Ve ışıdığı çağda, sabaha.

aydınlığı etrafa yayılmaya başladığı zaman, sabaha yemin olsun ki,

Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki,

Teneffüs ettiğinde sabaha,

Nefes almaya başladığı zaman sabaha,

Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha;

Ağardığı zaman o sabaha ki,

(17-18) Çöken geceye, söken şafaklara yemin olsun ki,

Agarmaya baslayan sabaha and olsun ki,

Teneffüs eden (ağarıp nefes nafes belirginleşen) sabaha ki,

Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,

Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,

Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki,

Ve nefes almaya başlayan sabaha,

Nefeslendiği (ağardığı) an sabaha ki,

Soluk almaya başlayan sabaha.

Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha;

Nefes almaya başladığında sabaha,

Nefeslendiği dem sabaha ki,

Nefes aldığı (ağarmaya yüz tuttuğu) vakit, sabaha!

Ağarmaya başlayan sabaha;

Ortaya çıktığında sabaha yemin ederim ki.

Ve ağarmaya başladığı zaman sabaha (yemin ederim ki).

Ve nefes almaya başladığı zaman sabaha.

ve soluk almaya başlayan sabahı

Nefes almaya başladığı [4] zaman sabaha,

Ve açılmaya başladığı zaman gündüze.

Ağarmaya başladığında sabaha andolsun!

Ve nefes aldığında sabaha;

Soluk almaya başlayan sabaha.

Nefes almaya başladığı dem sabaha kasem ederim ki

Soluk almağa başlayan sabaha,

Aydınlanmaya başladığında sabaha andolsun ki.

Ve nefes almağa başladığı zaman, sabaha;

Ve soluyarak açıldığı zaman sabaha,

And the Dawn as it breathes away the darkness;-