الَّذِينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَأَنْ لَمْ يَغْنَوْا فِيهَا ۚ الَّذِينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَانُوا هُمُ الْخَاسِرِينَ
Ellezıne kezzebu şüayben ke el lem yağnev fıhellezıne kezzebu şüayben kanu hümül hasirın
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Şuayb’i yalanlayanlar, sanki oralarda hiç oturmamışlar, hiç yaşamamışlardı, Şuayb’i yalanlayanlar, asıl zarara uğramışlardı. |
Abdullah Parlıyan |
Onlar ki, Şuayb’ı yalanlayan kimselerdi; sanki orada hiç şen şakrak yaşamamış gibi oldular. Onlar ki, Şuayb’ı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi, sonunda kendileri kaybedenlerden oldular. |
Adem Uğur |
Şuayb’ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler. Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb’ı yalanlayanların kendileridir. |
Ahmed Hulusi |
Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki orada hiç yaşamamış gibi (yok oldular)... Şuayb’ı yalanlayanlar, hüsrana uğrayanlar oldular. |
Ahmet Varol |
Şu’ayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Asıl zarara uğrayanlar Şu’ayb’ı yalanlayanlar oldu. |
Ali Bulaç |
Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki orada ’hiç refah içinde yaşamamışlar’ gibi oldular Şuayb’ı yalanlayanlar, asıl büyük hüsrana uğradılar. |
Ali Fikri Yavuz |
Şuayb’ı tekzip edenler, sanki evlerinde bir şenlik tutmamışlardı. Şuayb’ı yalanlıyanlardır ki, onlar ziyan görenler olmuşlardır. |
Bayraktar Bayraklı |
Şu‘ayb`ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Böylece Şu‘ayb`ı yalanlayanlar; işte asıl ziyana uğrayanlar onlar oldular! |
Bekir Sadak |
suayb’i yalanlayanlar, yurtlarinda sanki hic yasamamislar gibi oldular, izleri bile kalmadi. Mahvolanlar,suayb’i yalanlayanlar oldu. |
Celal Yıldırım |
(91-92) Bunun üzerine onları müthiş sarsıntı yakalayıverdi ve (böylece) kendi yurtlarında oldukları yerde dizüstü çöküp kaldılar; Şuâyb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç şen-şatır yaşamamış gibi oldular. Şuâyb’ı yalanlayanlar ziyana uğrayanların tâ kendileri oldular. |
Cemal Külünkoğlu |
Şuayb`ı yalanlayanlar, (öyle bir azaba uğradılar ki) sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb`ı yalanlayanlar işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular. |
Diyanet İşleri |
Şu’ayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamışlardı. Şu’ayb’ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu. |
Diyanet Vakfı |
Şuayb’ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler. Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb’ı yalanlayanların kendileridir. |
Edip Yüksel |
Şuayb’ı yalanlayanlar sanki hiç orada yaşamamışlar gibi yok oldular. Şuayb’ı yalanlayanlar, asıl kaybedenler onlar oldular. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Şu’ayb’ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç şenlik tutmamış gibi oldular. Şu’ayb’ı yalanlayanlar var ya işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular. |
Fizil-al il Kuran |
Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanlar, asıl hüsrana uğrayanlar, asıl mahvolanlar oldular. |
Gültekin Onan |
Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki orada hiç ’refah içinde yaşamamışlar’ gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanlar, asıl kaybedenler onlar oldular (büyük hüsrana uğradılar). |
Harun Yıldırım |
Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orada oturmadılar. Şuayb’ı yalanlayanlar var ya, işte onlar hüsrana uğrayanlar oldular. |
Hasan Basri Çantay |
Şuaybı yalanlayanlar zâten (yurdlarında) oturmuşlar gibi oldular. Şuaybı yalanlayanlardır ki en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır. |
Hayrat Neşriyat |
Şuayb`ı yalanlayanlar sanki orada hiç oturmamışlardı! (Evet!) Şuayb`ı yalanlayanlar, kendileri hüsrâna uğrayanlar oldular. |
İbn-i Kesir |
Şuayb’ı yalanlayanlar, zaten yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlamış olanlar; hüsrana uğrayanlar, işte onlar oldular. |
İlyas Yorulmaz |
Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamış gibi yok oldular. Aynı zamanda Şuayb’ı yalanlayanlar kaybedenlerden oldular. |
İskender Ali Mihr |
Şuayb (A.S)’ı tekzib edenler (yalanlayanlar), sanki orada hiç var olmamış gibiydi. Şuayb (A.S)’ı yalanlayanlar, onlar hüsranda oldular (nefslerini hüsrana düşürdüler). |
Kadri Çelik |
Şuayb’ı yalanlamakta olanlar, sanki orada hiç yaşamamışlar gibi oldular. Şuayb’ı yalanlamakta olanlar, asıl büyük hüsrana uğrayanlar oldular. |
Muhammed Esed |
Onlar ki Şuaybı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi Sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Onlar ki, Şuaybı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi. Kendileri kaybeden kimseler oldular! |
Mustafa İslamoğlu |
Onlar ki Şuayb`i yalanlıyorlardı; kendilerine yalan oldular... Onlar ki Şuayb`i yalancı çıkarıyorlardı; kaybeden yine onlar oldu... |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Şuayb’ı tekzîp edenler, sanki orada hiç kalmamışlar gibi oldular. Şuayb’i yalanlayanlardır ki, en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır. |
Ömer Öngüt |
Şuayb’i yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Asıl ziyana uğrayanlar, Şuayb’i yalanlayanlar oldu. |
Sadık Türkmen |
Orada hiç oturmamış gibi oldular, Şuayb’ı yalanlayanlar! Şuayb’ı yalanlayanlar, hüsrana uğrayanlar oldular! |
Seyyid Kutub |
Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanlar, asıl hüsrana uğrayanlar, asıl mahvolanlar oldular. |
Suat Yıldırım |
Şuayb’ı yalancı sayanlar... onlar değildi sanki vatanlarında, şen şakrak dolaşanlar!Şuayb’ı yalancı sayıp perişan etmek isteyenler... asıl perişan olanlar, işte onlar oldular. |
Süleyman Ateş |
Şu’ayb’i yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şu’ayb’i yalanlayanlar... işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular. |
Şaban Piriş |
(91-92.) Onları dehşetli bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde çöküp kaldılar. Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orda hiç yaşamamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanların asıl kendileri mahvoldu. |
Tefhim-ul Kur'an |
Şuayb’ı yalanlamakta olanlar, sanki orda ’hiç refah içinde yaşamamışlar’ gibi oldular; Şuayb’ı yalanlamakta olanlar, asıl büyük hüsrana uğrayanlar oldular. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Şuayb’ı yalanlayanlar sanki o yerde hiç şenlik kurmamışlardı. Şuayb’ı yalanlayanlar hüsrana saplananların ta kendileriydi. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
The men who reject Shu´aib became as if they had never been in the homes where they had flourished the men who rejected Shu´aib - it was they who were ruined! |
الَّذِينَ elleƶīne |
kimseler | |
كَذَّبُوا keƶƶebū |
yalanlayan | ك ذ ب |
شُعَيْبًا şuǎyben |
Şu’ayb’i | |
كَأَنْ keen |
sanki gibi oldular | |
لَمْ lem |
||
يَغْنَوْا yeğnev |
hiç oturmamış | غ ن ي |
فِيهَا fīhā |
orada | |
الَّذِينَ elleƶīne |
kimseler | |
كَذَّبُوا keƶƶebū |
yalanlayan | ك ذ ب |
شُعَيْبًا şuǎyben |
Şu’ayb’i | |
كَانُوا kānū |
oldular | ك و ن |
هُمُ humu |
onlar | |
الْخَاسِرِينَ l-ḣāsirīne |
ziyana uğrayanlar | خ س ر |