عَلَّمَ الْإِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
Allemel’insane ma lem ya’lem
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
İnsana bilmediğini belletmiştir. |
Abdullah Parlıyan |
İnsana bilmediğini belleten de O’dur. |
Adem Uğur |
İnsana bilmedikleri şeyi öğretti. |
Ahmed Hulusi |
(Yani) insana bilmediğini talim etti. |
Ahmet Varol |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Ali Bulaç |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Ali Fikri Yavuz |
İnsana bilmediği şeyleri öğretti. |
Bayraktar Bayraklı |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Bekir Sadak |
(3-5) Oku! Kalemle ogreten, insana bilmedigini bildiren Rabbin, en buyuk kerem sahibidir. |
Celal Yıldırım |
İnsana bilmediğini öğretip belletti. |
Cemal Külünkoğlu |
İnsana bilmediği şeyleri bildirdi. |
Diyanet İşleri |
(4-5) O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir. |
Diyanet Vakfı |
(3-5) Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir. |
Edip Yüksel |
İnsana bilmediklerini öğretti. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
İnsana bilmediği şeyleri öğretti. |
Fizil-al il Kuran |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Gültekin Onan |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Harun Yıldırım |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Hasan Basri Çantay |
İnsana bilmediğini O öğretdi. |
Hayrat Neşriyat |
İnsana bilmediği şeyleri öğretti. |
İbn-i Kesir |
İnsana bilmediğini öğretmiştir. |
İlyas Yorulmaz |
İnsana bilmedikleri şeyleri öğretmiştir. |
İskender Ali Mihr |
İnsana bilmediği şeyleri öğretti. |
Kadri Çelik |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Muhammed Esed |
insana bilmediğini belleten! |
Mustafa İslamoğlu |
O insana bilmediklerini öğretti. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
İnsana bilmediği şeyleri bildirmiştir. |
Ömer Öngüt |
İnsana bilmediğini O öğretti. |
Sadık Türkmen |
(o), insana bilmediklerini öğretti. |
Seyyid Kutub |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Suat Yıldırım |
İnsana bilmediklerini öğretendir. |
Süleyman Ateş |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Şaban Piriş |
İnsana bilmediğini öğretendir. |
Tefhim-ul Kur'an |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Yaşar Nuri Öztürk |
İnsana bilmediğini öğretti. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Taught man that which he knew not. |