وَلَمَّا سُقِطَ فِي أَيْدِيهِمْ وَرَأَوْا أَنَّهُمْ قَدْ ضَلُّوا قَالُوا لَئِنْ لَمْ يَرْحَمْنَا رَبُّنَا وَيَغْفِرْ لَنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ

Ve lemma sükıta fı eydıhim ve raev ennehül kad dallu kalu leil lem yerhamna rabbüna ve yağfir lena lenekunenne minel hasirın

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Adamakıllı nâdim olup doğru yoldan sapıttıklarını görünce de Rabbimiz acımazsa bize ve yarlıgamazsa bizi, mutlaka ziyankârlardan olacağız dediler.

Abdullah Parlıyan

"Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, elbette zarara uğrayanlardan oluruz" dediler.

Adem Uğur

Pişman olup da kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını görünce dediler ki Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız!

Ahmed Hulusi

Düşünüp, hakikatten sapmış olduklarını fark ederek pişman olduklarında "Yemin olsun ki, Rabbimiz bize rahmet etmez ve bizi mağfiret etmez ise, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan oluruz" dediler.

Ahmet Varol

’Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa zarar edenlerden oluruz’ dediler.

Ali Bulaç

Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten şaşırıp-saptıklarını görünce "Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız" dediler.

Ali Fikri Yavuz

Ne zaman ki,buzağıya taptıklarına kuvvetle pişman oldular ve kesin olarak sapmış bulunduklarını gördüler, şöyle dediler "- Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa muhakkak biz, hüsranda kalanlardan olacağız.

Bayraktar Bayraklı

“Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız!”

Bekir Sadak

Elleri bogrunde, caresiz kalip, kendilerinin sapitmis olduklarini gorunce «Eger Rabbimiz bize acimaz ve bizi bagislamazsa, and olsun ki mahvoluruz» dediler.

Celal Yıldırım

Ne vakit ki, yaptıklarına için için pişmanlık duydular ve kendilerini cidden sapıtmış gördüler, «and olsun ki Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa elbette zarara uğrayanlardan oluruz!» diyerek (günahkâr âsî olduklarını dile getirdiler).

Cemal Külünkoğlu

(İsrailoğulları yaptıklarına) pişman olup kendilerinin gerçekten sapıtmış olduklarını görünce dediler ki “Rabbimiz bize merhamet etmezse ve bizi bağışlamazsa muhakkak ki hüsrana uğrayanlardan oluruz.”

Diyanet İşleri

İsrailoğulları (yaptıklarına) pişman olup, gerçekten sapmış olduklarını görünce, "Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, mutlaka ziyana uğrayanlardan oluruz" dediler.

Diyanet Vakfı

Pişman olup da kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını görünce dediler ki Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız!

Edip Yüksel

Yaptıklarına pişman olup sapmış olduklarını anlayınca da, "Efendimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa kaybedenlerden oluruz" dediler.

Elmalılı Hamdi Yazır

Ne zaman ki, ellerine kırağı düşürüldü (yaptıklarına pişman oldular), o zaman sapıtmış olduklarını gördüler. «Yemin olsun ki; eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa, muhakkak biz kötü akıbete düşenlerden olacağız.» dediler.

Fizil-al il Kuran

Fakat başları ellerinin arasına düştüğünde (yaptıklarına pişman olduklarında), sapıtmış olduklarını gördüklerinde «Eğer Rabbimiz bize acımaz, bizi bağışlamaz ise, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan, mahvolanlardan oluruz» dediler.

Gültekin Onan

Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten şaşırıp saptıklarını görünce "Eğer rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız" dediler.

Harun Yıldırım

Ne zaman ki başları ellerinin üzerine düşürüldü ve gerçekten sapmış olduklarını gördüler, "Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsan muhakak ki hüsrana uğrayanlardan olacağız!" dediler.

Hasan Basri Çantay

Vaktaki (buzağıya tapmakdan) çok peşîman oldular ve kendilerinin muhakkak sapdıklarını gördüler «Eğer Rabbimiz bize acımaz, bizi bağışlamazsa her halde en büyük ziyana uğrayanlardan olacağız» dediler.

Hayrat Neşriyat

Nihâyet (pişmanlık) ellerine düşürüldü (ve üzüntülerinden ellerini ısırır oldular)da, şübhesiz kendilerinin gerçekten saptıklarını görünce `Yemîn olsun ki, eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bize mağfiret etmezse, muhakkak hüsrâna uğrayanlardan olacağız!` dediler.

İbn-i Kesir

Elleri böğründe, çaresiz kalıp kendilerinin de sapıtmış olduklarını görünce; dediler ki Rabbımız bize merhamet etmezse ve bizi bağışlamazsa muhakkak ki hüsrana uğrayanlardan olacağız.

İlyas Yorulmaz

Kendilerinin doğru yoldan saptıklarını fark edip (gördüklerinde), elleri kolları çaresizlik içinde düştüğünde, "Rabbimiz bize merhamet etmezse ve bizi bağışlamazsa, kendimize yazık etmiş olanlardan olacağız" dediler.

İskender Ali Mihr

Ve ellerinin arasına düşürülünce (akılları başlarına gelince pişman oldular) dalâlete düşmüş olduklarını gördüler "Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi mağfiret etmezse, mutlaka biz hüsrana düşenlerden oluruz." dediler.

Kadri Çelik

(Yanlışlıkları) Ellerine geçince ve sapıtmış olduklarını gördüklerinde, "Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, şüphesiz hüsrana uğrayanlardan oluruz" dediler.

Muhammed Esed

(sonradan) yoldan çıktıklarını fark ederek pişmanlık içinde ellerini dizlerine vurup da, "Doğrusu, Rabbimiz acıyıp da bağışlamazda, biz gerçekten ziyana uğramış kimselerden olacağız!" deseler bile.

Mustafa İslamoğlu

Pişmanlık içinde elleri kolları dökülüp de sapmış olduklarının farkına varınca "Eğer Rabbimiz bize acıyıp da bizi bağışlamazsa, işte o zaman büsbütün kaybedenlerden olacağız!" diye dövündüler.

Ömer Nasuhi Bilmen

Vaktâ ki nedâmete düştüler ve kendilerinin hakikaten doğru yoldan çıkmış olduklarını gördüler. Dediler ki «Eğer bize Rabbimiz merhamet etmezse ve bizi bağışlamazsa elbette büyük bir ziyana uğramışlardan olacağız.»

Ömer Öngüt

(Pişmanlıklarından) başları elleri arasına düşürülüp de, kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını görünce dediler ki "Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa, andolsun ki en büyük ziyana uğrayanlardan olacağız. "

Sadık Türkmen

Ne zaman ki pişman oldular ve kendilerinin sapıtmış olduklarını gördüler, dediler ki "Eğer Rabbimiz, bize merhamet etmezse ve bizi bağışlamazsa, muhakkak ki biz, ziyana uğrayanlardan oluruz."

Seyyid Kutub

Fakat başları ellerinin arasına düştüğünde (yaptıklarına pişman olduklarında), sapıtmış olduklarını gördüklerinde «Eğer Rabbimiz bize acımaz, bizi bağışlamaz ise, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan, mahvolanlardan oluruz» dediler.

Suat Yıldırım

Ne vakit ki yaptıklarının saçmalığını anlayıp son derece pişman oldular ve saptıklarını gördüler, "Yemin olsun ki, dediler, eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi affetmezse, muhakkak her şeyimizi kaybedenlerden oluruz."

Süleyman Ateş

Ne zaman ki (pişmanlıklarından ötürü) başları elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını gör(üp anla)dılar, dediler ki "Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, elbette ziyana uğrayanlardan oluruz!"

Şaban Piriş

Ellerindeki düşürüldüğü ve sapmış olduklarını gördükleri zaman -Eğer Rabbimiz, bize acımazsa ve bizi bağışlamazsa mahvolanlardan oluruz, dediler.

Tefhim-ul Kur'an

Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasında düşürüldü ve kendilerinin de gerçekten şaşırıp saptıklarını görünce «Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız» dediler.

Yaşar Nuri Öztürk

Başları avuçları arasına düşürülüp de sapmış olduklarını fark ettiklerinde şöyle yakardılar "Rabbimiz bize merhamet etmez, bizi affetmezse mutlaka hüsrana düşenlerden olacağız."

Yusuf Ali (İngilizce)

When they repented, and saw that they had erred, they said "If our Lord have not mercy upon us and forgive us, we shall indeed be of those who perish."

KELİME KÖKLERİ
وَلَمَّا
velemmā
ne zaman ki
سُقِطَ
suḳiTa
düşürüldü س ق ط
فِي
arasına
أَيْدِيهِمْ
eydīhim
(başları) ellerinin ي د ي
وَرَأَوْا
ve raev
ve gör(üp anla)dılar ر ا ي
أَنَّهُمْ
ennehum
kendilerinin
قَدْ
ḳad
gerçekten
ضَلُّوا
Dellū
sapmış olduklarını ض ل ل
قَالُوا
ḳālū
dediler ki ق و ل
لَئِنْ
lein
eğer
لَمْ
lem
يَرْحَمْنَا
yerHamnā
bize acımazsa ر ح م
رَبُّنَا
rabbunā
Rabbimiz ر ب ب
وَيَغْفِرْ
ve yeğfir
ve bağışlamazsa غ ف ر
لَنَا
lenā
bizi
لَنَكُونَنَّ
lenekūnenne
elbette oluruz ك و ن
مِنَ
mine
-dan
الْخَاسِرِينَ
l-ḣāsirīne
ziyana uğrayanlar- خ س ر