← MÜRSELAT 77:22 →

Bilinen bir müddete dek.

belli bir süreye kadar.

Belli bir süreye kadar.

Malûm bir kadere kadar!

Belli bir süreye kadar.

Belli bir süreye kadar;

(Doğum için olan) belirli bir vakte kadar...

(21-22) Sonra belli bir süreye kadar onu sağlam bir yere yerleştirmedik mi?

(20-22) Sizi bayagi bir sudan yaratip onu belli bir sureye kadar saglam bir yere yerlestirmedik mi?

(21-22) Sonra onu belirlenmiş bir vakte kadar sağlam bir karargâhta bulundurmadık mı ?

(21-22) Sonra o suyu, (doğum için) belirli bir vakte kadar sağlam bir yerde (rahimde) muhafaza ettik.

(21-22) Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk.

(21-22) İşte o suyu, belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik.

Bilinen bir süreye kadar.

Belli bir süreye kadar.

Belirli bir sürenin sonuna kadar.

Belli bir süreye kadar;

Bilinen bir süreye kadar.

ma’lûm bir vaktâ kadar.

(21-22) Sonra onu belli bir zamâna kadar sağlam bir yerde (rahimde yerleşik) kıldık.

Belli bir süreye kadar.

Bilinen bir zamana kadar.

Bilinen bir süreye kadar.

Belli bir süreye kadar.

önceden belirlenmiş bir süreyle?

tabi ki önceden belirlenmiş bir süreye kadar...

Bir malum müddete kadar.

Belli bir süreye kadar.

Belirlenmiş bir süreye kadar.

belli bir süreye kadar.

(21-22) Sonra da o meni nutfesini belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik.

Belli bir süreye kadar.

Belli bir süreye kadar..

Belli bir süreye kadar;

Bilinen bir ölçüye/süreye kadar.

For a period (of gestation), determined (according to need)?