وَلَقَدْ أَخَذْنَا آلَ فِرْعَوْنَ بِالسِّنِينَ وَنَقْصٍ مِنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
Ve le kad ehazna ale fir’avne bis sinıne ve naksım mines semerati leallehüm yezzekkerun
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Andolsun ki biz, düşünüp ibret alsınlar diye Firavun’u ve soyunu yıllarca kuraklığa ve kıtlığa uğrattık. |
Abdullah Parlıyan |
Gerçekten de Firavun ve halkını kuraklık ve ürün kıtlığıyle kıskıvrak yakaladık ki, akıllarını başlarına toplar da, ders alırlar diye. |
Adem Uğur |
Andolsun ki, biz de Firavun’a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık. |
Ahmed Hulusi |
Andolsun ki Âl-i Firavun’u, belki nedenini düşünürler diye, senelerle (kuraklık) ve ürün kıtlığıyla bunalttık. |
Ahmet Varol |
Şüphesiz biz Firavun’un ailesini belki öğüt alırlar diye kıtlık ve meyvelerden eksiltme yoluyla sıktık. |
Ali Bulaç |
Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. |
Ali Fikri Yavuz |
And olsun ki, biz, Firavun ailesini, düşünüp ibret alsınlar diye, tuttuk senelerce mahsul kıtlığı ve kuraklıkla kıvrandırdık. |
Bayraktar Bayraklı |
Andolsun ki, Firavun`a uyanlar ders alsınlar diye, onları yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığı ile cezalandırdık. |
Bekir Sadak |
And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsinlar diye, yillarca kurakliga ve urun kitligina ugrattik. |
Celal Yıldırım |
And olsun ki Fir’avn taraftarlarını, öğüt ve ibret alsınlar diye kıtlık yılları ve ürünlerinin noksanlığıyla tutup (sıkıntıya uğrattık). |
Cemal Külünkoğlu |
Andolsun ki; biz, Firavun hanedanını düşünüp ibret alırlar diye yıllarca kuraklık ve mahsul kıtlığı ile cezalandırdık. |
Diyanet İşleri |
Andolsun biz, Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık. |
Diyanet Vakfı |
Andolsun ki, biz de Firavun’a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık. |
Edip Yüksel |
Firavun tarafını, öğüt alsınlar diye yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığına mahkûm ettik. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Gerçekten biz, Firavun sülâlesini, senelerce kıtlık ve gelir noksanlığı içinde tutup kıvrandırdık ki, düşünüp ibret alsınlar. |
Fizil-al il Kuran |
Andolsun ki, biz Firavunoğulları’nı ola ki, akılları başlarına gelir diye yıllarca süren kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. |
Gültekin Onan |
Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. |
Harun Yıldırım |
Andolsun biz Firavun hanedanını belki düşünürler diye yıllarca kuraklık ve ürün darlığına uğrattık. |
Hasan Basri Çantay |
Andolsun ki biz Fir’avn hanedanını, düşünüb ibret alsınlar diye, yıllarca kuraklıkla, mahsullerin kıtlığıyle tutub sıkdık. |
Hayrat Neşriyat |
Muhakkak ki (biz,) Fir`avun ehlini, belki ibret alırlar diye (yıllarca) kıtlıklar ve mahsûllerden bir eksiltme ile yakaladık (cezâlandırdık). |
İbn-i Kesir |
Andolsun ki; Biz, Firavun hanedanını düşünüp ibret alırlar diye yıllarca kuraklık ve mahsullerinin kıtlığıyla tutup sıktık. |
İlyas Yorulmaz |
Firavun ailesini belki düşünürler diye, yıllar süren yoklukla yakaladık ve elde ettikleri ürünleri azalttık. |
İskender Ali Mihr |
Ve andolsun ki; firavunun ailesini yıllarca ürünlerden kıtlığa uğrattık. Böylece onlar tezekkür etsinler (diye). |
Kadri Çelik |
Hiç şüphesiz biz de Firavun ailesini ders alsınlar diye, yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. |
Muhammed Esed |
Gerçekten de Firavunun halkını kuraklık ve ürün kıtlığıyla kıskıvrak yakaladık ki akıllarını başlarına toplar da ders alırlar. |
Mustafa İslamoğlu |
Doğrusu Biz Firavun`un halkını, akıllarını başlarına toplasınlar diye kuraklık ve ürün kıtlığına mahkum ettik. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve andolsun ki, Fir’avun’un kavmini senelerce kaht ve galaya ve meyvelerin eksikliğine giriftar ettik, düşünüp de mütenessih olsunlar diye. |
Ömer Öngüt |
Andolsun ki biz Firavun hânedânını düşünüp ibret alırlar diye yıllarca kuraklığa, mahsul kıtlığına uğrattık. |
Sadık Türkmen |
Gerçekten biz, Firavun sülalesini tuttuk/kıskıvrak yakaladık, senelerce; kıtlıkla, ürünlerini azaltmakla sıktık ki, hatırlayıp (akıllarını başlarına alıp) ders/ibret alsınlar!.. |
Seyyid Kutub |
Andolsun ki, biz Firavunoğulları’nı ola ki, akılları başlarına gelir diye yıllarca süren kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. |
Suat Yıldırım |
Biz Firavun hanedanı düşünüp ibret alsınlar diye, senelerce onları kuraklık, kıtlık ve ürün azlığı ile cezalandırdık. |
Süleyman Ateş |
Andolsun biz, Fir’avn âilesini tuttuk, öğüt alsınlar diye yıllarca kıtlıkla ve ürünleri azaltmakla sıktık. |
Şaban Piriş |
Firavun hanedanını belki düşünürler diye kuraklık ve yıllarca ürünlerini eksiltmekle cezalandırdık. |
Tefhim-ul Kur'an |
Andolsun, biz de Firavun aile (çevre) sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Yemin olsun ki biz, Firavun hanedanını yakalayıp ürün eksikliğiyle senelerce sıktık ki, düşünüp öğüt alabilsinler. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
We punished the people of Pharaoh with years (of droughts) and shortness of crops; that they might receive admonition. |
وَلَقَدْ veleḳad |
ve andolsun | |
أَخَذْنَا eḣaƶnā |
biz tuttuk | ا خ ذ |
الَ āle |
ailesini | ا و ل |
فِرْعَوْنَ fir’ǎvne |
Fir’avn | |
بِالسِّنِينَ bis-sinīne |
yıllarca | س ن و |
وَنَقْصٍ ve neḳSin |
ve darlığıyla | ن ق ص |
مِنَ mine |
||
الثَّمَرَاتِ ṧ-ṧemerāti |
ürünlerin | ث م ر |
لَعَلَّهُمْ leǎllehum |
belki (diye) | |
يَذَّكَّرُونَ yeƶƶekkerūne |
öğüt alırlar | ذ ك ر |