk-el Yakîn’dir (bilfiil yaşanacak gerçek)!

Şüphe yok ki, kesin gerçek işte budur.

Şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir (Hakku’l-Yakin).

İşte budur şübhe götürmiyen gerçek.

(95-96) Şüphesiz bu anlatılanlar kesin gerçeklerdir. Artık Yüce Rabbinin adını övgüyle an!

Dogrusu kesin gercek budur.

Şüphesiz ki bu, kesin bilgi derecesinde bir gerçektir.

Şüphesiz bu, kesin gerçektir.

Şüphesiz bu, kesin gerçektir.

Şüphesiz ki bu, kesin gerçektir.

Mutlak gerçek budur.

Kesin gerçek budur işte.

Bu kesin gerçektir.

Şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir (Hakku’l Yakin).

Bu, kesin bilgi veren haktan başkası değildir.

Şübhesiz ki bu elbette kat’î bilgi (veren) hakıykatın ta kendisidir.

Şübhe yok ki bu, kat`î gerçeğin ta kendisidir.

Şüphesiz ki bu; kesin gerçeğin kendisidir.

(Size anlatılan) Bu haberler, olmasında şüphe olmayan, kesin gerçeklerdir.

Muhakkak ki bu (anlatılanlar), elbette o (verilen haberler), Hakk’ul yakîn’dir (yakîn olan haktır, kesin olarak gerçektir).

Hiç şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir.

Kuşkusuz bu, hakikatlerin hakikatidir!

Hiç şüphe yok ki bu, işte budur kesin gerçek

Şüphe yok ki bu, elbette bu, (verilen haberler) dosdoğru bir hakikattır.

Kesin gerçek budur işte.

Hiç şüphesiz, işte bu kesin gerçektir!

Bu kesin gerçektir.

İşte, hakkında hiç şüphe olmayan gerçek budur!

Kesin gerçek budur işte.

Bu, kesin gerçeğin ta kendisidir.

Hiç şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir (Hakku’l-Yakin) .

İşte budur, o tartışmasız, o kesin gerçek!

Verily, this is the Very Truth and Certainly.