وَإِذًا لَآتَيْنَاهُمْ مِنْ لَدُنَّا أَجْرًا عَظِيمًا
Ve izel le ateynahüm mil ledünna ecran azıyma
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Biz de o vakit, onları, katımızdan büyük bir mükâfatla mükâfatlandırırdık. |
Abdullah Parlıyan |
Bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir mükafat verirdik. |
Adem Uğur |
O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik. |
Ahmed Hulusi |
O takdirde onlara elbette ki ledünnümüzden çok büyük mükâfat verirdik. |
Ahmet Varol |
O durumda onlara katımızdan büyük bir ecir verirdik. |
Ali Bulaç |
Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik. |
Ali Fikri Yavuz |
Elbette o zaman, kendilerine, tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik. |
Bayraktar Bayraklı |
Bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir ödül verirdik. |
Bekir Sadak |
(67-68) O zaman onlara kendi katimizdan buyuk bir ecir verir ve onlari dogru yola eristirirdik. |
Celal Yıldırım |
(67-68) Ve o zaman biz de kendi katımızdan onlara büyük bir mükâfat verir ve kendilerini elbette doğru bir yola eriştirirdik. |
Cemal Külünkoğlu |
O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik. |
Diyanet İşleri |
O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik. |
Diyanet Vakfı |
O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik. |
Edip Yüksel |
Kendilerine katımızdan büyük bir ödül verirdik. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Ve o zaman elbette kendilerine katımızdan büyük mükafat verirdik. |
Fizil-al il Kuran |
O zaman onlara tarafımızdan büyük bir mükäfat verirdik. |
Gültekin Onan |
Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik. |
Harun Yıldırım |
O zaman andolsun ki kendilerine tarafımızdan çok büyük bir mükafat verirdik. |
Hasan Basri Çantay |
Ve o zaman biz de onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfat verirdik. |
Hayrat Neşriyat |
O zaman elbette onlara, tarafımızdan (pek) büyük bir mükâfât da verirdik. |
İbn-i Kesir |
O takdirde onlara katımızdan büyük bir mükafat verirdik. |
İlyas Yorulmaz |
O zaman bizde katımızdan onlara daha büyük mükafatlar verirdik. |
İskender Ali Mihr |
Ve o zaman Biz onlara, mutlaka katımızdan "büyük ecir" verirdik. |
Kadri Çelik |
O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verirdik. |
Muhammed Esed |
bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir mükafat verirdik |
Mustafa İslamoğlu |
O zaman Biz de onlara, katımızdan muhteşem bir ödül verirdik. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve o zaman elbette onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfaat da verirdik. |
Ömer Öngüt |
O zaman elbette onlara tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik. |
Sadık Türkmen |
O zaman kendilerine, elbette katımızdan büyük bir ödül verirdik. |
Seyyid Kutub |
O zaman onlara tarafımızdan büyük bir mükäfat verirdik. |
Suat Yıldırım |
Ve o takdirde biz de onlara tarafımızdan pek büyük mükâfat verirdik. |
Süleyman Ateş |
O zaman kendilerine katımızdan büyük mükâfât verirdik. |
Şaban Piriş |
Biz de o zaman yanımızdan büyük bir mükafat verirdik. |
Tefhim-ul Kur'an |
Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik. |
Yaşar Nuri Öztürk |
O takdirde kendilerine katımızdan büyük bir ödül elbette verirdik. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
And We should then have given them from our presence a great reward; |