Abdulbaki Gölpınarlı |
Ve gerçekten de önce ona kâfir olmuşlardı ve uzak bir yerdeyken gizli şeye dâir dillerine geleni söylüyorlardı. |
---|---|
Abdullah Parlıyan |
Halbuki daha önce, dünyada Allah’ı, peygamberi, kitabı inkâr etmişlerdi, insan kavrayışının ötesindeki bazı şeylere yani cennet, cehennem, mahşer ve hesaba dil uzatıyorlardı. |
Adem Uğur |
Halbuki daha önce onu (hakkı) inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı. |
Ahmed Hulusi |
Daha önce o hakikati inkâr etmişlerdi! Hakikatten uzak olarak, gaybları hakkında ileri geri atıp tutuyorlardı. |
Ahmet Varol |
Daha önce onu inkâr etmişlerdi ve uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı. |
Ali Bulaç |
Oysa daha önce onu inkar etmişlerdi; onlar uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı (dil uzatıyorlardı). |
Ali Fikri Yavuz |
Halbuki daha önce (dünyada) O’nu= Hz. Peygamberi inkâr etmişlerdi; ve bilmedikleri şeye haktan uzak olarak lâf atıp duruyorlardı; (Peygamber için sihirbazdır, şairdir, kâhindir diyorlardı). |
Bayraktar Bayraklı |
Onlar, bu duruma düşmeden önce inkâr etmişler, bilmeden uzaktan taş atmışlardı. |
Bekir Sadak |
Oysa onu daha once inkar etmisler, uzak bir yer olan dunyadan gorunmeyene dil uzatmislardi. |
Celal Yıldırım |
Halbuki daha önce onu inkâr etmişler, uzak yerden gaybe taş atmışlar (bilmedikleri şeye dil uzatmışlardı. |
Cemal Külünkoğlu |
Hâlbuki daha önce onu inkâr etmişlerdi. O zaman insan kavrayışının ötesindeki (ahiret) hakkında uzaktan laf atıp tutuyorlardı. |
Diyanet İşleri |
Oysa daha önce onu inkâr etmişlerdi ve uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı. |
Diyanet Vakfı |
Halbuki daha önce onu (hakkı) inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı. |
Edip Yüksel |
Halbuki daha önce onu yalanlamışlardı. Bilgileri olmayan konularda uzaktan atıp tutuyorlardı. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Halbuki daha önce (dünyada) O’nu inkâr etmişlerdi. Uzak yerden gayba taş atıyorlardı. |
Fizil-al il Kuran |
Vaktiyle onu inkâr etmişlerdi, o zaman uzaktan karanlığa taş atıyorlardı. |
Gültekin Onan |
Oysa daha önce ona küfretmişlerdi; onlar uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı (dil uzatıyorlardı). |
Harun Yıldırım |
Halbuki daha önce onu (hakkı) inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı. |
Hasan Basri Çantay |
Halbuki daha evvel ona küfretmişlerdi. Uzak bir yerden gaybe atıb tutuyorlardı. |
Hayrat Neşriyat |
Hâlbuki daha önce onu gerçekten inkâr etmişlerdi. Ve uzak bir yerden gayba (taş)atıyor (bilmeden ileri geri konuşuyor)lardı. |
İbn-i Kesir |
Halbuki daha önce onu inkar etmişlerdi. Uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı. |
İlyas Yorulmaz |
Halbuki daha önceden Allah’ı inkar edip, hiçbir bilgileri olmadığı halde, gayb (dirilme ve hesap günü) hakkında yalanlamalarda bulunuyorlardı. |
İskender Ali Mihr |
Ve daha önce onu inkâr etmişlerdi ve uzak bir yerden (dalâletten) gayba (lâf) atıyorlardı. |
Kadri Çelik |
Oysa daha önce onu inkâr etmişlerdi; onlar uzak bir yerden (dünyadan) gayb (ahiret) hakkında atıp tutuyorlardı (yalanlıyorlardı). |
Muhammed Esed |
Halbuki önceleri hakikati inkara kalkışmışlar ve insan kavrayışının ötesindeki bazı şeylere uzaktan dil uzatmışlardı. |
Mustafa İslamoğlu |
Oysa ki onlar daha önceden inkar etmişler ve (dünya gibi) uzak bir noktadan (ahiret gibi) idraki aşan bir gerçeğe dil uzatmışlardı. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Halbuki, O’nu evvelce inkar etmişlerdi ve gayba uzak bir yerden taş atıyorlardı. |
Ömer Öngüt |
Halbuki daha önce onu inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı. |
Sadık Türkmen |
Halbuki, daha önce onu inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayba taş atıp duruyorlardı. |
Seyyid Kutub |
Vaktiyle onu inkâr etmişlerdi, o zaman uzaktan karanlığa taş atıyorlardı. |
Suat Yıldırım |
Halbuki daha önce onu inkâr etmişlerdi ve uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı! |
Süleyman Ateş |
Oysa daha önce onu inkâr etmişlerdi. Uzak yerden görülmeyene taş atıyorlardı. |
Şaban Piriş |
Oysa daha önce onu inkar etmişlerdi. Uzak bir yerden atıp tutuyorlardı. |
Tefhim-ul Kur'an |
Oysa daha önce onu inkâr etmişlerdi; onlar uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı (dil uzatıyorlardı). |
Yaşar Nuri Öztürk |
Daha önce inkâr etmişlerdi onu. Gayba taş atıp duruyorlardı o uzak yerden. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Seeing that they did reject Faith (entirely) before, and that they (continually) cast (slanders) on the unseen from a position far off? |