← MÜRSELAT 77:21 →

Derken onu, karâr edilecek kuvvetli bir yerde tutmadık mı?

O suyu ana rahminde sağlam bir yere yerleştirdik,

İşte o suyu, sağlam bir yere yerleştirdik.

Onu güvenli bir mekânda (rahimde) oluşturduk;

Ardından onu sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

Sonra onu savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

Sonra o suyu, sağlam bir yerde (rahimde) sakladık,

(21-22) Sonra belli bir süreye kadar onu sağlam bir yere yerleştirmedik mi?

(20-22) Sizi bayagi bir sudan yaratip onu belli bir sureye kadar saglam bir yere yerlestirmedik mi?

(21-22) Sonra onu belirlenmiş bir vakte kadar sağlam bir karargâhta bulundurmadık mı ?

(21-22) Sonra o suyu, (doğum için) belirli bir vakte kadar sağlam bir yerde (rahimde) muhafaza ettik.

(21-22) Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk.

(21-22) İşte o suyu, belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik.

Ve sonra onu iyi korunan bir yere yerleştirmedik mi?

Onu sağlam bir yerde oturttuk.

Sonra o sıvı damlasını korunaklı bir yuvaya yerleştirmedik mi?

Sonra onu savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

Sonra onu sağlam bir yere yerleştirmedik mi?

Onu sağlam bir yerde tutub da,

(21-22) Sonra onu belli bir zamâna kadar sağlam bir yerde (rahimde yerleşik) kıldık.

Onu sağlam bir yere yerleştirdik.

Sonra o suyu sağlam bir yere yerleştirdik.

Sonra onu sağlam bir yerde kararlı kıldık (yerleştirdik).

Onu güvenli bir yere (rahme) koyduk.

(rahmin içinde) sağlam bir şekilde muhafaza ettiğimiz (bir sıvıdan),

Ki Biz o sıvıyı (rahim gibi) sağlam bir karar mahallinde korumaya aldık;

İmdi onu bir sağlam karargâhta (bulunur) kıldık.

Sonra o suyu sağlam bir karargâh olan rahime yerleştirdik.

Onu sağlam bir karargâha yerleştirdik,

Sonra o sıvı damlasını korunaklı bir yuvaya yerleştirmedik mi?

(21-22) Sonra da o meni nutfesini belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik.

Onu sağlam bir karar yerine koyduk.

Ve suyu sağlam bir yere yerleştirmedik mi?

Sonra onu savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik,

Onu dayanıklı karargâhta tuttuk.

The which We placed in a place of rest, firmly fixed,