Yanına kör geldi diye.

kör olan kimse geldi diye.

Âmânın kendisine gelmesinden ötürü

O âmâ geldi diye.

Kendisine o kör kişi geldi diye.

Kendisine o kör geldi diye.

Kendisine o a’mâ geldi diye...

(1-10) Kendisine âmâ geldi diye yüzünü ekşitti ve döndü. Sen nereden bileceksin, belki o arınacaktı? Yahut, öğüt dinleyecek de öğüt kendisine yarayacaktı. Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince; sen ona yöneliyorsun. Onun arınmamasından sen sorumlu değilsin. Fakat koşarak sana gelen, saygı duyarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun.

(1-2) Yanina kor bir kimse geldi diye (Peygamber )yuzunu asip cevirdi.

(1-2) Kendisine o iki gözü kör geldi diye yüzünü ekşitip çevirdi.

(1-2) (Peygamber) kendisine kör adam geldi diye yüzünü ekşitti ve çevirdi.

(1-2) Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.

(1-4) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.

O kör adam geldi diye.

Kendisine âmâ geldi, diye.

Yanına âma geldi diye.

Kendisine o kör geldi diye.

Kendisine o kör/âmâ adam geldi diye.

kendisine o a’maa geldi diye.

Yanına kör geldi diye.

Kendisine a’ma geldi diye.

Kör olan birisi geldi diye.

Âmâ olan bir kişinin ona gelmesi (sebebiyle).

Yanına o kör geldi diye.

çünkü kör bir adam o’na yaklaşmıştı!

yanına âmâ geldi diye...

(1-2) Yüzünü ekşitti ve ardını döndü. Kendisine âmânın gelmesinden dolayı.

Kendisine o âmâ geldi diye.

Kendisine o kör/âmâ adam geldi diye.

Yanına âma geldi diye.

(1-2) Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü.

Kör geldi diye.

Ona gözleri görmeyen kimse geldi diye.

Kendisine o kör geldi diye.

Yanına kör adam geldi diye.

Because there came to him the blind man (interrupting).