وَإِذْ قَالَتْ أُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا ۙ اللَّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا ۖ قَالُوا مَعْذِرَةً إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

Ve iz kalet ümmetüm minhüm lime teızune kavmenillahü mühlikühüm ev müazzibühüm azaben şedıda kalu ma’ziraten illa rabbiküm ve leallehüm yettekun

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Hani onlardan bir topluluk, Allah’ın helâk edeceği, yahut da şiddetle azaplandıracağı bir kavme ne diye öğüt verirsiniz demişti de öğüt verenler, Rabbinize karşı bir özür serdedebilelim ve belki de sakınırlar ümidiyle demişlerdi.

Abdullah Parlıyan

"Rabbimizin katında sorumlu olmayalım diye ve bir de bu bozguncular, belki böylece yollarını, Allah’ın kitabıyla bulurlar diye."

Adem Uğur

İçlerinden bir topluluk "Allah’ın helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi. (Öğüt verenler) dediler ki Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz).

Ahmed Hulusi

Hani onlardan bir ümmet şöyle dedi "Allâh’ın kendilerini helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir kavme niçin öğüt veriyorsunuz?"... Dediler ki "Rabbiniz indînde mesûliyetimiz kalksın diye; ayrıca belki onlar da korunurlar (diye)."

Ahmet Varol

’Rabbinize karşı bir mazeretimizin olması için ve belki sakınırlar diye!’ dediler.

Ali Bulaç

Onlardan bir topluluk "Allah’ın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler diye" dediler.

Ali Fikri Yavuz

İçlerinden bir ümmet "- Niçin Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azâbla azâblandıracağı bir kavme nasihat ediyorsunuz?" dediği vakit, o öğüdü verenler şöyle dediler "- Bizim nasihatımız, Rabbinizin yasağını (cumartesi balık avlamamayı) beyan etmek üzerimize vâcip olmakla, Allah katında ma’zûr tutulmamız içindir. Gerek ki, (avdan) sakınırlar."

Bayraktar Bayraklı

İçlerinden bir grup, “Allah`ın helâk edeceği, yahut şiddetli bir azapla cezalandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz?” deyince onlar, “Rabbimize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de sakınırlar ümidiyle” şeklinde cevap verdiler.

Bekir Sadak

Aralarindan bir topluluk «Allah’in yok edecegi veya siddetli azaba ugratacagi bir millete nicin ogut veriyorsunuz?» dediler. Ogut verenler «Rabbinize, hic degilse bir ozur beyan edebilmemiz icindir, belki Allah’a karsi gelmekten sakinirlar» dediler.

Celal Yıldırım

İçlerinden bir topluluk, «Allah’ın yok edeceği veya şiddetli bir azâb ile azâblandıracağı bir kavme neden öğüt veriyorsunuz ?» demişlerdi de, onlar da «Rabbımıza bir özür (beyan edelim) ve bir de belki Allah’tan korkup kötülüklerden sakınırlar diye (öğüt verme ihtiyacını duyuyoruz), cevabında bulunmuşlardı.

Cemal Külünkoğlu

Onlardan bir topluluk “Allah`ın (yaptıkları yüzünden) kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?” dedi. (Öğüt verenler de) dediler ki “Rabbinizin katında sorumlu olmayalım ve (bu bozguncular) belki böylece Allah`a karşı sorumluluk bilincine erişirler diye” (öğüt veriyoruz).

Diyanet İşleri

Hani onlardan bir topluluk demişti ki "Siz, Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?" Onlar da, "Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)" demişlerdi.

Diyanet Vakfı

İçlerinden bir topluluk «Allah’ın helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?» dedi. (Öğüt verenler) dediler ki Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz).

Edip Yüksel

İçlerinden bir topluluk "ALLAH’ın helak edeceği veya çetin bir biçimde azaplandıracağı bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz" dedi. Dediler ki "Efendinizden özür dileyin" belki dinleyip kurtulurlar.

Elmalılı Hamdi Yazır

İçlerinden bir topluluk, «Allah’ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz» dediği vakit, o uyarıda bulunanlar dediler ki; «Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için, bir de belki günahlardan sakınırlar diye.»

Fizil-al il Kuran

Hani o kasabalılardan bir grup «Allah’a yokedeceği ya da ağır bir azaba çarptıracağı bir topluma ne diye öğüt veriyorsunuz» dedi de öğüt verenler «Rabbinize karşı haklı bir mazeretimiz olsun ve ola ki kötülükten sakınırlar» dediler.

Gültekin Onan

İçlerinden bir ümmet "Tanrı’nın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için veya bir ihtimal sakınabilirler diye" dediler.

Harun Yıldırım

Onlardan bir topluluk "Allah’ın kendilerini helak edeceği ya da şiddetli bir azap ile uğratacağı bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?"dedikleri zaman onlar "Rabbinize karşı bir mazeret olur ve belki onlar sakınırlar." demişlerdi.

Hasan Basri Çantay

Hani içlerinden bir ümmet «Allahın kendilerini (dünyâda) helak edeceği veya (âhiretde) çetin bir azâb ile cezalandıracağı bir kavme ne diye öğüd veriyorsunuz?» dediği zaman onlar (o va’z edenler) de «Rabbinize özür (dilemiye yüzümüz olsun) için. Umulur ki sakınırlar» demişlerdi.

Hayrat Neşriyat

Hani içlerinden bir cemâatte `Allah`ın kendilerini helâk edici olduğu veya şiddetli bir azâb ile onları cezâlandırıcı olduğu bir kavme ne diye nasîhat ediyorsunuz?` demişti. (Nasîhat edenler ise) `Rabbinize bir ma`zeret (beyân etmek) için, bir de umulur ki(günah işlemekten) sakınırlar diye (nasîhat ediyoruz)!` dediler.

İbn-i Kesir

Hani, içlerinden bir topluluk demişti ki Allah’ın kendilerini helak edeceği veya çetin bir azab ile cezalandıracağı bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz? Onlar da Rabbınıza karşı mazeret olsun ve belki sakınırlar diye, demişlerdi.

İlyas Yorulmaz

Onlardan bir topluluk "Allah’ın helak edeceği veya şiddetli bir şekilde azaplandıracağı bir topluluğa niçin öğüt veriyorsunuz" dediler. Onlarda "Rabbinize karşı (uyarı yapıldığına dair) bir mazeret olsun ki, belki sakınırlar" dediler.

İskender Ali Mihr

Ve onlardan bir ümmet "Allah’ın helâk edeceği (yok edeceği) veya şiddetli bir azapla azap edeceği bir kavme niçin öğüt veriyorsunuz?" dedikleri zaman şöyle dediler "Rabbinize bir özür olsun ve böylece (bu öğütle) takva sahibi olurlar." diye.

Kadri Çelik

Aralarından bir topluluk, "Allah’ın yok edeceği veya şiddetli azaba uğratacağı bir topluluğa niçin öğüt veriyorsunuz?" dediler. Öğüt verenler, "Rabbinize karşı bir özür (kalmaması) için ve belki de sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)" dediler.

Muhammed Esed

Ve ne zaman onların içinden bazıları, (Sebt günü bozguncularını durdurmaya çalışan kimselere) "Allahın zaten ortadan kaldırmak yahut (en azından) zorlu bir azapla cezalandırmak üzere olduğu bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz" diye sorduklarında, bu erdemli kişiler şöyle cevap verdiler "Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; ve (bir de, bu bozguncular) belki böylece Allaha karşı sorumluluk bilincine erişirler diye!"

Mustafa İslamoğlu

Ne zaman ki onlardan bir topluluk (söz konusu sapkınlara karşı çıkanlara), "Niçin Allah`ın (bu dünyada) helak edeceği, veya (ahirette) şiddetli bir azaba uğratacağı birilerine öğüt verip duruyorsunuz ki?" dediklerinde, onlar şu cevabı verdiler "Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; bir de, belki sorumluluklarını hatırlarlar umuduyla!"

Ömer Nasuhi Bilmen

Ve hani onlardan bir cemaat de dedi ki «Allah Teâlâ’nın kendilerini helâk edeceği ve şiddetli bir azap ile muazzep kılacağı bir gürûha ne için nasihatta bulunuyorsunuz?» Dediler ki «Rabbinize karşı itizarda bulunmak için.» Ve umulur ki, ittikada bulunurlar.

Ömer Öngüt

İçlerinden bir topluluk "Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azap ile cezalandıracağı bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediler. Onlar da "Rabbinize karşı mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’tan korkarlar diye. " cevabını verdiler.

Sadık Türkmen

Onlardan bir topluluk "Allah’ın helak edeceği veya şiddetli bir şekilde azaplandıracağı bir topluluğa niçin öğüt veriyorsunuz" dediler. Onlarda "Rabbinize karşı (uyarı yapıldığına dair) bir mazeret olsun ki, belki sakınırlar" dediler.

Seyyid Kutub

Hani o kasabalılardan bir grup «Allah’a yokedeceği ya da ağır bir azaba çarptıracağı bir topluma ne diye öğüt veriyorsunuz» dedi de öğüt verenler «Rabbinize karşı haklı bir mazeretimiz olsun ve ola ki kötülükten sakınırlar» dediler.

Suat Yıldırım

Hani onlardan bir cemaat "Allah’ın yerle bir edeceği veya şiddetli bir felaket göndereceği şu gürûha ne diye boşuna öğüt verip duruyorsunuz?" demişti. O salih kişiler de "Rabbinize mazeret arz edebilmek için! Bir de ne bilirsiniz, olur ki Allah’a karşı gelmekten nihayet sakınırlar ümidiyle öğüt veriyoruz." diye cevap verdiler.

Süleyman Ateş

İçlerinden bir topluluk "Allâh’ın helâk edeceği, yahut şiddetli bir şekilde azâbedeceği bir kavme artık ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi. Dediler ki "Rabbinize ma’zeret (beyan edebilmek) için, bir de belki korunurlar diye (öğüt veriyoruz)."

Şaban Piriş

Onlardan bir topluluk şöyle diyordu -Allah’ın helak edeceği ve şiddetli bir ceza ile cezalandıracağı topluma niye öğüt veriyorsunuz? -Rabbinize karşı bir mazeret olsun ve belki sakınırlar! diye cevap verdiler..

Tefhim-ul Kur'an

Onlardan bir topluluk «Allah’ın kendilerini yıkıma uğratmak veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?» dediğinde «Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler, diye» dediler.

Yaşar Nuri Öztürk

İçlerinden bir topluluk şöyle dedi "Allah’ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? Dediler ki "Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."

Yusuf Ali (İngilizce)

When some of them said "Why do ye preach to a people whom Allah will destroy or visit with a terrible punishment?"- said the preachers" To discharge our duty to your Lord, and perchance they may fear Him."

KELİME KÖKLERİ
وَإِذْ
ve iƶ
artık
قَالَتْ
ḳālet
dedi ق و ل
أُمَّةٌ
ummetun
bir topluluk ا م م
مِنْهُمْ
minhum
içlerinden
لِمَ
lime
niçin?
تَعِظُونَ
teǐZūne
öğüt veriyorsunuz و ع ظ
قَوْمًا
ḳavmen
bir kavme ق و م
اللَّهُ
llahu
Allah’ın
مُهْلِكُهُمْ
muhlikuhum
helak edeceği ه ل ك
أَوْ
ev
yahut
مُعَذِّبُهُمْ
muǎƶƶibuhum
azabedeceği ع ذ ب
عَذَابًا
ǎƶāben
bir azapla ع ذ ب
شَدِيدًا
şedīden
şiddetli ش د د
قَالُوا
ḳālū
dediler ki ق و ل
مَعْذِرَةً
meǎ’ƶiraten
ma’zeret için ع ذ ر
إِلَىٰ
ilā
رَبِّكُمْ
rabbikum
Rabbinize ر ب ب
وَلَعَلَّهُمْ
veleǎllehum
ve belki
يَتَّقُونَ
yetteḳūne
korunurlar (diye) و ق ي