أَمْ أَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ أَنْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ۖ فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ
Em emintum men fiyssemai en yursile ’aleykum hasıben feseta’lemune keyfe neziyri.
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Yoksa kudreti ve emri; gökte bulunan, yüce olan mâbûdun, size taşlar yağdıran bir rüzgâr yollamayacağından emin misiniz? Derken yakında bilirsiniz nasılmış benim korkutmam. |
Abdullah Parlıyan |
Yoksa gökte olan Rabbinizin üzerinize taş yağdıracak şekilde şiddetli bir rüzgar göndermesinden emin misiniz? Azabımı görünce uyarımın nasıl olacağını anlayacaksınız. |
Adem Uğur |
Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz! |
Ahmed Hulusi |
Ya da semâdakinin, üzerinize bir kasırga - hortum irsâl etmesinden güvencede misiniz? Uyarımın anlamını bileceksiniz! |
Ahmet Varol |
Yahut gökte olanın üzerinize çakıl savuran bir kasırga göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? O zaman uyarım nasılmış bileceksiniz. |
Ali Bulaç |
Yoksa gökte olanın üzerinize ’taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgar’ göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde Benim uyarmam nasılmış bilip-öğreneceksiniz. |
Ali Fikri Yavuz |
Yoksa (hüküm ve tasarrufu) göklerde olan Allah’ın üzerinize taş yağdıran bir rüzgâr göndermesinden emin mi oldunuz? O zaman anlarsınız, korkutmam nasılmış? |
Bayraktar Bayraklı |
Yoksa, göktekinin başınıza taş yağdırmasından emin mi oldunuz? İşte bu uyarılarımın ne olduğunu yakında anlayacaksınız. |
Bekir Sadak |
Gokte olanin basiniza tas yagdirmasindan guvende misiniz? Benim uyarmamin nasil oldugunu yakinda bileceksiniz. |
Celal Yıldırım |
Ve göktekilerin üzerinize taş yağdıran şiddetli bir rüzgâr göndermesinden güvende misiniz? O takdirde tehdîd eden uyarıcının nasıl olduğunu bileceksiniz. |
Cemal Külünkoğlu |
Yoksa gökte olanın üzerinize taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgâr göndermeyeceğinden emin misiniz? (Siz o zaman) tehdidim nasılmış bileceksiniz! |
Diyanet İşleri |
Yahut göktekinin, üzerinize taş yağdıran rüzgâr göndermeyeceğinden mi emin oldunuz? O zaman, uyarım nasılmış bileceksiniz! |
Diyanet Vakfı |
Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz! |
Edip Yüksel |
Aynı şekilde, üstünüze gökten taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğine dair göktekinden güvence mi aldınız? Uyarının nasıl olduğunu öğreneceksiniz. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Yoksa siz, gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Tehdidim nasılmış bileceksiniz. |
Fizil-al il Kuran |
Gökte olanın başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz? Benim uyarmamın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz. |
Gültekin Onan |
Yoksa gökte olanın üzerinize ’taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgar’ göndermeyeceğinden güvencede (emin) misiniz? Siz o takdirde benim uyarmam nasılmış bilip öğreneceksiniz. |
Harun Yıldırım |
Yoksa gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir rüzgâr göndermesinden emin misiniz? O takdirde benim uyarmam nasılmış bileceksiniz. |
Hasan Basri Çantay |
Yoksa gökdeki (melek) lerin, (Allahın izniyle), üstünüze taş yağdırıcı (rüzgâr) göndermesinden emîn mi oldunuz? Siz (o zaman) tehdidimin nice olduğunu bileceksiniz. |
Hayrat Neşriyat |
Yoksa gökte olan (o melekler)in (Allah`ın emri ile), üzerinize (taş yağdıran) bir rüzgâr göndermesinden emin mi oldunuz? Artık yakında benim tehdîdimin nasıl olduğunu bileceksiniz! |
İbn-i Kesir |
Yoksa gökte olanın; başınıza taş göndermesinden emin mi oldunuz? Benim tehdidimin nasıl olduğunu yakında bileceksiniz. |
İlyas Yorulmaz |
Veyahut, gökyüzünde olanın, üzerinize yok edici rüzgarları göndermeyeceğinden güvende misiniz? Sonra uyarının nasıl olduğunu öğrenecekler. |
İskender Ali Mihr |
Veya gökyüzünde olan Kişinin (Allah’ın) sizin üzerinize (taş yağdıran) fırtına göndermesinden (göndermeyeceğinden) emin mi oldunuz? O taktirde uyarım nasılmış, yakında öğreneceksiniz (bileceksiniz). |
Kadri Çelik |
Yoksa gökte olanın üzerinize taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgâr göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde benim uyarmam nasılmış bilip öğreneceksiniz. |
Muhammed Esed |
Yahut, O Gökteki’nin, Benim uyarımın ne kadar (doğru) olduğunu size gösterecek olan ölümcül bir kasırgayı üstünüze salmayacağından emin olabilir misiniz? |
Mustafa İslamoğlu |
Veya gökte olanın, sizin ürezinize bir bela kasırgası salmayacağından emin misiniz? Artık uyarım nasıl olurmuş, o zaman anlayacaksınız. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Emin mi oldunuz o gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir rüzgar göndermesinden? Artık yakında bileceksiniz ki korkutmam nasıldır? |
Ömer Öngüt |
Gökte olanın üzerinize taş yağdırmasından emin mi oldunuz? Siz benim tehdidimin nasıl olduğunu yakında bileceksiniz. |
Sadık Türkmen |
Yoksa gökte olanın, üzerinize taş yağdıran fırtınayı göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? O zaman, uyarım nasılmış bileceksiniz! |
Seyyid Kutub |
Gökte olanın başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz? Benim uyarmamın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz. |
Suat Yıldırım |
Yahut O’nun size taş yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Fakat bu tehdidimin ne demek olduğunu yakında öğrenirsiniz! |
Süleyman Ateş |
Yoksa siz, gökte olanın, üzerine taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? (O zaman) tehdidimin nasıl olduğunu bileceksiniz. |
Şaban Piriş |
Yoksa, gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden güvende misiniz? Tehdidim nasılmış yakında göreceksiniz! |
Tefhim-ul Kur'an |
Yoksa gökte olanın üzerinize ’taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgâr’ göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde benim uyarmam nasılmış bilip öğreneceksiniz. |
Yaşar Nuri Öztürk |
O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım! |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Or do ye feel secure that He Who is in Heaven will not send against you a violent tornado (with showers of stones), so that ye shall know how (terrible) was My warning? |
أَمْ em |
yoksa | |
أَمِنْتُمْ emintum |
siz emin misiniz? | ا م ن |
مَنْ men |
olanın | |
فِي fī |
||
السَّمَاءِ s-semāi |
gökte | س م و |
أَنْ en |
||
يُرْسِلَ yursile |
göndermeyeceğinden | ر س ل |
عَلَيْكُمْ ǎleykum |
üzerine | |
حَاصِبًا HāSiben |
taş yağdıran (bir fırtına) | ح ص ب |
فَسَتَعْلَمُونَ feseteǎ’lemūne |
bileceksiniz | ع ل م |
كَيْفَ keyfe |
nasıldır | ك ي ف |
نَذِيرِ neƶīri |
tehdidim | ن ذ ر |