Abdulbaki Gölpınarlı |
İkisini ve kavimlerini, büyük bir sıkıntıdan kurtardık. |
---|---|
Abdullah Parlıyan |
O ikisini ve kavimlerini, büyük bir felaket olan Firavuna kölelikten kurtardık. |
Adem Uğur |
Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Ahmed Hulusi |
O ikisini ve onların kavimlerini azîm tasadan kurtardık. |
Ahmet Varol |
Onları da kavimlerini de o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Ali Bulaç |
Onları ve kavimlerini o büyük üzüntüden kurtardık. |
Ali Fikri Yavuz |
Hem kendilerini, hem (kendilerine iman eden) kavimlerini o büyük felâketten, (suda boğulmaktan) kurtardık. |
Bayraktar Bayraklı |
O ikisini ve kavimlerini, o büyük felaketten kurtardık. |
Bekir Sadak |
Ikisini ve milletlerini buyuk bir sikintidan kurtarmistik. |
Celal Yıldırım |
İkisini de, milletlerini de büyük bir sıkıntı ve üzüntüden kurtardık. |
Cemal Külünkoğlu |
İkisini ve kavimlerini, büyük bir sıkıntıdan kurtardık. |
Diyanet İşleri |
Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Diyanet Vakfı |
Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Edip Yüksel |
İkisini ve halklarını o büyük felaketten kurtardık. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Fizil-al il Kuran |
Onları ve kavimlerini büyük sıkıntılardan kurtardık. |
Gültekin Onan |
Onları ve kavimlerini o büyük üzüntüden kurtardık. |
Harun Yıldırım |
İkisini ve kavimlerini büyük bir beladan kurtardık. |
Hasan Basri Çantay |
Hem onlar, hem kavmlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Hayrat Neşriyat |
Onları ve kavimlerini, büyük sıkıntılardan, kölelik felâketinden kurtardık. |
İbn-i Kesir |
O ikisini de, kavimlerini de büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık. |
İlyas Yorulmaz |
İkisini ve kavimlerini büyük bir beladan kurtardık. |
İskender Ali Mihr |
Ve ikisini ve onların kavimlerini kerbil azîmden (büyük üzüntüden) kurtardık. |
Kadri Çelik |
Onları ve kavimlerini o büyük üzüntüden kurtardık. |
Muhammed Esed |
onları ve kavimlerini büyük bir (kölelik) felaket(in)den kurtardık, |
Mustafa İslamoğlu |
o ikisini ve onların kavmini büyük bir musibetten kurtarmıştık; |
Ömer Nasuhi Bilmen |
(114-115) Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık. |
Ömer Öngüt |
Hem onları hem kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Sadık Türkmen |
O ikisini ve kavimlerini büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Seyyid Kutub |
Onları ve kavimlerini büyük sıkıntılardan kurtardık. |
Suat Yıldırım |
Onları da, milletlerini de müthiş bir gaileden kurtardık. |
Süleyman Ateş |
Onları ve kavimlerini büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Şaban Piriş |
O ikisini ve kavimlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık. |
Tefhim-ul Kur'an |
Onları ve kavimlerini o büyük üzüntüden kurtardık. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Onları ve toplumlarını büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
And We delivered them and their people from (their) Great Calamity; |