الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءَهُمُ ۘ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Ellezıne ateynahümül kitabe ya’rifunehu kema ya’rifune ebnaehüm ellezıne hasiru enfüsehüm fe hüm la yü’minun
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, fakat kendilerine zarar verenlerdir inanmayanlar. |
Abdullah Parlıyan |
işte onlardır inanmaya yanaşmayanlar. |
Adem Uğur |
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah’ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar. |
Ahmed Hulusi |
O kendilerine hakikat bilgisi verdiklerimiz var ya, O’nu (Hz. Rasûlullâh’ı), kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar... Nefslerini hüsrana uğratanlar, işte onlar, iman etmezler. |
Ahmet Varol |
Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onu (Peygamberi) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanımaktadırlar. Kendilerini zarara sokanlar işte onlar iman etmezler. |
Ali Bulaç |
Bizim kendilerine kitap verdiklerimiz, onu, çocuklarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar; işte onlar inanmayanlardır. |
Ali Fikri Yavuz |
Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin bilginleri, o Peygamberi (Hazreti Muhammed Aleyhisselâmı), oğullarını tanıdıkları gibi bilir ve tanırlar. Küfre varmakla nefislerine ziyan edenler, işte onlar iman etmezler... |
Bayraktar Bayraklı |
Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar. |
Bekir Sadak |
Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi) cocuklarini tanidiklari gibi tanirlar; fakat kendilerine yazik ettiler, cunku onlar inanmazlar. |
Celal Yıldırım |
Kendilerine kitap verdiğimiz (ümmetler), Onu (Peygamber Muhammed’i) öz çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerine yazık edenler (var ya) onlardır ki inanmazlar. |
Cemal Külünkoğlu |
Kendilerine kitap verdiğimiz (Yahudi ve Hıristiyanlar), o (Muhammed`)i öz çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar/bilirler. (Aklını kullanmayarak) kendilerini hüsrana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar. |
Diyanet İşleri |
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (Peygamberi) kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar. |
Diyanet Vakfı |
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah’ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar. |
Edip Yüksel |
Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanır gibi bunu tanır. Kişiliklerini yitirenler onaylamayanlardır. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, Peygamber’i, kendi oğullarını bildikleri gibi, bilirler. Kendilerine yazık edenler var ya! İşte onlar iman etmezler. |
Fizil-al il Kuran |
Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi ve Kur’an’ı tıpkı çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Fakat kendilerine kıyanlar var ya, onlar asla inanmazlar. |
Gültekin Onan |
Bizim kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar; işte onlar inanmayanlardır. |
Harun Yıldırım |
Kendilerine kitap verdiklerimiz öz oğullarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar... işte onlar iman etmezler. |
Hasan Basri Çantay |
Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler onu (o hak peygamberi) öz oğullarını nasıl tanıyorlarsa öyle tanırlar. Nefislerini hüsrana uğratanlar (yok mu?) işte onlardır ki (peygambere) inanmazlar. |
Hayrat Neşriyat |
Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu (kitablarında alâmetlerini gördükleri o âhir zaman peygamberini) kendi oğullarını tanımakta oldukları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrâna uğratan o kimseler yok mu, işte onlar îmân etmezler. |
İbn-i Kesir |
Kendilerine kitab verdiklerimiz; onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Nefislerini ziyana uğratanlar, işte onlar inanmazlar. |
İlyas Yorulmaz |
Kendilerine kitap verdiklerimiz, kendilerine gelen elçiyi, kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. O kimseler kendilerine yazık etmiş olanlardır. Sonra onlar kesinlikle iman etmezler. |
İskender Ali Mihr |
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu kendi oğullarını tanır gibi tanırlar. Artık mü’min olmayanlar, nefslerini hüsrana düşürdüler. |
Kadri Çelik |
Kendilerine kitab verdiklerimiz, onu (peygamberi) çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar (var ya), işte onlar iman etmezler. |
Muhammed Esed |
Daha önce vahiy verdiklerimiz, bunu, kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; ama (onlar arasından) kendilerine yazık edenler (var ya), işte onlardır inanmayı reddedenler. |
Mustafa İslamoğlu |
Daha önce vahye muhatap kıldıklarımıza gelince onlar onu kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini kaybeden kimseler var ya işte onlardır inanmaya yanaşmayanlar. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Kendilerine kitap vermiş olduğumuz kimseler, O’nu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanır bilirler. O kimseler ki nefislerini hüsrâna uğratmışlardır, işte onlar imân etmezler. |
Ömer Öngüt |
Kendilerine kitap verdiklerimiz (Peygamber’i), kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlara gelince, onlar iman etmezler. |
Sadık Türkmen |
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar. Ama, onlardan kendilerine yazık eden kimseler var ya, onlar inanmıyorlar. |
Seyyid Kutub |
Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi ve Kur’an’ı tıpkı çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Fakat kendilerine kıyanlar var ya, onlar asla inanmazlar. |
Suat Yıldırım |
Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin bilginleri o Peygamberi, kendi öz evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar. Ama kendilerine acımayıp kendi kendilerini en büyük hüsrana uğratanlardır ki iman etmezler. |
Süleyman Ateş |
Kendilerine Kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar (onun Allâh tarafından vahyedildiğini bilirler), ama kendilerini ziyana sokanlar inanmazlar. |
Şaban Piriş |
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Resûlü, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana atanlar, işte onlar iman etmezler. |
Tefhim-ul Kur'an |
Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, çocuklarını tanır gibi tanırlar kendilerini hüsrana uğratanlar işte onlar inanmayanlardır. |
Yaşar Nuri Öztürk |
O kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp bilirler. Ama öz benliklerini hüsrana uğratan bunlar, iman etmezler. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Those to whom We have given the Book know this as they know their own sons. Those who have lost their own souls refuse therefore to believe. |
الَّذِينَ elleƶīne |
kendilerine | |
اتَيْنَاهُمُ āteynāhumu |
verdiklerimiz | ا ت ي |
الْكِتَابَ l-kitābe |
Kitap | ك ت ب |
يَعْرِفُونَهُ yeǎ’rifūnehu |
onu tanırlar | ع ر ف |
كَمَا kemā |
gibi | |
يَعْرِفُونَ yeǎ’rifūne |
tanıdıkları | ع ر ف |
أَبْنَاءَهُمُ ebnā'ehumu |
oğullarını | ب ن ي |
الَّذِينَ elleƶīne |
kimseler | |
خَسِرُوا ḣasirū |
ziyana sokan(lar) | خ س ر |
أَنْفُسَهُمْ enfusehum |
kendilerini | ن ف س |
فَهُمْ fehum |
onlar | |
لَا lā |
||
يُؤْمِنُونَ yu'minūne |
inanmazlar | ا م ن |