Abdulbaki Gölpınarlı |
Ehline, ayâline namaz kılmalarını, zekât vermelerini emrederdi, Rabbinin katından da rızâsını kazananlardandı. |
---|---|
Abdullah Parlıyan |
O yakınlarına namaz kılmayı ve zekât vermeyi emrederdi. O Rabbinin hoşnutluğunu kazanmış bir kişi idi. |
Adem Uğur |
Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi. |
Ahmed Hulusi |
Ailesine salâtı yaşamayı ve sâfiyeti emrederdi. Rabbinin indînde mardiye (şuurunda - tecelli-i sıfat) idi. |
Ahmet Varol |
Halkına namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbinin katında da kendinden razı olunmuş biriydi. |
Ali Bulaç |
Halkına, namazı ve zekatı emrediyordu ve o, Rabbi Katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı. |
Ali Fikri Yavuz |
Ümmetine de namaz kılmayı, zekât vermeyi emrederdi ve Rabbi katında rızaya kavuşmuştu. |
Bayraktar Bayraklı |
Ailesine/halkına namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbi katında da hoşnutluk kazanmış bir kimse idi. |
Bekir Sadak |
Cevresinde bulunanlara namaz kilmalarini, zekat vermelerini emrederdi. Rabbinin katinda hosnudluga ermisti. |
Celal Yıldırım |
Ailesine ve yakınlarına namaz ve zekât ile emrederdi ve o, Rabbinin yanında beğenilmiş, hoşnutluğa erişmişti. |
Cemal Külünkoğlu |
Ailesine ve yakınlarına namazı ve zekâtı emrederdi. Ve o, Rabbinin yanında beğenilmiş, hoşnutluğa erişmişti. |
Diyanet İşleri |
Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı. |
Diyanet Vakfı |
Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi. |
Edip Yüksel |
Ailesine namazı gözetmeyi ve zekatı vermeyi emrederdi. Rabbi tarafından beğenilmişti. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti. |
Fizil-al il Kuran |
O yakınlarına namaz kılmayı ve zekât vermeyi emrederdi. O Rabbinin hoşnutluğunu kazanmış bir kişi idi. |
Gültekin Onan |
Ehline, namazı ve zekatı buyuruyordu ve o, rabbi katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı. |
Harun Yıldırım |
Ehline namazı ve zekâtı emrediyordu ve o, Rabbi katında kendisinden razı olunandı. |
Hasan Basri Çantay |
Kavmine namaz (kılmayı), zekât (vermeyi) emr ederdi. Rabbi nezdinde rızâya ermişdi o. |
Hayrat Neşriyat |
Ehline (ve ümmetine) namazı ve zekâtı emrederdi; hem Rabbisinin katında rızâya mazhar olmuş bir kimse idi. |
İbn-i Kesir |
Kavmine namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi. Rabbının katında hoşnudluğu ermişti. |
İlyas Yorulmaz |
Ailesine namaz kılmayı ve zekatı vermeyi emrederdi. O, Rabbinin razı olduğu bir kuldu. |
İskender Ali Mihr |
Ve o, ehline (halkına ve ailesine) namazı ve zekâtı emrediyordu. Ve o, Rabbinin katında razı olunmuşlardandı. |
Kadri Çelik |
Halkına, namazı ve zekâtı emrediyordu ve o, Rabbi katında kendisinden razı olunandı. |
Muhammed Esed |
Ve halkına salatı ve zekatı emrederdi; ve o da Rabbinin katında hoşnutluk kazanmıştı. |
Mustafa İslamoğlu |
Ve yakınlarına Allah davasına destek vermeyi ve arınmak için ödenmesi gereken bedeli ödemeyi emrederdi; ve o da Rabbi katında hatırı sayılan biriydi. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve hanedanına namaz ile ve zekât ile emrederdi ve Rabbinin indinde rızaya nâil olmuştu. |
Ömer Öngüt |
Âilesine ve yakınlarına namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbinin nezdinde beğenilmiş, hoşnutluğa ermişti. |
Sadık Türkmen |
Ailesine namaz kılmayı ve zekât vermeyi söylerdi. O, Rabbi katında razı olunmuş idi. |
Seyyid Kutub |
O yakınlarına namaz kılmayı ve zekât vermeyi emrederdi. O Rabbinin hoşnutluğunu kazanmış bir kişi idi. |
Suat Yıldırım |
Halkına namazı ve zekâtı tavsiye ederdi. Rabbinin râzı olduğu biri idi. |
Süleyman Ateş |
Halkına namaz kılmayı, zekât vermeyi emrederdi. Rabbi yanında beğenilmişti. |
Şaban Piriş |
Ailesine namazı ve zekatı emrederdi. Rabbinin yanında kendisinden hoşnut olunan birisiydi. |
Tefhim-ul Kur'an |
Halkına, namazı ve zekâtı emrediyordu ve o, Rabbi katında kendisinden razı olunan (bir insan) dı. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Ailesine namazı, zekâtı emrederdi. Rabbi katında hoşnutluk kazanmış bir kişiydi. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
He used to enjoin on his people Prayer and Charity, and he was most acceptable in the sight of his Lord. |