Bilinen vaktin gününe dek.

Zamanı yalnız benim tarafımdan bilinen güne kadar."

O bilinen güne kadar buyurdu.

"Bilinen sürece kadar!"

Bilinen zamanın (dolacağı) güne kadar’.

"Bilinen vaktin gününe kadar."

Katımda belli kıyamet vakti gününe kadar..."

(80-81) Allah, “İşte o belli vaktin geleceği güne kadar sen süre verilenlerdensin” dedi.

(80-81) Allah «Sen bilinen gune kadar erteye birakilanlardansin» dedi.

(80-81) Allah Gerçekten bilinen vakte (Kıyamete) kadar sen mühlet verilenlerdensin, dedi.

(80-81) Allah buyurdu ki “Haydi sen, o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar sana mühlet verilenlerdensin (izinlisin).”

(80-81) Allah, şöyle dedi "Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin."

(80-81) Allah Haydi, sen bilinen güne kadar mühlet verilenlerdensin, buyurdu.

"Bilinen vaktin gününe kadar."

(80-81) Allah «Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin» buyurdu.

O belli vaktin gününe kadar.»

"Bilinen vaktin gününe kadar."

"O bilinen güne kadar" buyurdu.

«(Bence) ma’lûm olan zamanın (bir) gününe kadar».

(80-81) (Allah) `Haydi, doğrusu sen ma`lûm vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin!` buyurdu.

Belli bir vaktin gününe kadar.

"Bilinen kıyamet gününe kadar" dedi.

Vakti malum olan (bilinen) güne kadar.

"Bilinen vaktin gününe kadar."

zamanı (yalnız Benim tarafımdan) bilinen Güne kadar".

(tabi ki, sadece tarafımdan) bilinen zaman dolup günü gelinceye kadar."

(81-83) «O malum vakit gününe kadar.» (İblis de) Dedi ki «Senin izzetine yemin ederim ki, elbette onların hepsini azdıracağım. Ancak onlardan ihlasa erdirilmiş olan kulların müstesna».

"O bilinen vaktin gününe kadar. "

Bilinen vaktin gününe kadar."

O belli vaktin gününe kadar.»

"Sen belirli bir vakte kadar izinlisin."

"O belli vaktin gününe kadar."

Hem de belli bir vakte kadar...

«Bilinen vaktin gününe kadar.»

"O bilinen güne kadar."

"Till the Day of the Time Appointed."