لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِنْ جُوعٍ
La yüsminü ve la yuğniy min cu’ın.
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Ne besler ve ne doyurur, açlığı defeder. |
Abdullah Parlıyan |
O dikenler ne besler ne de açlığı giderir. |
Adem Uğur |
O ise ne besler ne de açlığı giderir. |
Ahmed Hulusi |
Ne besler ne de açlıktan kurtarır. |
Ahmet Varol |
Ki o ne semirtir, ne de açlığı giderir. |
Ali Bulaç |
Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur. |
Ali Fikri Yavuz |
O, ne besler, ne açlıktan kurtarır. |
Bayraktar Bayraklı |
(2-7) O gün birtakım yüzler öne eğilecek; çok çabalayıp yorgun düşecek; kızgın ateşe girecek; son derece sıcak bir kaynaktan içirilecek. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur; o ise, ne besler, ne de açlığı giderir. |
Bekir Sadak |
(6-7) Semirtmeyen, acligi gidermeyen kotu kokulu bir dikenden baska yiyecekleri yoktur. |
Celal Yıldırım |
O ne besler, ne de açlığı giderir. |
Cemal Külünkoğlu |
(6-7) Onlara, beslemeyen ve açlık gidermeyen kötü kokulu ve dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur. |
Diyanet İşleri |
O, ne besler ne de açlıktan kurtarır. |
Diyanet Vakfı |
(2-7) O gün bir takım yüzler zelildir, durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, kızgın ateşe girer. Onlara kaynar su pınarından içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur, o ise ne besler ne de açlığı giderir. |
Edip Yüksel |
Ne besler, ne de açlığı giderir. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
O da ne besler, ne de açlığı giderir. |
Fizil-al il Kuran |
Ne semirtir, ne de açlığı giderir. |
Gültekin Onan |
Ne doyurup semirtir, ne açlıktan korur. |
Harun Yıldırım |
Ne doyurupsemirtir, ne de açlıktan korur. |
Hasan Basri Çantay |
Ki o, ne semirtir (doyurur), ne de açlığı giderir. |
Hayrat Neşriyat |
(O) ne besler, ne de açlıktan yana fayda verir! |
İbn-i Kesir |
O, ne semirtir, ne de açlığı giderir. |
İlyas Yorulmaz |
O yiyecekler ne besler, nede açlıklarını giderir. |
İskender Ali Mihr |
Beslemez ve açlığa da bir fayda vermez. |
Kadri Çelik |
Ne doyurup semirtir, ne de açlıktan korur. |
Muhammed Esed |
ne bir güç veren ne de açlığı gideren (dikenlerin). |
Mustafa İslamoğlu |
ama ne besleyicidir ne doyurucudur. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
(5-7) Pek hararetli kaynaktan suvarılacaktır. Onlar için dikenli bir ağaçtan başka bir yiyecek yoktur. Ne semîzletir, ne de açlıktan kurtarır. |
Ömer Öngüt |
O ne besler, ne de açlığı giderir. |
Sadık Türkmen |
O ise ne besler, ne de açlığı giderir. |
Seyyid Kutub |
Ne semirtir, ne de açlığı giderir. |
Suat Yıldırım |
Bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir. |
Süleyman Ateş |
O da ne semirtir, ne de açlığı giderir. |
Şaban Piriş |
Ne semirtir ne açlığı giderir. |
Tefhim-ul Kur'an |
Ne doyurup semirtir, ne de açlıktan korur. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Ne semirtir ne açlıktan kurtarır. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
Which will neither nourish nor satisfy hunger. |