وَدَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ إِذْ يَحْكُمَانِ فِي الْحَرْثِ إِذْ نَفَشَتْ فِيهِ غَنَمُ الْقَوْمِ وَكُنَّا لِحُكْمِهِمْ شَاهِدِينَ

Ve davude ve süleymane iz yahkümani fil harsi iz nefeşet fıhi ğanemül kavm ve künna li hukmihim şahidın

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Dâvûd’la Süleyman da, hani bir topluluğun koyunları, geceleyin birisinin tarlasına yayılmış, harâp etmişti de bu hususta hüküm vermişlerdi ve biz de hükümlerine tanık olmuştuk.

Abdullah Parlıyan

Davûd ve Süleyman’ı da hatırla, hani bir vakit bir kavmin koyunlarının yayıldığı ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı ve biz de onların hükmüne şahitler idik.

Adem Uğur

Davud ve Süleyman’ı da (an). Bir zaman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.

Ahmed Hulusi

Davud ile Süleyman’ı da (an)... Hani o ikisi, o ekin hakkında hüküm veriyorlardı... Hani bir topluluğun koyunları (geceleyin) ekinin içinde (onları yemek için) yayılmıştı... Biz onların hükümlerinin şahitleriydik.

Ahmet Varol

Davud ve Süleyman da; hani halkın koyunlarının içine yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz onların hükümlerine şahittik.

Ali Bulaç

Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin-tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahid idik.

Ali Fikri Yavuz

Davud’u ve Süleyman’ı da hatırla. Hani onlar, ekin hakkında hüküm veriyorlardı. O vakit geceleyin, bir kavmin davarı ekin tarlasına yayılmıştı (zarar vermişti). Biz de onların verdiği hükme şahitler idik. (Rivayet edildiğine göre, bir adamın koyunları, gece vakti bir çiftçinin ekin tarlasına girmişler ve ekinleri ile bağlarını helâk etmişler. Nihayet, çiftçi zarar talebi ile Hz. Davud’un huzurunda koyun sahibi aleyhine dâva açmış. Zararın kıymeti, koyunların kıymetine denk geldiğinden, Davud A.S. koyunların ekin sahibine verilmesini emretti. Onbir yaşında olan oğlu Süleyman A.S. ise, ekin tarlasını, eski haline gelinceye kadar koyun sahibine vermeyi ve bu müddet içerisinde koyunların sütü ile yünlerinden istifade etmek üzere, koyunları da ekin sahibine vermeyi uygun buldu.)

Bayraktar Bayraklı

Dâvûd ve Süleymân`ı da hatırla! Bir zaman bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı. Bir grup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir durumda bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.

Bekir Sadak

Davud ve Suleyman da milletin koyunlarinin yayildigi bir ekin hakkinda hukum veriyorlarken, Biz onlarin hukmune sahiddik.

Celal Yıldırım

Dâvud ve Süleyman’ı da an, hani bir vakit bir kavmin koyunlarının yayıldığı ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı ve biz de onların hükmüne şâhidler idik.

Cemal Külünkoğlu

Davut ve Süleyman`ı da hatırla! Hani bir vakit bir kavmin koyunlarının yayıldığı ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı ve biz de onların hükmüne şahittik.

Diyanet İşleri

Dâvûd ile Süleyman’ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyunları o ekine girmişti. Biz de hükümlerine şahit olmuştuk.

Diyanet Vakfı

Davud ve Süleyman’ı da (an). Bir zaman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.

Edip Yüksel

Davut ve Süleyman da… Bir defasında, halkın koyunlarının yayıldığı birilerinin ekini hakkında hüküm veriyorlardı. Biz onların kararına tanık olduk.

Elmalılı Hamdi Yazır

Davud ve Süleyman’ı da (hatırla). Hani onlar ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Hani milletin koyunları (geceleyin) içinde yayılmıştı, biz onların hükmüne şahittik.

Fizil-al il Kuran

Davud ve Süleyman’a gelince, hani onlar geceleyin yabancı bir koyun sürüsünün içine dalarak ekinini mahvettiği bir tarlanın davasını hükme bağladıklarında verdikleri hükmün tanığı olmuştuk.

Gültekin Onan

Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahid idik.

Harun Yıldırım

Davud ve Süleyman’ı da (an). Bir zaman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.

Hasan Basri Çantay

Dâvudu ve Süleymanı da (hatırla). Hani onlar ekin (yahud bağ mes’elesi) hakkında hüküm veriyorlardı. Hani kavmin davarı (geceleyin çobansız olarak ekinin, yahud bağın) içinde yayılmış (zarar yapmış) di. Onların (verdikleri) hükmün biz şâhidleri idik.

Hayrat Neşriyat

(Ey Resûlüm!) Dâvûd`u ve Süleymân`ı da (yâd et)! Bir vakit ekin hakkında hükümveriyorlardı; hani o kavmin koyunları onun (o ekinin) içine (geceleyin) yayılmışlardı. (Biz de) onların hükmüne şâhidler idik.

İbn-i Kesir

Davud ve Süleyman’a da. Hani kavmin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken; Biz, onların hükmüne şahidlerdik.

İlyas Yorulmaz

Davut ve Süleyman, bir vakitler bir tarlayı tarumar eden koyunlar hakkında hüküm vermeye çalışıyorlardı. Bizde onların verecekleri hükmü gözetliyorduk (şahitlik ediyorduk).

İskender Ali Mihr

Davut (A.S) ve Süleyman (A.S), bir kavmin koyunlarının gece (çobansız olarak) içinde yayılıp otladığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı. Ve Biz, onların hükmüne şahittik.

Kadri Çelik

Davud ve Süleyman’ı da (hatırla). Hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahitler idik.

Muhammed Esed

Ve Davud ile Süleyman(ı da an) Hani bu ikisi, bir topluluğa ait koyun sürüsünün geceleyin girip otladığı bir ekin hakkında hüküm vereceklerdi ve Biz de o’nların bu hükümlerine tanık idik;

Mustafa İslamoğlu

Davud ve Süleyman`ı da (gündeme taşı)! Hani o ikisi, bir topluluğa ait çobansız ve dağınık koyun sürüsünün gece yayıldığı tarla konusunda karar vereceklerdi; ve Biz de onların kararına şahit idik;

Ömer Nasuhi Bilmen

Ve Dâvud ile Süleyman’ı da zikret ki, onlar ekin hakkında hüküm veriyorlardı. O vakit ki, onun içinde kavmin koyunları yayılmıştı. Ve Biz de onların hükümlerine şahitler olduk.

Ömer Öngüt

Davut ve Süleyman’ı da an! Bir zaman kavmin koyunlarının yayıldığı bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.

Sadık Türkmen

Davud’u ve Süleyman’ı da (an, ikisinden de bahset). İkisi de ekin hakkında hüküm veriyorlardı, hani bir halkın davarları onun içinde otlatılmıştı. Biz de onların hükümlerine şahit idik.

Seyyid Kutub

Davud ve Süleyman’a gelince, hani onlar geceleyin yabancı bir koyun sürüsünün içine dalarak ekinini mahvettiği bir tarlanın davasını hükme bağladıklarında verdikleri hükmün tanığı olmuştuk.

Suat Yıldırım

Davud ile Süleyman’ı da... Hani bir defasında onlar bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı. Şöyle ki Geceleyin bir grup insanın koyun sürüsü ekin tarlasına yayılmış, zarar vermişti. Biz de onların bu hükümlerine tanık oluyorduk.

Süleyman Ateş

Dâvûd ile Süleymân’ı da (an); hani onlar, toplumun davarının yayıldığı bir ekin hakkında hükmediyorlardı, biz de onların hükümlerine tanık idik.

Şaban Piriş

Davud ve Süleyman’ı da hatırla.. Hani onlar, bir grup insanın koyun sürüsünün içine girip yayıldığı ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz, onların verdiği hükme de şahittik.

Tefhim-ul Kur'an

Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahidler idik.

Yaşar Nuri Öztürk

Ve Dâvud ile Süleyman... Hani, halkın davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı da biz hükümlerine tanıklar olmuştuk.

Yusuf Ali (İngilizce)

And remember David and Solomon, when they gave judgment in the matter of the field into which the sheep of certain people had strayed by night We did witness their judgment.

KELİME KÖKLERİ
وَدَاوُودَ
ve dāvūde
ve Davud’u
وَسُلَيْمَانَ
ve suleymāne
ve Süleyman’ı
إِذْ
hani
يَحْكُمَانِ
yeHkumāni
onlar hükmediyorlardı ح ك م
فِي
hakkında
الْحَرْثِ
l-Harṧi
bir ekin ح ر ث
إِذْ
zaman
نَفَشَتْ
nefeşet
yayıldığı ن ف ش
فِيهِ
fīhi
orada
غَنَمُ
ğanemu
davarının غ ن م
الْقَوْمِ
l-ḳavmi
toplumun ق و م
وَكُنَّا
ve kunnā
biz de idik ك و ن
لِحُكْمِهِمْ
liHukmihim
onların hükümlerine ح ك م
شَاهِدِينَ
şāhidīne
şahid ش ه د