Ve ışıdığı zaman güne.

dünyayı aydınlattığı zaman gündüze,

Onu açığa çıkarttığında gündüze,

Onu açığa çıkartan gündüze,

Onu açığa çıkardığı zaman gündüze,

Onu (Güneş) parıldattığı zaman gündüze,

Güneş gündüzü açıb aydınlattığı zaman gündüze,

(1-8) Güneşe ve onun aydınlık veren parlaklığına; onu izlediğinde aya; güneşi açığa çıkardığında gündüze; güneşi örttüğünde geceye; göğe ve onu bina edene; yere ve onu döşeyene; nefse ve onu şekillendirene; nefse, kötülüğe ve korunmaya açık özelliklerini verene yemin olsun ki,

Onu ortaya koyan gunduze,

Güneşi açtığı zaman gündüze,

(Güneş) aydınlattığı zaman gündüze,

Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,

(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.

Onu açığa çıkaran gündüze,

Güneş’i açıp ortaya çıkaran gündüze,

Onu ortaya koyan gündüze,

Onu (güneş) parıldattığı zaman gündüze,

Onu parıldattığında gündüze,

ona parlaklık verdiği zaman gündüze,

Ve onu (o güneşi) açığa çıkardığı zaman, gündüze!

Onu açığa çıkardığında gündüze,

Ortaya çıktığı zaman gündüze,

Ve onu (güneşi) izhar ettiği zaman gündüze.

Ve güneşi açıp ortaya çıkardığı zaman gündüze.

Dünyayı gün ışığına çıkaran gündüzü düşün,

Onun ışığını ortaya çıkarıp gösteren gündüz şahit olsun;

(1-3) Andolsun güneşe ve aydınlığa. Ve güneşe tâbi olduğu vakit kamere. Ve güneşi açıkladığı vakit gündüze.

Güneşi ortaya çıkaran gündüze andolsun!

Onu açığa çıkarttığı zaman gündüze,

Onu ortaya koyan gündüze,

Dünyayı açığa çıkaran gündüz,

Güneşi ortaya çıkaran gündüze andolsun.

Onu ortaya koyan gündüze.

Onu (güneş) parıldattığı zaman gündüze,

Onu iyice açtığı vakit gündüze,

By the Day as it shows up (the Sun´s) glory;