← GAŞIYE 88:3 →

Çalışıp çabalarlar, zahmete girip yorulurlar.

Dünyada çalışmış çabalamış her türlü zahmetlere katlanıp boşuna yorulmuşlardır.

Durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur,

(Örf - âdet olarak) çalışmış (ibadet etmiş) boşa yorulmuş!

Çalışmış, yorulmuştur.

Çalışmış, boşuna yorulmuştur.

Çalışmış, fakat boşuna yorulmuştur.

(2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir.

Zor isler altinda bitkin dusmustur.

Çalışıp didinmiş, boşuna yorulup bitkin düşmüştür.

Çalışmış, fakat boşuna yorulmuştur.

Çalışmış, (boşa) yorulmuşlardır.

(2-7) O gün bir takım yüzler zelildir, durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, kızgın ateşe girer. Onlara kaynar su pınarından içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur, o ise ne besler ne de açlığı giderir.

Çalışmıştır, yorgun düşmüştür.

Çalışmış, yorulmuştur.

Zor işler altında bitkin düşmüştür.

Çalışmış, boşuna yorulmuştur.

Çalışmış, boşuna yorulmuştur.

Yorucu işler yapandır.

(Meşakkat içinde) çalışmış, yorgun!

Zor işler altında bitkin düşmüştür.

Çünkü (dünyada) yaptıklarından dolayı payına düşeni almıştır.

Yorucu işler yapan.

Zor işlerde bulunmuş, bitkin düşmüştür.

(günahın yükü altında) bitkin düşmüş, (korku ile) sarsılmış,

işi bitmiş, eli kolu dökülmüştür;

(3-4) Çalışmış, yorgun kalmıştır. Son derece sıcak bir ateşe girecektir.

Çalışmış fakat boşuna yorulmuştur.

Çalışmış, boşuna yorulmuş!

Zor işler altında bitkin düşmüştür.

Yorgundur, bitkin mi bitkindir!

Çalışır, yorulur.

Çalışmış, boşa yorulmuş,

Çalışmış, boşuna yorulmuştur.

Çalışmış, boşa yorulmuştur.

Labouring (hard), weary,-