TIN 95:1 →

Andolsun Tîn’e ve Zeytûn’a.

İncir ve zeytine veya yetiştikleri bölgeye,

İncire, zeytine,

İncir’e ve Zeytin’e,

Andolsun incire ve zeytine,

İncire ve zeytine andolsun,

And olsun incire, zeytine,

İncir ve zeytine yemin olsun,

Incir ve zeytine and olsun,

İncir ve zeytine,

(1-4) İncire, zeytine, (Musa`nın, Rabbine münacatta bulunduğu) Sina dağına, bu güvenli şehre (Mekke`ye) andolsun ki, biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.

Tîn’e ve zeytûn’a andolsun.

(1-5) İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emîn beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.

Andolsun incire ve zeytine,

Tîn’e ve Zeytun’a,

Andolsun incir ve zeytine,

İncire ve zeytine andolsun,

Andolsun incire, zeytine,

Andolsun incire, zeytine,

Yemîn olsun tîn`e (incire) ve zeytine!

Andolsun; incire ve zeytine,

İncire ve zeytine,

İncire ve zeytine andolsun.

Andolsun incire ve zeytine.

İnciri ve zeytini düşün,

İncir ağacı ve zeytin (diyarı) şahittir!

(1-2) Andolsun tin’e ve zeytûn’e. Ve Sina dağına.

İncire ve zeytine andolsun ki!

Ant olsun incire ve zeytine!

Andolsun incir ve zeytine,

İncir ve zeytin hakkı için!

Tin’e ve Zeytûn’a andolsun.

Andolsun, İncir ve zeytine ..

İncire ve zeytine andolsun,

Yemin olsun incire, zeytine,

By the Fig and the Olive,