Abdulbaki Gölpınarlı |
Ve şüphe yok ki bu çağın, bir ayrılık çağı olduğunu anlayınca. |
---|---|
Abdullah Parlıyan |
Ölecek kişi kendisi de bilir ki, bu ayrılma vaktidir. |
Adem Uğur |
(Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar. |
Ahmed Hulusi |
Bilmiştir ki, yaşanacak o malûm ayrılık! |
Ahmet Varol |
O (can çekişen kişi) de bunun ayrılık zamanı olduğunu anlar, |
Ali Bulaç |
Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır. |
Ali Fikri Yavuz |
(Ruhu köprücük kemiklerine dayanmış olan bu kimse, artık dünyadan) gerçek olarak kendisi için ayrılış olduğunu anlamıştır. |
Bayraktar Bayraklı |
(26-30) Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur. |
Bekir Sadak |
Artik ayrilik vaktinin geldigini sanir. |
Celal Yıldırım |
Artık ayrılma vaktini anlar. |
Cemal Külünkoğlu |
(28-29) Artık (dünyaya veda etmek için sırası gelen) ayrılma vaktinin geldiğini anlar ve (ölüm heyecanıyla) bacaklar(ı) birbirine dolaşır. |
Diyanet İşleri |
(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, "Kimdir (bunu) iyi edecek?" dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. |
Diyanet Vakfı |
(Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar. |
Edip Yüksel |
Bunun artık o ayrılık zamanı olduğunu anlar. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar. |
Fizil-al il Kuran |
Adam, ayrılma zamanının geldiğini anlar. |
Gültekin Onan |
Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır. |
Harun Yıldırım |
Artık bunun ayrılış olduğunu anlayacak. |
Hasan Basri Çantay |
Ve (can çekişen) hakıykî bir ayrılış olduğunu anladı (anlayacak). |
Hayrat Neşriyat |
Ve (o can çekişen kimse ise,) şübhesiz bunun (artık dünyadan) ayrılış olduğunu sezer. |
İbn-i Kesir |
Ve ayrılık vaktinin geldiğini anlar. |
İlyas Yorulmaz |
Kesinlikle onun ayrılık olduğunu bilir. |
İskender Ali Mihr |
Ve o (dünyadan) ayrılacağını (öleceğini) anlamıştır. |
Kadri Çelik |
Artık ayrılık vaktinin geldiğini anlar. |
Muhammed Esed |
kendisi de bilir ki bu ayrılma vaktidir, |
Mustafa İslamoğlu |
Artık ayrılık vaktinin gelip çattığına aklı iyice yatmıştır; |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve onun şüphesiz bir ayrılış olduğunu sanmış bulunacaktır. |
Ömer Öngüt |
Ve kendisi de bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar. |
Sadık Türkmen |
Kendisi de anlar ki, artık ayrılık anıdır/vaktidir. |
Seyyid Kutub |
Adam, ayrılma zamanının geldiğini anlar. |
Suat Yıldırım |
Artık ayrılık vakti geldiğini kendisi de anlar. |
Süleyman Ateş |
Ve kendisi artık bunun, ayrılık zamanı olduğunu anlar, |
Şaban Piriş |
Anlar ki, bu bir ayrılış. |
Tefhim-ul Kur'an |
Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu kavrayıp anlamıştır. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Sezinlemiştir ki odur ayrılık. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
And he will conclude that it was (the Time) of Parting; |