وَلَا تُؤْتُوا السُّفَهَاءَ أَمْوَالَكُمُ الَّتِي جَعَلَ اللَّهُ لَكُمْ قِيَامًا وَارْزُقُوهُمْ فِيهَا وَاكْسُوهُمْ وَقُولُوا لَهُمْ قَوْلًا مَعْرُوفًا
Ve la tü’tüs süfehae emvalekümülletı cealellahü leküm kıyamev verzükuhüm fıha veksuhüm ve kulu lehüm kavlem ma’rufa
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Allah’ın, size geçinmek için verdiği mallarınızı akılsızlara vermeyin, onları rızıklandırın, giydirin ve kendilerine tatlı ve güzel sözler söyleyin. |
Abdullah Parlıyan |
Allah’ın sizler için hayatınızın direği kıldığı mallarınızı, aklî olgunluğa ermemiş kimselere vermeyin. Ama bu mallarla onların geçimlerini karşılayın, onları giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Adem Uğur |
Allah’ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere (reşit olmayanlara) vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Ahmed Hulusi |
Allâh’ın size yönetme hakkı verdiği mallarınızı sefihlere (anlayışı sınırlı, fazla düşünmeden yaşayanlara) vermeyin, teslim etmeyin. Ancak o mallardan onları besleyin, giydirin ve onlara yararlı öğütler verin. |
Ahmet Varol |
Allah’ın sizin gözetiminize vermiş olduğu mallarınızı aklı ermeyenlerin ellerine vermeyin. Bu mallardan onları yedirip içirin, giydirin ve kendilerine güzel söz söyleyin. |
Ali Bulaç |
Allah’ın sizin için (kendileriyle hayatınızı) kaim (geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin; bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin. |
Ali Fikri Yavuz |
Ey yetimlerin veli ve vasîleri, Allah’ın dünya geçimi için sebep kıldığı tasarrufunuzdaki yetim mallarını, onların akılsızlarına vermeyin. Onları, malları ile rızıklandırın; giydirin ve kendilerine tatlı söz söyleyin. |
Bayraktar Bayraklı |
Allah`ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermeyenlere vermeyiniz; o mallarla onları besleyiniz, giydiriniz ve onlara güzel söz söyleyiniz. |
Bekir Sadak |
Allah’in sizi koruyucu kilmis oldugu mallarinizi, beyinsizlere vermeyin, kendilerini bunlarin geliriyle riziklandirip giydirin ve onlara guzel soz soyleyin. |
Celal Yıldırım |
Allah’ın geçiminizi sağlamaya destek kıldığı mallarınızı (savurgan) beyinsizlere vermeyin; (mallarınızda yapacağınız tasarruf ve elde edeceğiniz gelirle) onları besleyin, giydirin ve kendilerine örfe uygun güzel söz söyleyin. |
Cemal Külünkoğlu |
Allah`ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı (yetimlere ait) malları muhakeme yeteneği zayıf kimselere emanet etmeyin! Bu mallarla onların geçimlerini karşılayın, onları giydirin ve onlarla nazik bir şekilde konuşun (gönüllerini hoş tutun). |
Diyanet İşleri |
Allah’ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Diyanet Vakfı |
Allah’ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere (reşit olmayanlara) vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Edip Yüksel |
ALLAH’ın sizi gözetici kıldığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlarla güzel iletişim kurun. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Allah’ın, sizi başına diktiği mallarınızı aklı ermezlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Fizil-al il Kuran |
Allah’ın, sizi başına diktiği malları aptalların (aklî dengesi yerinde olmayanların) ellerine vermeyiniz. Fakat onları bu mallardan besleyiniz, giydiriniz ve kendilerine güzel söz söyleyiniz. |
Gültekin Onan |
Tanrı’nın sizin için (kendileriyle hayatınızı) kaim (geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin; bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin. |
Harun Yıldırım |
Allah’ın sizin için kıyam sebebi kıldığı mallarınızı aklı ermeyenlere vermeyin de onlardan onları rızıklandırın, onları giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Hasan Basri Çantay |
Allahın sizi başına dikdiği mallarınızı beyinsizlere vermeyin. Kendilerine bunlardan yedirin, giydirin, onlara güzel söyleyin (iyi nasıyhatlar edin). |
Hayrat Neşriyat |
Hem (ey velîler!) Allah`ın sizin için ayakta durabilme (vesîlesi, geçim kaynağı) kıldığı mallarınızı (velîsi bulunduğunuz kimselerin mallarını) sefihlere (yerli yerinde kullanamayanlara) vermeyin; fakat kendilerine onlardan (o mallardan) yedirin, onları giydirin ve onlara güzel söz söyleyin! |
İbn-i Kesir |
Allah’ın sizi başına diktiği mallarınızı beyinsizlere vermeyin. Kendileribi bunların geliri ile rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
İlyas Yorulmaz |
Yaşamınızı ayakta tutması için Allah’ın var ettiği mallarınızı, aklını kullanamayanlara (beyin özürlü veya ergenliğe ulaşmamış kimselere) vermeyin. Onların geçimlerini temin edin, giydirin, güzel ve uygun sözler söyleyin. |
İskender Ali Mihr |
Ve Allah’ın, (kullanımı konusunda) sizi kaim kıldığı (vekil kıldığı) mallarınızı sefihlere vermeyiniz ve onun içinden (o mallarla) onları rızıklandırınız (besleyiniz) ve giydiriniz ve onlara güzel söz söyleyiniz. |
Kadri Çelik |
Allah’ın geçiminize dayanak kılmış olduğu mallarınızı, beyinsizlere vermeyin, kendilerini o mallarla rızıklandırın, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Muhammed Esed |
Allah’ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı malları muhakeme yeteneği zayıf kimselere emanet etmeyin; ama bu mallarla onların geçimlerini karşılayın, onları giydirin ve onlarla nazik bir şekilde konuşun. |
Mustafa İslamoğlu |
Allah`ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı malları, muhakeme yeteneği zayıf olan (mal sahiplerinin) eline terk etmeyin! Fakat bu mallarla onları yedirin, giydirin ve onlara (duruma) münasip bir dille izah edin! |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve Allah Teâlâ’nın sizler için medar-ı kıyam kılmış olduğu mallarınızı sefihlere vermeyin, onları o malların içinde rızıklandırınız ve giydiriniz ve onlara güzel söz söyleyiniz. |
Ömer Öngüt |
Allah’ın sizin için geçim kaynağı yaptığı (koruyucusu kılmış olduğu) mallarınızı sefihlere (aklı ermezlere) vermeyin. O mallarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Sadık Türkmen |
Allah’ın sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı, aklı ermezlere (savurgan/sefihlere) vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Seyyid Kutub |
Allah’ın, sizi başına diktiği malları aptalların (aklî dengesi yerinde olmayanların) ellerine vermeyiniz. Fakat onları bu mallardan besleyiniz, giydiriniz ve kendilerine güzel söz söyleyiniz. |
Suat Yıldırım |
Allah’ın sizin maişetinizin başlıca vesilesi kıldığı mallarınızı, aklı ermeyen kimselerin ellerine vermeyin. Bu malları işleterek elde edeceğiniz gelirle onların ihtiyaçlarını sağlayın, giyeceklerini temin edin ve onlara tatlı sözler söyleyin, güzel tavsiyelerde bulunun. |
Süleyman Ateş |
Allâh’ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. |
Şaban Piriş |
Allah’ın sizin idarenize verdiği malları geri zekalı kimselere vermeyin fakat, o maldan onları yedirin, giydirin ve onlara güzel, iyi sözler söyleyin. |
Tefhim-ul Kur'an |
Allah’ın sizin için (kendileriyle hayatınızı) kaim (geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin; bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Allah’ın sizin için ayakta durma aracı yaptığı mallarınızı kendini bilmez beyinsizlere vermeyin, o mallar içinden onlara rızık ayırın, onları giydirin ve onlara tatlı ve işe yarar bir söz söyleyin. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
To those weak of understanding Make not over your property, which Allah hath made a means of support for you, but feed and clothe them therewith, and speak to them words of kindness and justice. |
وَلَا ve lā |
||
تُؤْتُوا tu'tū |
vermeyin | ا ت ي |
السُّفَهَاءَ s-sufehā'e |
aklı ermezlere | س ف ه |
أَمْوَالَكُمُ emvālekumu |
mallarınızı | م و ل |
الَّتِي lletī |
ki | |
جَعَلَ ceǎle |
yapmıştır | ج ع ل |
اللَّهُ llahu |
Allah | |
لَكُمْ lekum |
sizin için | |
قِيَامًا ḳiyāmen |
bir geçim kaynağı | ق و م |
وَارْزُقُوهُمْ verzuḳūhum |
ve onları besleyin | ر ز ق |
فِيهَا fīhā |
onunla | |
وَاكْسُوهُمْ veksūhum |
ve giydirin | ك س و |
وَقُولُوا ve ḳūlū |
ve söyleyin | ق و ل |
لَهُمْ lehum |
onlara | |
قَوْلًا ḳavlen |
söz | ق و ل |
مَعْرُوفًا meǎ’rūfen |
güzel | ع ر ف |